Mehmed Sıddık ALADAĞ

Mehmed Sıddık ALADAĞ

ŞAFİ MEZHEBİNE GÖRE ABDEST.

ABDEST
(Bu hüküm şafii mezhebine mahsustur)Abdest anlamına gelen vudû kelimesi vedaet kökünden gelir. Lügat mânâsı güzellik, parlaklık demektir.

Şer'î mânâsı ise 'niyetle beraber ab­dest azalarında su kullanmak' demektir. Vedû şeklinde okunursa abdestte kullanılan su anlamına gelir. Bu suya, azaların bu suyla temizlenmesinden ötürü böyle bir isim verilmiştir.

Abdestin Farzları
Abdestin farzları altıdır: .
1. Niyet
2. Yüzü yıkamak
3. Ellerle beraber kolları yıkamak
4. Başın bir kısmını meshetmek
5. Topuklara kadar ayakları yıkamak
6. Tertib

Abdestin meşruiyeti ve farzları hakkındaki asıl, şu ayettir:
Ey inananlar, namaza dur(mak iste)diğiniz zaman yüzlerinizi, dirsek­lere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesnedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar (yıkayın). (Mâide/6)

Niyet
İbadetler, ancak niyet ile âdetlerden ayrılır. Abdest de bir ibadettir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ameller niyetlere göredir. Kişi için ancak niyet ettiği vardır.[1]

Yani ibadetler ancak niyetle sahih olur, niyetle ibadet sayılır. Ancak ihlas ile yapılan amelden ecir elde edilir.

Niyetin Tarifi
Niyet'in lügat mânâsı, kasdetmektir. Şer'î mânâsı ise, bir işin yapılmasıyle beraber olan kast demektir. Niyetin yeri kalptir, dil ile söyle­mek de sünnet'tir.

Niyetin kalpteki keyfiyeti 'Abdestin farzına niyet ediyo­rum' veya 'Abdestsizliği kaldırmaya niyet ediyorum' veya 'Namaz kılmayı kendime helâl kılmak için niyet ediyorum' demektir. Niyetin başlama vakti yüzü yıkarkendir. Çünkü yüz, abdestin en zor yıkanan âzasıdır.

Yüzü Yıkamak
Allah Teâlâ 'Yüzlerinizi yıkayın' (Mâide/6) buyuruyor. Yüzün yıkan­ma hududu, saç kıllarının bittiği yerden çenenin altına kadardır. Genişlik bakımından da kulaktan kulağa kadardır.

Yüzdeki kaşları, kiprikleri ve sakal gibi kılların hem yüzeyini, hem de diplerini yıkamak farzdır. Çünkü bol ve sık sakal hariç, diğerleri yüzün parçası sayılır. Bol ve sık sakaldan maksat, dipleri görünmeyen sakaldır. Böyle sakalın sadece yüzeyini yıkamak yeterlidir.

Ellerle Beraber Kollan Yıkamak
Allah Teâlâ 'Dirseklere kadar ellerinizi yıkayın' (Mâide/6) buyuruyor. Bu ayetteki iîa.edaü mea anlamındadır. Şu rivayet buna delâlet eder:

Ebu Hüreyre abdest alırken önce yüzünü yıkadı, sonra pazusuna kadar sağ kolunu, sonra aynı şekilde sol kolunu yıkadı. Sonra basma mesnetti, sonra topukları dahil sağ ayağını, sonra aynı şekilde sol ayağını yıkadı ve 'Ben, Hz. Peygamber'in, böyle abdest aldığını gördüm' dedi.[2]

Yıkanan âzalardaki kılların da yıkanması vacibdir. Eğer tırnakların altında, suyun deriye ulaşmasına mâni olacak kadar kir varsa veya armağında suyun deriye değmesine mâni olan bir yüzük varsa abdest sahih olmaz.

Abdullah b Amr şöyle rivayet ediyor: Hz. Peygamber ile beraber Mekke'den Medine'ye giderken yolda bir su gördük. Bazıları aceleyle koşup abdest aldılar. Hz. Peygamber onların topuklarına su değmedığım görünce şöyle buyurdu:

Ateşten ötürü vay topuklara, abdestinizi tam alınız.[3]
Bir kişi abdest aldı, ayağında tırnak kadar su değmeyen bir yerbıraktı. Bunu gören Hz. Peygamber 'Dön ve yeniden abdest al1dedi.

Adam yeniden abdest alıp namazını kıldı.[4]
İşte bu iki hadîs, yıkanması gereken azalardan birinde yıkanmayan . küçük bir parça kaldığında, abdestin sahih olmadığına delâlet eder.

Başı Meshetmek
Bir kıl dahi olsa başın bir kısmını meshetmek gerekir. Çünkü Allah Teâlâ 'Başlarınızı mesnedin' (Mâide/6) buyurmuştur. Muğire b. Şube, Hz. Peygamber'in abdest aldığını, sadece nasiyesini ve sarığını meshettiğini ri­vayet etmiştir.[5]

Eğer abdest alırken mesh yerine, başın tümü veya bir kısmı yıkanırsa olur. JYasiye'den maksat, başın ön tarafıdır ve baştan bir parçadır.

Hz. Peygamber'in nasiye üzerine meshetmekle yetinmesi, farz olan mesh'in, başın hududundaki parçalardan birine meshetmek olduğuna delâlet eder. Başın hangi parçasına meshedilirse edilsin, farz olan mesh yerine getirilmiş olur.

Topuklara Kadar Ayakları Yıkamak
Allah Teâlâ 'Ayaklarınızı da topuklara kadar (yıkayın)' (Mâide/6) bu­yurmuştur. Topuklar bilindiği gibi, bacak kemikleriyle, ayak kemiklerinin birleştiği yerdeki çıkıklardır.

Burada da ila. edatı mea anlamındadır. Bunun böyle olduğuna yukarıda geçen Ebu Hüreyre hadîsi delâlet eder. Çünkü Ebu Hüreyre ayaklarını, topukların yukarılarına kadar yıkamış ve Hz. Peygamberin de böyle abdest aldığını söylemiştir. İki ayağı da tırnak kadar bile kuru kalmamak üzere iyice yıkamalı ve suyu, ayaklarda bulu­nan kılların altına kadar ulaştırmahdır.

Tertibe Riayet Etmek
Tertibin farz olduğu, Mâide sûresinin 6. ayetinden anlaşılmaktadır. Bu ayette abdestin farzları tertipli olarak zikredilmiştir. Tertibe riayet et­menin farz olduğu Hz. Peygamber'in fiilinden de anlaşılmaktadır.

Çünkü Hz. Peygamber daima ayetteki tertibe riayet ederek abdest alırdı. Nitekim bu husus, sahih hadîslerle sabit olmuştur. Bu sahih hadîslerden biri de sözü geçen Ebu Hüreyre hadîsidir. O hadîste sümme edatıyla atıf yapılmıştır ve bu da âlimlerin ittifakıyle tertib içindir.

İmam Nevevî şöyle diyor: 'Şafii uleması Hz. Peygamber'in abdestinin keyfiyeti hakkında Sünnet'ten ve sahabeden bol miktarda sahih hadîslerle delil getirmişlerdir'.[6]

Bütün bu hadîsler ve bunları rivayet eden sahabîler, Hz. Peygam­ber'in abdestini tertipli olarak vasıflandırmıslardır.

Sahabîler, Hz. Peygam­ber'in abdest aldığını birçok defa gördükleri halde, Hz. Peygamber'in tertibe riayet etmeden abdest aldığını hiç kimse rivayet etmemiş ve fakat Hz. Peygamber'in azalarını birer, ikişer ve üçer defa yıkadığını rivayet etmişlerdir.

Hz. Peygamber'in bu şekilde abdest alması, Kur'an'da emredilen abdestin açıklamasıdır. Eğer tertibin terkedilmesi caiz olsaydı, caiz olduğunun bilinmesi için Hz. Peygamber bazı durumlarda tertibe riayet etmeyi terkederdi. Tıpkı abdest azalarını bazı vakitlerde bir, bazı vakitlerde iki, bazı vakitlerde de üç defa yıkadığı gibi.

Abdestin Sünnetleri
Abdestin birçok sünneti vardır. En önemlileri şunlardır:
1. Abdestin başında besmele çekmek.
Enes b. Mâlik şöyle rivayet ediyor: "Ashabdan bazıları abdest için su aradılar, fakat bulamadılar.

Hz. Peygamber 'Yanında su olan var mı?' diye sordu. Hz. Peygamber'e biraz su getirildi. Hz. Peygamber elini su kabına soktu ve 'Haydi, Allah'ın ismiyle abdest alın' dedi. Hz. Peygamber'in parmaklarının arasından su fışkırdığını gördüm. Bütün sahabîler abdest aldı. Sayıları yetmiş kişiye yakındı".[7]

2. Elleri su kabına sokmadan önce üç defa yıkamak.
Şöyle rivayet edilmiştir: 'Abdullah b. Zeyd'e, Hz. Peygamber'in ab-desti soruldu. Abdullah, içinde su bulunan bir kap istedi. Onların öğrenmeleri için Hz. Peygamber'in âbdesti gibi abdest almaya başladı.

Önce su kabından eline su dökerek üç defa ellerini yıkadı. Sonra avucuyla kaptan su alarak yüzünü yıkadı, sonra başını mesnetti, sonra ayak­larını yıkayarak abdestini bitirdi'.[8]
3. Misvak kullanmak.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Eğer ümmetime zorluk verme korkusu olmasaydı, her abdestte mis­vak kullanmalarını emrederdim.[9] Bu hadîs, misvak'ın müstehab olduğuna delildir.

4-5. Mazmaza (ağıza su vermek) ve istinşak (buruna su vermek),
Ağıza ve buruna sağ el ile su verilmeli, fakat burun sol el ile temiz­lenmelidir. Abdullah b. Zeyd'in yukarıda geçen hadîsinde Abdullah'ın abdest alırken üç kere mazmaza, üç kere istinşak yapıp ağzını ve burnu­nu temizlediği belirtilmiştir.

6. Gür sakalı hilallemek (parmaklarla karıştırmak).
Enes b. Mâlik şöyle rivayet ediyor: "Hz. Peygamber abdest aldığı za­man bir avuç su alır, çenesinin altına serperek sakalını parmaklarıyla karıştırır ve 'Rabbim bana böyle yapmamı emretti' derdi'.[10]

7. Başın tamamını meshetmek.
Abdullah b. Zeyd hadîsinde Hz. Peygamber'in, ellerini başın ön ta­rafından başlayarak ensesine kadar götürdüğü, ensesinden de tekrar başının ön tarafına kadar getirdiği rivayet edilmiştir:

8. El ve ayak parmaklarının arasını hilallemek; (karıştırmak suretiyle oradaki kirleri temizlemek).

Ellerin parmaklarını hilallemek, elleri birbirine geçirerek yapılır. Ayak parmaklarının arasını ise sol elin küçük parmağı ile, sağ ayağın küçük parmağından başlayarak sol ayağın küçük parmağına kadar temizlemeli­dir.

Lekit b. Sebire şöyle diyor: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana abdesti anlat' dedim. Hz. Peygamber 'Abdesti tam olarak al, parmaklarının arasını hi­lalle ve oruçlu değilsen burnunu bol su ile temizle' dedi.[11]

Mustavrid'den şöyle rivayet ediliyor: 'Hz. Peygamber'in, abdest alırken ayak parmaklarını serçe parmağıyla karıştırdığını gördüm'.[12]

9. Kulakların içini ve dışını -yeni bir su ile- temizlemek.
İbn Abbas'ın Hz. Peygamber'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygam­ber önce başını, sonra da kulaklarının içini ve dışını meshetmiştir.[13]

Başka bir rivayette de Hz. Peygamber'in başını meshettikten sonra şehadet parmağı ile kulaklarının iç kısımlarını, baş parmağı ile de dış kısımlarını rneshetmiş olduğu nakledilmiştir.[14]

Abdullah b. Zeyd şöyle demektedir: 'Hz. Peygamber'in abdest alırken kulakları için yeni bir su aldığını gördüm'.[15]

10. Abdestin farz ve sünnetlerini üçer defa yapmak.
Hz. Osman 'Size Hz. Peygamber'in nasıl abdest aldığını göstereyim mi?' dedikten sonra, yıkanacak azaların tümünü üçer defa yıkadı ve meshedilecek azalan da üçer defa mesnetti.[16]

11. Sağ eli sol elden, sağ ayağı sol ayaktan önce yıkamak. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Abdest aldığınız zaman önce sağ taraftan başlayınız.[17] Ebu Hüreyre'nin abdestin farzları hususunda geçen hadîsi de buna delâlet eder.

12. Azaları ovarak yıkamak.
Abdullah b. Zeyd, Hz. Peygamber'in nasıl abdest aldığını anlattıktan sonra kollarını sıvayarak Hz. Peygamber'in abdest alış şeklini yaparak gösterdi.[18]

13. Azaları ara vermeksizin peşpeşe yıkamak.
Bu da Hz. Peygamber'e tâbi olmak demektir. Çünkü daha önce ge­çen hadîslerden, Hz. Peygamber'in ara vermeden abdest aldığı anlaşılmaktadır.[19]

14. Gurretve tacil'i uzatmak.
Gurret, yüzü yıkarken başın önünden bir kısmını da yıkamaktır. Tacil ise, kolları yıkarken pazunun bir kısmını, ayakları yıkarken de topukların üst kısımlarından birazını yıkamaktır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Benim ümmetim kıyamet günü, abdestin eserinden ötürü 'gurren muhaccelin' (yüzleri, elleri, ayaklan pırıl pırıl parlayan ümmet) diye çağrılır. Bu nedenle abdest alırken yüzle beraber başın ön tarafından birazını, kollar ve ayaklar ile beraber de biraz yukarılarım yıkamak güzel olur.

15. Su hususunda israf ve cimriliğe kaçmamak.
Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'in 1 müdd ile abdest aldığını rivayet etmiştir.[20]

Müdd hacim itibariyle yaklaşık 10 cm. uzunluğunda bir kap demektir.
16. Abdest alırken kıbleye dönmek. Çünkü kıble, yönlerin en şerefi isidir.

17. Hz. Peygamber'e uyarak, abdest esnasında konuşmamak.
18. Âbdesti bitirirken aşağıdaki gibi şehadet ve dua etmek.

Allah'tan başka ilah olmadığına, Allah'ın bir ve tek olduğuna, ortağı bulunmadığına şahitlik, ediyorum. Yine şahitlik ediyorum ki Muhammed, Allah'ın kulu ve rasûlü'dür.1

Allahım! Beni tevbe eden ve temiz olan kullarından eyle.[21]
Ey Allahım! Sana hamd ile seni her türlü ortaktan tenzih ederim! Senden başka ilah olmadığına şehadet ediyor ve senden af dileyerek dergâhına yöneliyorum.[22]

Abdestin Mekruhları
1. Suyu israf etmek.
2. Suyu gereğinden az kullanmak. Çünkü ikisi de Sünnet'e aykırıdır. İsraf etmeyin; zira Allah israf edenleri sevmez.(A'raf/31)

İsraftan maksat, mutedil sınırı aşmaktır. Hz. Peygamber şöyle bu­yurmuştur:
Bu ümmetten bir kavim gelecek abdest, gusül ve dua'da israfa kaça­caklardır.[23]

2. Sol eli sağ elden, sol ayağı sağ ayaktan önce yıkamak. Çünkü böyle yapmak Hz. Peygamber'in fiiline terstir.
3. Abdest âzalarının -şiddetli soğuk veya sıcak olup da kurulanama^-yan âzalardaki suyun eziyet vermesi, kirlenmesi gibi mazeretler hariç-mendil veya havlu ile kurulanması.

Abdest aldığı zaman Hz. Peygamber'e mendil veya havlu getirildiği, Hz. Peygamber'in ise azalarını kurulamadığı rivayet edilmiştir.[24]

4. Suyu yüze çarpmak. Suyu yüze çarpmak, yüzün şerefine uygun düşmez.
5. Üç kere yıkanan azayı, dördüncü defa yıkamak veya üç kere meshedilen azayı dördüncü defa meshetmek veya üçten az yapmak. Çünkü Hz. Peygamber azalarını, üçer kere yıkayarak abdest aldıktan sonra şöyle buyurmuştur:

İşte abdest böyledir. Bunu fazlalaştıran veya eksilten münker bir iş yapmış ve zulmetmiş olur.[25]

Bu hadîsten murad, Sünnet'in üçten fazla veya eksik olduğunu söy­leyen kimsenin kötü bir iş yapmış ve zulmetmiş olacağıdır.

6. Mazeret olmaksızın, abdest azalarını başkasına yıkatmak. Çünkü böyle yapmakta bir tür gurur vardır, bu da kulluğa ters düşer.

7. Oruçlu iken mazmaza ve istinşak'ta aşırıya kaçmak. Çünkü bu du­rumda suyun boğaza kaçıp orucu bozması sözkonusudur. Hz. Peygam­ber 'Eğer oruçlu değilsen, istinşak'ta mübalağa yap' buyurmuştur.[26] Maz­maza da istinşak'a kıyas edilir.

Abdesti Bozan Şeyler Abdesti bozan şeyler beştir:
1. Ön ve arkadan çıkan sidik, dışkı, kan ve yellenme ile abdest bozulur.

Allah Teâlâ 'Biriniz tuvaletten gelmişse...' (Nisa/43) buyurmuştur. Ayetin metnindeki gâît kelimesi 'def-i hacet yapılan yer' anlamına gelir. Aynı zamanda çukur ve kuytu yere de gâit denir. Zira insan def-i hacet yapmak için gözlerden uzak olan bu tür yerlere gider. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Abdesti bozulduğu zaman, abdest almadıkça Allah hiçbirinizin na­mazını kabul etmez.[27]

Hadramutlu biri, Ebu Hüreyre'ye 'Küçük hades nedir?' diye sorduğunda, Ebu Hüreyre 'Sesli veya sessiz yellenmektir' diye cevap vermiştir.

Ön ve arkadan çıkan şey temiz olsa bile buna kıyas edilir, [28] Mütemekkin olmadığı halde uyumak.

Mütemekkin olarak oturmak, kişinin makatını sağlam bir yere tam olarak koyup oturmasıdır. Gayr-ı mütemekkin ise, yerle kalça arasında bir mesafe olduğu halde oturmaktır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Kim uyursa abdest alsın.2
Makatını tam olarak yere koyup uyuyan kimsenin abdesti bozulmaz. Çünkü bu durumdayken kendisinden çıkan herhangibir şeyden haberdar olur. Bunun delili Enes'in naklettiği şu rivayettir:

Namaz için kamet edildi. Hz. Peygamber bir kişiyle gizli birşeyler konuşuyordu. Hz. Peygamber'in konuşması o kadar uzun sürdü ki sahabîler uyudu. Sonra Hz. Peygamber geldi ve namazı kıldırdı.[29]

Yine şöyle rivayet edilmiştir: 'Hz. Peygamber'in ashabı uyuyor, sonra kalkıp abdest almadan namaz kılıyorlardı'.[30]

Bu, insan mütemekkin bir şekilde uyursa abdesti bozulmaz demektir.
Tabii ki sahabîler bizim bildiğimiz gibi yatar şekilde uyumuyorlardı. Çünkü onlar mescidde, Hz. Peygamber'in konuşmasını bitirmesini ve ge­lip namazı kıldırmasını bekliyorlardı.

3. Sarhoşluk, baygınlık, hastalık veya delilikten ötürü aklın gitmesi de abdesti bozar. Çünkü bu gibi durumlarda insanın kendisinden ne çıktığım bilmesi mümkün değildir. Ayrıca bu durumu uykuya kıyas ediyoruz. Madem ki abdest, uyku ile bozuluyor, öyleyse bu gibi şeylerle haydi haydi bozulur.

4. Erkeğin, karısının veya yabancı bir kadının bedeninin herhangibir yerine örtü olmaksızın dokunması abdesti bozar. Bu durumda hem erkeğin, hem de kadının abdesti bozulur. Yabancı kadından maksat, o kişiye evlenmesi helâl olan kadın demektir. Allah Teâlâ abdesti bozan şeyleri zikrederken şöyle buyurmuştur:

Veya kadınlara dokunmuş iseniz. (Nisa/43)
5. İster ön, ister arka olsun kişinin kendisinin veya başkasının tenasül uzvuna dokunması da abdesti bozar. Dokunma, el ve parmakların iç kısmı ile ve örtü olmaksızın olursa abdesti bozar.

Yapılabilmesi İçin Abdestin Şart Olduğu Şeyler
1. Namaz kılmak için. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Ey iman edenler! Namaza durmak (istediğiniz) zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı mesnedin. Ayaklarınızı topuklara kadar yıkayın. ) (Mâide/6)

Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur:
Birinizin abdesti bozulduğu zaman, abdest almadıkça Allah onun namazını kabul etmez.[31]

2. Kabe'yi tavaf etmek için. Çünkü tavaf da namaz gibidir, tavaf ya­parken de abdestli olmak vacibdir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Beyt'i tavaf etmek de namaz gibidir. Ancak tavaf yaparken konu­şulabilir. Kim tavaf esnasında konuşursa, sakın hayırdan başka birşey söylemesin.[32]

3. MushaPa dokunmak ve mushaPı taşımak için de abdestli olmak şarttır.

Ona temizlenmiş olanlardan başkası el süremez.(Vakıa/79)

Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur:
Kur'an'a ancak temiz; abdestli olan el sürebilir.[33]
Hz. Peygamber'in Farzlarını ve Müekked Sünnetlerini Gözeterek Aldığı Abdestin Şekli, Fazileti ve Bu Şekilde Kılınan Namazın Fazileti

Hz. Osman su istedi. Su gelince kap'tan eline su dökerek iki elini de üçer kere yıkadı. Sonra mazmaza yaptı (ağzına su verdi), sonra burnuna su verdi ve sümkürdü. Sonra yüzünü, sonra kollarını dirseklerle beraber üçer defa yıkadı.

(Diğer bir rivayette 'Sonra sağ elini, sonra sol elini üç defa yıkadı Sonra başını meshetti. Sonra ayaklarını topuklanyla beraber > üçer kere yıkadı'. Başka bir rivayette 'Sonra sağ ayağını, sonra sol ayağını'

Sonra da (Hz. Peygamber'., benim şu anda aldığım gördüm' dedi. Hz. Peygamber abdestını bmnnce de

şöyle buyurdu:
Kim benim bu abdestim gibi abdest ahr, sonra iki rekat namaz Ssa ve^ namaz içinde kalbine dünya ile ilgih b.rşey geürmezse, Allah onun geçmiş günahlarını affeder.[34]

[1] Buharî/l; Müslim/1907
[2] Müslim/246
[3] Buharî/i6l; Müslim/24l
[4] Müslim/243
[5] Müslim/274
[6] Nevevî, el-Mecmu, 1/484
[7] Neseî, I/6l
[8] Buharî/2183; Müslim/235
[9] Buharî/847; Müslim/252, (Ebu Hüreyre'den)
[10] Ebu Dâvud/145
[11] Ebu Dâvud/142; Tirmizî/788 ve başka muhaddisler
[12] İbn Mâce/446
[13] Tirmizî/36, (Hadîs'in sahih olduğunu söylemiştir).
[14] Neseî, 1/74
[15] Hâkim, 1/151. (Zehebî sahih olduğunu söylemiştir).
[16] Müslim/230
[17] İbn Mâce/402
[18] ima Ahmed, Müsncd, IV/39
[19] Buharî/136; Müslim/246
[20] Buharî/198
[21] Tİrmizî/55
[22] Neseî, A'mal'ul-Yevm ve'1-Leyte; Nevevî, Ezkâr
[23] Ebu Dâvud/96
[24] Buharî/256; Müslim/317
[25] Ebu Dâvud/135. (İmam Nevevî el-Mecmu adlı eserinde bu hadîsin sahih olduğunu söyler).
[26] Ebu Dâvud/142
[27] Buharî/135; Müslim/225, (Ebu Hüreyre'den)
[28] Ebu Dâvud203
[29] Müslim/376
[30] Buharî/541, 544-545
[31] Buharî/135; Müslim/225. 'Hiçbir namaz abdestsiz kabul edilmez". (Müsüm/224)
[32] Tirmizî/960; Hâkim, 1/459. (Hâkim sahih olduğunu söylemiştir)
[33] Dârekutnî, 1/459
[34] Buharî/162

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.