Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

BİLDİĞİN KADAR GÖRÜRSÜN

BİLDİĞİN KADAR GÖRÜRSÜN

İnsanoğlu beş duyu organları ile dış dünyayı algılayabiliyor. Beş duyu organımız ilâhi irade tarafından planlanmış ve proğgamlanmıstır. Allah Teâlâ "illa bi ma şa" dilediği kadar dünyayı algılamamızı sağlıyor. Bu algılama biçimimimizi de türlü türlü kriterlere bağamıstır. Biz o kriterlere ne kadar sariıırsak ve gereğini yerine getirirsek madde olan bu alemin muhtevasına vakıf oluruz. Yani bildiğimiz kadar görürüz.

Çocukluk ve gençlik yillarımızda köyünde Mehmet amca vardı. Okumamıştı ama takva ehliydi. Okumaya ve öğrenmeye meraklıydı. Allah Teâlâ rahmet eylesin. Yazımın başlığındaki cümleyi ilk ondan duymuştum. O zamanlar o söze pek anlam veremiyordum. Zamanla demek istediğini daha iyi anlıyorum. Ne de doğru sözmüş.

Bir doktor düşünelim. Hastasının duruşundan, kalkışından, nefes alış-verişinden, dudaklarından, yüzünden, göz bebeklerinden, yüzünün renginden, parmaklarının uçlarından, tırnaklarından vs rahatsızlığın ne olduğunu tahmin eder. Zira hastalık belirtileri dışa yansıyor. Biz o belirtilerin ne anlama geldiğini bilmiyoruz, hastalıği göremiyoruz. Ama doktor bilgi ve tecrübesi ile onu görebiliyor.

Hakeza bir din âlimi, kâmil bir müslüman, diğer müslüman kardeşinin yüzündeki secde izini görür. Namazla ilgisi olmayan birisi i izi göremez.

İyi bir ağaç doğrama ustası ağacın iyisini anlar, iyi bir inşaat mühendisi inşaatın kalitelisini ya da çürüğünü anlar. Uzman olduğumuz konuların inceliklerini o konuda uzman olmayanlar bizim kadar anlayamaz.

Portre resmi çizen bir öğrencinin çizim hatalarını ressamlar hemen farkeder, biz ise yanlış çizimleri görüp hataları fark edemeyiz.

Siyasilerin yanlış ya da doğru politikalarını siyaset uzmanları hemen fark edebilir. Ne yazık ki, bizde bilen de bilmeyen de siyaset uzmanı gibi hareket ediyor. Demokratik hakkıdır diyerekten siyasi tercihini yapıyor. Önünü arkasını görmeden araba sürmeye benzer bu iş. Verdiğimiz yanlış kararlarla duvarlara tosladığimızı iş işten geçtikten sonra fark ediyoruz.

Konumuza devam edelim.

Burada İnsanoğlu bildiği kadar görür ifadesini anlıyoruz. Burada gördüğü kadar da yaptıklarından sorumludur. Daha çok bilmenin yolu araştırmak, okumak, merak etmek, tecrübe edinmekten geçer de, buna paralel olarak sorumluluğu da artar. O zaman "az bilelim, az sorumlu olalım" mantığı ortaya çıkar ki, bu mantık doğru bir yaklaşım değildir. Peygamberimiz sav. " İnsanların en hayırlısı, onlara en çok faydası dokunandir" buyurmuştur. Ne kadar çok bilir ve görürsen o derece insanlığa faydan olacak, o derece sevap kazanacaksın demektir.Bu satırları yazarken Zümer Süresi 9. Ayet-i Kelimesi hatırıma geldi. Cenab-ı Hak; ﴾9﴿ (Bu adam mı,) yoksa âhiret kaygısıyla ve rabbinin rahmetine nâil olma ümidiyle gece vakitlerinde secde ederek, ayakta durarak kendini ibadete veren kişi mi (daha iyi)?” De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” Doğrusu ancak akıl iz‘an sahipleri bunu anlar. Buyurmaktadır. Zaten dinimiz ilmin önemine ne kadar kıymet verdiği hususunda çoğumuz malumat sahibiyiz. Yani tembelliğe yer yoktur. Rabbimiz çabalayan ve topluma fayda sağlayan kullarını sever. O'nun yolundan gidenleri de sever.

Kâinatın muhteşemligini insanlık her geçen gün daha çok merak etmektedir. Bilim insanları her gün aralıksız kâinatın sırlarını çözmeye ve olaylara vakıf olmaya çalışıyorlar. Yeni şeyler keşfettlkçe yeni yeni şeyler görülmeye başlanıyor. Keşfetmek; var olduğu halde varlığı daha önceleri bilinmeyen bir şeyi bulmak anlamına geliyor.

Burada insana yaraşan şey şüphesiz çabalamaktır. Çabalama neticesinde elde ettikleri ile doğru orantılı olarak değerlendlrilecektir. Bu dünyada da böyledir, öbür âlemde de durum aynı olacaktır.

Ömrümüz ne kadar olacağını bilmiyoruz. İnsanoğlu ömrü boyunca bir çaba içindedir. Nasıl ki Toprağı çapalayıp yabani orlardan arındırıp iyi ürün elde etme gayreti gösteriyorsak ömrümüzü de iyi geçirmenin çabası içinde olmalıyız. Necm Süresinde Cenab-ı Hak; 39 - Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur. Buyurmaktadır.

Demem o ki, ömür denilen kıymetli sermayemizin kıymetini bilelim. Zamanımızı iyi değerlendirelim. Ne kadar çok bilirsek daha çok göreceğimizden dünya ve ahiret nimetlerinin farkına daha çok vakıf olacağımizdan daha mutlu olacağız. Unutmayalım ki, gördüğümüz kadar mutlu, görmedigimiz kadar mutsuz ve umutsuzuz. Selam ve Dua ile...

05.09.2024

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.