Mustafa Cemal TOMAR
KİTAPLARIM "ÇOK ŞÜKÜR" OKUNUYOR
KİTAPLARIM "ÇOK ŞÜKÜR" OKUNUYOR.
Yazı hayatına geç de olsa başlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Bir buçuk senede yaklaşık 350 başlık altında 1000 sayfaya yakın yazı yazdım. Konuların her biri, birbirinden farklı olması önemlidir sanırım. İnternet ortamında kitaplarımın satışı noktasında bir rakam telaffuz edemem.
[24/9 22:16] Mustafa Cemal Tomar: Bu yazıyı yazmadan önce bir sürprizle karşılaştım. O sürpriz nedeniyle bu başlık altında bu yazıyı yazma gereği duydum.
Daha önce " Okullar Açılıyor" başlığı altında yazdığım yazıda, isminden söz ettiğim ve bilgisine baş vurduğum rehber öğretmen Rızvan CERRAHİOĞLU Hocama yazdığım kirabı hediye etmiştim. Zaman zaman bir araya geldiğimizde okuduğu yazılarımdan bahsediyordu. Bu sefer okuluna giderek mevki taşını ziyarete gitmiş olan Erkan Üstün Hoca' ya Rızvan Hoca kitabımı tanıtmış. Erkan Hoca da kitaptan bazı satırlar okurken Rızvan Hoca fotoğrafını çekerek " kitabın okunuyor" diye bir notla beraber bana Whatsapta attı. Ben her iki hocama da bu inceliklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bu arada Erkan Hoca da benim değer verdiğim bir dostum olduğunu belirtmek isterim.
Not: (Burada rehber öğretmenler, Rızvan CERRAHİOĞLU ile Ekan ÜSTÜN Hocalarımız sahalarında çok başarılıdırlar. Her ikisi de yüksek lisanslarinı tamamladılar. Bir çok projelere imza attılar. Uluslararası Yayımlanmış makaleleri mevcuttur. Pek yakinda çalışmalarını kitap haline dönüşturecekleri bilgisini bizzat kendilerinden alarak bu bilgiyi buradan paylaşmak istedim.)
Aynı gün içinde bir araya geldiğimizde "bana yaptığınız sürprizle yeni bir konu başlığı buldum" dedim ve kendilerine teşekkür ettim. "Memnuniyetle bu konuyu yazıp resmi paylaşabilirsin" dediler. Ben de verdiğim sözü yerine getirmeden rahat edemem. "Bari sıcağı sıcağına yazayım da rahat edeyim" dedim.
Yazı başlığımın hikayesi kısaca böyleydi. Aynı zamanda inşallah kayıtlara da geçecektir.
Başlığının hikayesi deyip geçmeyelim. Topluma fayda sağlamak niyetiyle yapmış olduğunuz bir çalışmanın mukabilinde iyi yönde " geri dönütler" olursa müessir sahibi bu durumdan mutlu olur. Bu mutluluk aynı istikamette çalışmaya insana sinerji verir. Tam da bu noktada çok şükür olumlu tepkiler alıyorum.
Bu arada 28.09.2024-06.19.2924 tarihleri arasında, Tüm Fuarcılık Yapım AŞ (TÜYAP) (Türkiye merkezli fuar organizasyonu şirketidir) Samsun'da açılacak.Yazar olan Milli Eğitim Öğretmenleri'ne de fuarın içinde yetkililerin belirlediği yerde imza karşılığı kitaplarını satmak üzere stant kurmalarına fırsat verilecektir. Bu arada Allah Teâlâ nasip ederse 29.09.2024 tarihinde 2 Nolu salon 220 Nolu adada Samsun Milli Eğitimi temsilen açılacak olan standa kitaplarımı imza karşılığı satışa sunacağımın haberini buradan duyurmak istiyorum.
Samsun genelinde yazar sıfatıyla bu organizasyona katılacak öğretmen sayısı 44 görünmektedir. Samsun MEB sitesinden aldığım bilgiye göre Samsun genelinde 20.238 öğretmen görev yapmaktadır. Listede 9 tanesi emekli öğretmen görünmektedir. O zaman 35 yazar öğretmen fuara katılmak için baş vurmuş demektir. Oranlama yaptığımızda; 35/20.238=0,0017 ( on binde on yedi ) rakamı çıkar. Çok komik bir rakam olduğu aşikardır
Bu oranlama bilgilerden hareketle şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Ülkemizde kitap okumuşluk düzeyi gelişmiş ülkelere oranla düşük görünmektedir. Yazımıza katkı sağlaması açısından burada bir istatistik bilgi paylaşmak istiyorum.
Okuma Kültürü Haritası (19.Nisan 2012) ile ilgili araştırmadan şu temel sonuçlar elde edilmiştir:
Kadın-erkek okuma oranları eşittir.
Ülkemizde yılda ortalama 7.2 kitap okunmaktadır.
Türkiye nüfusunun % 31’i hiç kitap okumamaktadır.
Türkiye’de her 4 kişiden 1’inin kitap okuma alışkanlığı vardır.
Boş zamanlarda en çok TV izlenmektedir (% 23.7).
Kitap hala en çok okunan basılı materyal türüdür (% 54).
Bu bilgiler bize bir kere az okuyan, az araştıran bir toplum olduğumuzu ortaya koyuyor.
Yazı yazmak ve "yazarlık 'konusunda seviyemiz "dip noktadadır" diyebiliriz. Samsun'da yirmi küsür bin öğretmenden on binde on yedi oranında yazar sıfatıyla Tüyap fuarına başvuruda bulunmasından bu sonucu çıkarıyorum. Eminim fuarda satışa sunulacak yazarların kitaplarının çoğu yerli yazardan ziyade yabancı yazarların kitapları olacaktır. Burada da maalesef yerlilik ve millilikte sınıfta kaldık.
Ülkemizde yazarlığın dibe vurmasının kabaca üç sebebi vardır. Birincisi, devletimiz ve toplumumuz yazarlarına sahip çıkmıyor. Ne kadar iyi eser yazarsanız yazın 'arkan yoksa' orada kalıyorsun. Bir adım ileri gidemezsin.
İkinci sebebi ekonomidir. Bu işin bir maliyeti vardır. Tanınmadığın için kitabın piyasada alıcı bulmuyor. Alıcı olmayınca da masraf yazarın kasasından çıkıyor. Bu meyanda görüştüğüm bir çok yazar arkadaşım bu ve benzeri şikayetleri dillendiriyor.
Üçüncü bir husus ise; kültürel olarak bize kitap yazmanın çok zor bir iş olduğunu, bu zorluğu aşmanın çok zorlu şartları olduğu inancıdır. Bir çok meslektaşımızın elinde yazılmış sayfalarca yazıları var elinde. Bunları kitap haline dönüştürmenin çok zor olduğunu zannediyor. Ben de öyle zannederdim. Bu düşünce çok yanlıştır. Yazılarınız çok rahat tescilli bir şekilde kitaba dönüştürülebilir. Kafanızdaki bu prangaları kırın atın derim. Tescilli yazarlar bu konuda size yardımcı olmaya hazırdır. Yazdığımız kitapların okunması durumu "ürün meyve vermeye başlamıştır" demektir. Yazarlığın ürünü öyle bir mevsim değildir, dört mevsimdir. Hatta bunun ödesi vardır.
Bir Hadis-i Şerif' te Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur.
İnananlar öldükten sonra bir kısmının amel defteri kapanmaz', Amel defterleri kapanmayacak olan insanların, ölmeden önce yaptıkları 3 şey vardır. Birincisi sadaka-i cariye, yani insanlık adına güzel işler yapan, camiler, okullar yaptıran, eğitim müesseselerine yardım eden insanlardır.
İkincisi ilminden istifade edilen ilim adamları, alimlerdir. Üçüncüsü de hayırlı evlatlar yetiştiren anne ve babalardır."
Burada bizim bu çalışmalarımız inşallah "ilim yolunda ölmez eserler bırakan" ilim insanları nın zümresine ilhak oluruz. Kısaca ücret eksenli değil ecir eksenli çalışanlardan oluruz inşallah. Selam ve Dua ile...
25.09.2024