Mustafa Cemal TOMAR
YAPTIKLARIMIZDAN SORGULANACAĞIZ
YAPTIKLARIMIZDAN SORGULANACAĞIZ
Dünyada her insan Allah Teâlâ 'nın kuludur. Her kulun farklı meziyetleri vardır. Verilen ni'metlerin aynı zamanda sorumluluğu vardır. Bedava kimse kimseye bir şey vermiyor. Allah Teâlâ bizlere karşılıksız sonsuz ni'metler vermiştir. Bu ni' ni'metlerin hesabını elbette bizlerden soracaktır. Bu minvalde; Hz. Peygamber (asm) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Hiçbir kul, kıyamet gününde;
- ömrünü nerede tükettiğinden,
- ilmiyle ne gibi işler yaptığından,
- malını nereden kazanıp
- nerede harcadığından,
- vücudunu nerede yıprattığından
sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizî, Kıyamet)
Bu dünyada da üstlenmiş olduğumuz işlerden dolayı başta Rabbimize, akabinde işimizle ilgili kamuya karşı sorumluluklarımız vardır. Sorumluluğumuz gereği hesap verirlilik vardır. Bulunulan makamın ve mevkinin hasabını vermek vardır.
İşlerini hak ölçüleri içerisinde yapanlar, vijdanı rahat olanlar hesap vermekten mutlu olurlar. Örnek olsun diye söylüyorum. İlkokul 1. Sınıfı okutuyorum. 2 öğrenci hariç bütün öğrencilerimi okur- yazar yaptım. Okumaya geçemeyen o iki kişi de, yüzde elli kapasiteli öğrendi. Zira okula da yüzde elli kapasiteli gelmişlerdi. Yaşımıza rağmen bize emanet edilen öğrencilere elimizden geldiğince eğitmeye- öğretmeye çalışıyoruz. Vijdanım rahat. Göğsüm kabara kabara burada bunu yazıyorum. Sınıfımın teftiş edilmesinden de mutluluk duyarım.
Demem o ki; bir kurumun başında olanlar işlerini düzgün yaptıkları sürece hesap vermekten mutlu olmaları hatta gurur duymaları gerekmez mi?
Bunu, bizim seçimle yönetimini 5 yıl teslim ettiğimiz başkanlarımız, bütün şeffaflığıyla kaç kişi hesap verebilir, vijdanen rahat olduğunu söyleyebilir. Muhalefetiyle iktidarıyla hesap verebilirlik konusunda parmakla gösterilebilecek kadar az sayıda yönetici vardır. Şeffaf hesap vermek, dürüstlük ister, her babayiğitin harcı değildir. Daha değişik bir ifade ile karne zayıf ve kirli olunca hesap vermek kimse istemez. Hesap verir görünümünde olanlar da karnelerini kafalarına göre hesap veriyor görünüyorlar. İsra Suresi'nde Cenab-ı Hak; 13. Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
14. Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter". Buyurmaktadır. Küçük- büyük sevabıyla- günahıyla ne varsa, hepsi kıyamet gününde karşımıza çıkacaktır.
Bugün iktidarını kullanarak, rakamlarla oynayarak, siyahı beyaz-beyazı siyah göstererek, zalimi mazlum- mazlumu zalim göstererek, adalet terazisiyle oynayarak kendini temize çıkarabilirsin. Lakin unutmayalım ömür kısa, hesap yakındır. Milleti aldatabilirsiniz, lâkin, Fatır Suresi; 38- Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. Buyurulmaktadır.
Kalplerin inceliklerini hakkıyla bilen Allah Teâlâ'ya nasıl hesap verileceğinin hesabını fırsat varken yapmak gerekmez mi? Öyle bir kitap ki! " küçük büyük ne varsa, hiç birini dışarıya bırakmadan hepsini içinde yazan bir kitap".
Keyf Suresi 49. Ayet-i Kerimesi'ne kulak verelim;
49. "Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. "Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez". Ayet-i Kerimler'den anlaşıldığına göre bu dünyada yaptıklarından hesap vermekten kaçanlar, öbür dünyada kaçamayacaklar. Dünyada yaptıklarının hesabını şeffaf bir şekilde verenler, öbür dünyada hesapları kolay olacaktır.
Bu konu ile ilgili olarak Hakkah Suresi 18-29. Ayet-i Kerimrlere kulak verelim.
18. O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.
19. İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: "Gelin, kitabımı okuyun!"
20. "Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum."
21. Artık o, hoşnut bir hayat içindedir.
22. Yüksek bir cennettedir.
23. Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).
24. (Onlara şöyle denir:) "Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.
25. Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: "Keşke kitabım bana verilmeseydi."
26. "Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim."
27. "Keşke ölüm her şeyi bitirseydi."
28. "Malım bana hiçbir yarar sağlamadı."
29. "Saltanatım da yok olup gitti."
Bu Ayet-i Kerimrlere iman ettiğini iddia edenler iddialarını, dürüstçe ispat etmelidirler. Zira, iman iddia, ispatı ise ameldir.
Rabbimiz amel defterini sağ taraftan alıp, hesabını kolay olanlardan, cümlemizi eylesin. Selâm ve saygılarımla...
17.02.2024