Mehmed Sıddık ALADAĞ
TALAK-I RİCİ VE TALAK-I BAİN
TALAK-I RİCİ VE TALAK-I BAİN
Iki çeşit talâk vardır: Biri Talâk-1 Bain, diğeri Talâk-!Ric'idir. Talâk-ı bain, üç talâk ile zevceyi boşamaktir. Uç talâk
ile meydana gelen beynunete, Beynuneti Kübra denilir.
Böyle bir hal vaki olursa kadını bosayanın tekrar onunla evlenmesi
caiz değildir. Ancak boşanan kadın başka bir kocaya varır ve o
koca da vefat eder veya anlaşmazlık neticesinde o da onu boşarsa tekrar eski kocasiyle evlenebilir.
Yalnız bir kimse haniminı bir veya iki talâk ile boşayip iddet esnasında ricat etmeden iddet bitinceye kadar onu kendi haline birakırsa, bu talâk her ne kadar ric'i de olsa ricât hakkını
kullanmadiğı için Talâkı baine dönüşür ve Beynunet-i Suğra. meydana gelir.
Beynunet-i Kübradan farkı boşananların yeni bir nikâh ile birbiriyle evlenebilmesidir.Üç talâk ile zevcesini bosayan kimsenin, boşanan zevcesiyle tekrar evlenebilmesi icin, meshur hülle isine baş vurmasi haramdır. Allah'in lanetine uğrar.
Resûlüllah (S.A.V.) buyuruyor:
"Hülleyi yapan ve yaptırana Allah lanet eder."Dinsiz ve din düşmanları zaman zaman yazılarında ve oynattikları piyeslerde "hülle" meselesini ortaya atip Islâm'in lanetlediği bu işi İslâm'a mal ettikleri gibi, İslâm'a büyük hizmet
verip, Islâm bayrağını üç kita üzerine dalgalandıran ecdad ve büyüklerimizi bununla lekelemeğe kalkışıyorlar.
Hatta zaman zaman milletin hizmetinde olması gereken bu iftiraya
vasita kilmağa muvaffak oluyorlar.
Talâk-ı ric'i ise: bir veya iki talâk ile zevceyi boşamaktır.
Böyle bir hal olursa, iddet bitmeden evvel, koca ric'at edebilir.
Yani zevcesini tekrar nikâhı altına döndürebilir.Ric'at fiil ile hasıl olmaz. (Race'tüki) "seni geri çevirdim" gibi bir söz ile olması gerekir. Ric'at etmeden evvel münasebette bulunmak, ona bakmak ve istimta etmek caiz değildir.
lddet, sahih bir nikâh için lazım olduğu gibi, fasid nikâh için de lazımdır. Yalnız fasid nikâhtan dolayı iddet bekleyen
kadın, iddete sebebiyet veren kişiyle evlenecekse, iddet esnasinda onunla evlenmekte beis yoktur.
Bir kimse, zevcesi olduğu zannına kapılarak bir kadınla bulunsa, o kadınin iddet beklemesi lazımdır.
İDDET
Iddet, cinsi mukarenetten kalacak eserlerin ortadan kalkması için beklenmesi gereken zamandır.
lddet iki kisımdır:
-Birincisi: Hayatta olan bir kimsenin boşaması veya tesh
etmesinden ötürü kadının beklemesi gereken zamandir.
Bu müddet zartinda kadın evlenemez. Cinsi mukarenet veya menihin duhulundan sonra rahm'in bosluğu katı da olsa boşanan kadin beklemekle mükelleftir. Halvet (erkek ve kadinın yalnız kalmalar) için iddet yoktur.
Boşanan veya nikâhı feshedilen kadın, hamile olursa doğum yapmakla iddeti bitmis olur. Kadın, hamile olmayıp adet
sahibi ise, yani normal olarak kendisine adet geliyorsa, iddeti üc kur'dur. (Üç sefer adet görüp temiz olmaktır)
Bir kadın, temiz iken boşansa üçüncü adet kendisine ge-
lince iddeti bitmiş olur.
Adet halinde iken boşansa, dördüncü
adet kendisine gelince iddeti biter.
Müstehaza (hastalıktan dolayı devamlı sûrette kendisinden kan akan kadın) ise, eski adetini hatırlıyorsa, eski adetine göre hareket eder.
Hatırlamıyorsa ve kanın kuvvetli ve zayıfını gormüyor ise üç ay geçmekle iddeti biter. Yine kadın Sinn-i Ye'se (Adet göremiyecek bir yaşa) ermiş ise iddeti üç aydır.
İkincisi: Kocanın vefatından dolayı kadının beklemesi gereken zamandır. Bu halette de, kadın hamile olursa doğum yapmakla iddet'i sona erer. Hamile olmazsa iddeti dört ay on
gündür.
Bir kimse, ortadan kayp olur ve izine rastlanmaz ise, ölümü tahakkuk etmedikçe zevcesi başkasıyla evlenemez. Kavl'ı kadime göre kadın, dört serne bekler, haber gelmediği takdirde malum olan iddet müddetini bekler ve evlenir.
Bir kadın, kocası vefat ederse dört ay on gün yas tutar ve bu müddet içinde ziynet eşyasını takıp süslenemez.