Mustafa Cemal TOMAR
HOŞGÖRÜLÜ OLMAK
HOŞGÖRÜLÜ OLMAK
Bir önceki yazımda öğütten bahsettim. Öğütlerimizin içinde hoşgörünün de önemli payı vardır. Değerler eğitiminde hoşgörülü olma konusu da yer almaktadır.
Sevgili Çocuklar ve Değerli Gençler!
Bizler topluluklar halinde yaşamak zorunda olduğumuz kıymetli ve akıllı canlı varlıklarız. Bilirsiniz toplumun en küçük yapı taşı ailedir. Ailede toplu yaşamaya başlar, okulda devam ederiz. Okuldan sonra iş hayatımızda, sokakta, apartmanda toplu halde yaşarız. Toplumların rahat ve huzur içinde yaşamalarını devam ettirmek için hoşgörülü olmak zorundadır. Eğer her davranışta ve her sözde bir kasıt ararsak o toplumda yaşama şansı zora girer. Bu bakımdan hoşgörümüzü korumalıyız.
Tabi bu kelimenin zıddı vardır. O da hoşgörüsüzlüktür.Hoşgörüsü zayıf insan benzerlikleri değil, farklılıkları görerek hareket eder. Mesela hoşgörüsüz kişi, 10 tane iyi davranışı değil, bir tane yanlış davranışı görür. Bunlar narsistik özellikteki kişilerdir. Kendi egolarını yüceltirler, diğer kişilerin egolarını değersizleştirirler.
Hoşgörülü insanlar tam tersidir. Bardağın dolu tarafını görürler önce. Eleştiri yapsalar da önce kişinin iyi taraflarını sayar dökerler. Olumlu bir hava oluşturduktan sonra da eksikleri kırmadan dökmeden "ben' dilini kullanarak söylerler. Kişilerin kusurlarını yüzlerine vurmazlar. Kişileri rencide etmezler.Böyle hoşgörü anlayışı Kur'an'idir.
Okuldaki arkadaşlarımızın davranışlarında, kasıt olmadan yaptıkları hataları iyiye yorumlamak her zaman iyidir. Acelece, koşmaca bir yere giden bir öğrencinin bize hafiften çarpması, top oynama esnasında oyuncunun çalım atayım derken yanlışlıkla çelme takıp arkadaşını düşürmesi, meyve suyunu sırasının üzerine bırakan bir öğrencinin daha sonra sıraya diğer bir öğtencinin oyun esnasınds sıraya çarpıp arkadaşının meyve suyunu düşürmesi gibi durumlara iyimser gözle bakmalıyız. Arkadaşlarımızı kırmadan uyarmalıyız. Hatalı olduğumuzu anladığımız an özür dilemesini bilmeliyiz.
Bizim kültürümüzde "özür dilemek" korkaklık, pasifik gibi algılanıyor. Bu algılama anlayışı çok yanlıştır. Yerinde ve zamanında özür dilemesini bilenler üstün insanlardır, kaliteli insanlardır. Nefislerini yenen insanlardır.
Sevgili Çocuklar !
Size bir soru: Arkadaşlarınızla tartıştınız ve birbirinizi kırdınız. Bizim dinimizde de bir prensip vardır. " Din kardeşinden üç günden fazla küs durmak helâl olmaz" bilirsiniz.
Ne yapmanız lâzım?
Önce siz cevabı verin, sonra da benim açıklamama bakın.
İçinizden bir cevap buldunuz sanırım. Hatta bir kaç cevap.
*Onlar haksızdı, gelsin onlar özür dilesinler. *Onlarla hiç bir zaman barışmam. * Ne olursa olsun, aynı okulun öğrencileriyiz, belki de aynı sınıfın. Arkadaşlarımıza karşı küs durursak birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız. Erdemlik bizde kalsın deyip barışmaya yanaşmak gibi şıklar karşımıza çıkıyor.
En güzeli barışmaktan yana bir tavır sergilemektir, değil mi? sevgili öğrenciler.!
Hoşgörünün belirtileri nelerdir?
Kırabilecekken birleştiren,
Bölebilecekken bütünleştiren,
Yaralayabilecekken iyileştiren,
Soldurabilecekken çiçekleştiren,
Küçültebilecekken devleştiren,
Sıradanlaştırabilecekken şiirleştiren,
Küstürebilecekken barıştıran,
Öfkelendirebilecekken yatıştıran,
Uzaklaştırabilecekken yakınlaştıran olmak,
bir seçimdir, bir insanlık becerisidir.!
O yüzden nasıl insanlar olduğumuzdan çok,
“nasıl bir insan olmayı seçtiğimiz” daha önemlidir.
Bu hayattaki en büyük becerimiz;
SEÇTİĞİMİZ İNSAN OLMA becerimizdir.
En büyük mücadelemiz de...!!
Tabi burada her olumsuz duruma hoşgörülü bakamayız. Küfre karşı şiddetli, inanan ve düzgün insanlara karşı merhametli olmalıyız. Küçük ve istem dışı yapılan hatalar af edilir, tamir edilir, hayra yorumlayarak güzel sonuçlar elde edilir. Yoksa küfre karşı, kastı yapılan büyük hatalar karşısında dik durmalıyız. Duruma göre karşıdaki haksızlığı bertaraf etmek için harekete geçmeliyiz.
Bugün iyi öğrenci olmanın yolu, duruma göre meydana gelen olayların seyrine göre tavır sergilemek, hoşgörü gerektiren yerde hoşgörü göstermekle mümkündür. Öğrencilik yıllarımızda edinecek olduğumuz güzel hasletler ömür boyu devam edeceğini unutmayalım. Olaylara iyi tarafından bakabildiğimiz zaman toplumdaki olayların en az yüzde ellisi yerinde çözüm bulacaktır. Aksi halde çözümsüzlük sürüp gidecektir.
Diğer bir ifade ile hoşgörü, kupkuru ve ateşlenmeye yüz tutmuş bir yığın otun arasına sıçrayan ateş kıvılcımınına benzer. Hemen müdahale edildiğinde yangın meydana gelmez. İşte hoşgörülü olmak böyle bir şeydir.
Bundan sonra anlattığım gibi, olaylara bakacağız inşallah.
12.11.2024