Derdimiz dönmelerin niye döndüğü veya dönmediği veyahut dönmüş gibi göründüğü falan değil. Nitekim önceliğimiz başkalarının itikadı falan da değil.

Bizi sıkıntıya sokan, bu dönmüş gibi görünüp de hakikatte dönmeyen kitlenin kendi arasında tesis ettiği örgütlü yapının benimsediği münafıklık ekseninde odaklanmış asırlık pratiktir.

Türk"ten fazla Türk, Kürt"ten fazla Kürt görünüp, içimize attıkları ırkçılık ve mezhepçilik zehiri ile bin yıllık kardeşlik hukukumuza verdikleri tahribat sayesinde ayrışan kadim milletimiz,

Bu soysuzların örgütlü yapısının komprador burjuvaziyi ve bürokratik oligarşiyi ele geçirmek suretiyle ülke üzerinde tesis ettiği egemenliği görememiş ve mütemadiyen istismara maruz kalmıştır.

Öyle kallavi bir tuzak ki bu; düşünsenize,

Toplumun portresinde öne çıkan bütün nitelikli kariyerler zaptedilmiş ve milletin kutuplaştığı siyasi partiler bile #onlar tarafından tasarlanmışsa,

Yani burjuva, dolaylı olarak ekonomi, bürokrasi ve siyaset mekanizmaları bu örgüt tarafından kontrol edilecek hale gelmişse,

Milletin elinde ne kalır? Hiçbir şey!...

Beyhude yere sandığa git oy ver ve mukadderatının değişeceğine dair hayaller kur.

Ondan sonra da muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağım diye avun. Yahu memleketi o muassır medeniyetlerin simsarları idare ediyorsa, senin kalkınmana veya uyanmana izin verirler mi hiç?!

İşte bugün verilen mücadelenin odak noktası, bu meşum aparatları tasfiye ederek, milli iradeyi egemen kılmak ve bağımsızlığımızı dünya nezdinde tescil ettirmektir.

Dost da düşman da bilsin ki, bu yolun dönüşü yok!