Mustafa Cemal TOMAR
ÖNÜMÜZE ATILAN KEMİKLER BİRER TUZAKTIR
ÖNÜNÜZE ATILAN KEMİKLER BİRER TUZAKTIR
Bir kaç gün önceydi. Tavuk döner satan bir restorantın camında 25 gr tavuk dürüm/yarım ekmek 30 lira yazıyordu. Bu menüden yiyeyim diyerek lokantaya girmiştim. Oturur oturmaz karson efendi yanıma gelerek "ne istiyorsunuz?" dedi. "Yarım ekmek döner" deyince, bu sefer, "50-75- 100 gr hangisi?" diye sordu. "Gramları karıştırma, penceredeki reklâmınız olan 30 liralık menüden istiyorum" dedim. Karson bu sefer;
- Fanta, kola, ayran şu handisi? dedi.
- Hiç birisini istemiyorum, dedim.
Karsonu başımdan uzaklaştırdıktan sonra, bu sefer lokanta işletmecisi yanıma gelerek biraz da sert üslupla;
- Fanta, kola, ayran ne istiyorsun? diye sordu.
- "Biraz önce bir şey içmeyeceğimi karson efendiye ifade etmiştim, neden bir daha soruyorsun dedim". Yüzünü buluşturdu ve yanımdan uzaklaştı.
Yarım ekmek siparişimi karson getirince, tekrar utanmadan " kola, fanta, ayran" dedi.
- "Burada birşey içmek zorunlu galiba, bari bir ayran getir" dedim.
Bu arada yarım ekmeğin arasına ne koyduklarını merak ettim. 10 gram tavuk döner, domates suyu, bir iki marul yaprağının kalıntıları, başka da bir şey yoktu.
Kalkıp lavaboya yönelirken! karson;
- "Tuvaleti kullanma " uyarısında bulundu.
Hesaba sıra gelince yarım ekmek "içi boş" 30 liracık, toptan 4 liraya alınan küçük kapalı kutu ayran ise 20 liracıktı. 50 lira hesap verdim çıktım. Ne dersiniz, böyle bir lokantacıyı yılın lokantacısı ilân edelim mi?
2024, Ağustos'un sonlarına doğru yolum Ankara'ya düştü. Orada ANKAmall diye büyük bir alış-veriş merkezi var. Orayı gezmeye gideyim dedim. Ankara terminalinden metroya binerek ANKAmall alış- veriş merkezine vardım. Kahvaltı tabağının fiyatı dikkatimi çekmişti. 250 lira olduğunu söylediler. O gibi yerde bu fiyat makul geldi bana. İçecek durumunu sorduğumda bir çay 45 lira dedi. Kemiği veriyorlar, kazığı çakıyorlar.
Yeme içme muhabbetlerini paylaşmayı bizim milletimiz pek hoş görmez. Ben de aynıyımdır. Lâkin mesaj verme adına böyle konuları paylaşmak istediğimi belirteyim.
Günün akşam saatlerine doğru Samsun Saathane Meydanı'nda hep taştan yapılı "Taşhan" adlı bir restorant var. Penceresi hiç yok. Binanın içi restorant yapılmış. Bizde biliyorsunuz yeme içme eğlenme yerleri çoktur. Bu mekanı aynı zamanda belediye çalıştırdığını söylemeyi de unutmayalım.
Bir arkadaşla akşam çorbası içmek için bu mekana gitmiştik. Yemek listesinde çorba 40, kelle paça 80 lira görünüyordu. Ben çorba, arkadaşım kelle paça içmişti. Çorbadan sonra birer de çay içelim dedik. Orta bardakta çay masamıza geldi. Çaylar pek de içilerek türden değildi. Muhabbetimiz devam ederken karsonlar arada bir yanı başımıza gelerek " ne içersiniz? sorusunu bize yöneltiyorlardı. Çayı beğenmediğimizden bir daha çay istemedik. Bir de ikide bir karsonların tutumu bizi rahatsız etti. Kalktık ve kasaya yöneldik. Normalde hesap 120 lira olmalıydı. Genelde lokantalar yemek üzerine içilen çaylardan " müşteriye ikram" mantığıyla para almazlar. Kasiyer bize 170 lira hesap çıkarttı.
- Nasıl diye sorduğumda, bana verilen cevap şöyle oldu;
- Çayın her birinin fiyatı 25 liradır. Bir de çay çaya benzese. Hemen o taşhan restorantın karşısında bahçeli ve havuzlu çay bahçesinde kan gibi çay 4,5 liraydı.
Bu tür uygulamalar ve tuzaklı ticaretler asla müşterinin ilgisini çekmez. Tam aksine nefretini kazandırır.
Samsun Site Camisi'nin karşısında köşe başında bir restorant vardı. Oraya hiç girmemiştim. Yeri güzel olmasına rağmen müşterisi seyrek gôrünüyordu. Üzerine basa basa siparişi vermiştim. Az çorba ile, normal tavuk dürüm istemiştim. Ödemem gereken hesap sadece 8 lira olmalıydı. Adam 12 lira istedi. Neden böyle sorduğumda;
Çorbanın tam, dürümün de duble olduğunu söyledi. Hakikatte çorba az, dürüm de normaldi. Peki dedim hesabı verdim, çıktım. Bir daha da mekana ayak basman.
Bir kaç gün önceydi. Eski Milli Eğitim Müdürlerinden Seyfi Günaçtı, Edebiyat Öğretmeni, 36 roman ve senaryo yazarı Rahmi Özen, Tülay Başaran Anadolu Lisesi Öğretmeni, gazeteci yazar Selim Eroğlu ile beraber Samsun Mecidiye'nin üst tarafında "Sofram" diye bir lokanta açıldı. Orada her birimiz akşam çorbaları içtik. Çorba tabakları dolgun, çorba leziz, fiyat uygun, çorba ve yemekten sonra çaylar sınırsız ve ücretsiz. Fiyatlarla oynama yok. Her şeyden önce güler yüz ve hizmet var. İlgililere tavsiye ederim.
Birileri tarafından önümüze sunulan cazibeler dikkat edelim. Cazibelerin arkasında kurulan tuzakları fark edelim. Benim verdiğim misallere benzer hayatın her alanında benzer durumlar yaşanmaktadır. Kapitalizt sistemlerde ön plânda olan husus para kazanmaktır. İslâmi düzende ise müşteri memnuniyeti esastır. Para kazanma hedefi güdenler sonunda canavarlaşıyorlar. Zamanla servet edinme ve para kazanma hırsı kişiyi mal ve paraya tapacak noktaya getiriyor. Mal, para ve servet o kimselerin ilâhı oluyor.
Tebbet Süresi'nin mealini vererek sohbetimi noktalayayım.
111-TEBBET SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1 - Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.
2 - Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı.
3 - (O), alevli bir ateşe girecektir.
4 - Karısı da odun hamalı olarak (onunla beraber girecektir).
5 - Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır.
Allah Teâlâ doğrusunu söyledi.
26.09.2024