Hüdaverdi ÖZ
SUYUN FERYADI
Su...iki hidrojen ve bir oksijen'den meydana geliyor. formülü H₂O dür.
Hidrojen yakıcı, oksijen ise yanıcıdır.
Hikmeti ilahi ye bak ki, ikisinin birleşiminden meydana gelen su ile hem yakıcı olan hem de yanıcı olan söndürülebiliyor.
Aynı arı gibi. Arı da hem bal hem zehir birlikte yaratılmıştır. Alanlar için ne büyük bir ibret vardır.
Bu alem dört ana elementten meydana gelmiştir. Bunlar toprak, su, hava ve ateş dir.
Bu dört elementten birisi olmaz ise diğer üçü de işe yaramaz hale gelmektedir.
Bu dört elementin dördü de her insanda mevcuttur.
İnsan vücudunun dörtte üçü, sudur. Dünya gibi.
İnsan öfkelendiği, hastalandığı zaman ateşlenir.
Ciğerleri de hava ile doludur.
Mezara girdiği zaman da toprağa dönüşür.
İnsan ancak 60 gün aç.
6 gün susuz
6 dakika da havasız yaşayabilmektedir.
Onun için insana küçük bir alem.
Aleme de büyük bir insan denmiştir.
Dünya da, su ile dolu ırmaklar vardır.
İnsan da da, kan'la dolu damarlar vardır.
Dünya da dereler çaylar vardır.
İnsan da, iki tane dere gibi burun vardır.
Dünya da dağlar dereler engebeler vardır.
İnsan vücudu da engebeli va dağlara benzer.
Yer yüzü çayırlı çimenli bazen de bir çöl arazi gibidir
İnsan vücudu saçlar ve kıllar ile dolu olduğu gibi kimiside çöl arazi gibi saçsız keldir.
Dünya'da oksijen depolayan ormanlar.
İnsanda oksijen (hava) alan ciğerleri vardır.
İnsan öfkelendiği zaman sesi yükselir gözleri ışıklar saçar.
Dünya da fırtınalar çıkacağı zaman gök gürler, şimşekler çakar.
Dünya hayatında dört mevsim vardır.
İnsan hayatı da dört mevsimden oluşur.
Çocukluk ve gençlik ilkbahar gibi.
Olgunluk dönemi yaz gibi.
55..65 yaş sonbahar gibi.
İhtiyarlık ise kış ayı gibidir.
İnsan hayatıda dünya hayatı gibi bazen fırtınalarla geçerken bazende güneşli huzurlu bazen de melankolik mehtaplı akşamlar gibi geçer.
Dünyanın bir yaratılışı olduğu gibi birde kıyameti vardır
İnsanın da bir doğumu birde ölümü vardır.
Evet tefekkür açısından suyu ele alacak olursak görürüz ki...
Dünya yaratıldı yaratılalı dünya ya aynı miktarda yağmur hep yağmıştır. Bazen bazı bölgelere fazla bazı bölgelere az yağmış lakin her zaman aynı miktarda yağmur yeryüzüne hep yağmıştır.
İmam Suyûti’nin naklettiği bir hadis-i şerifte Allah Rasûlü şöyle buyurur: “Bir yıl diğer yıllardan daha fazla yağmur yağıyor değildir. (Her yıl aynı miktarda yağmur yağar.) Fakat Allah o yağmurları memleketlerde dilediği gibi tasarrufta bulunur. (Bazı memleketlere az yağar, bazılarına çok yağar.) Gökyüzünden inen her katre veya yeryüzünde çıkan her bir rüzgâr ancak bir ölçü ve mîzâna göredir.” (Ed-Dürrül-Mensur, c: 5, s: 71)
اِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Şüphesiz biz her şeyi dakik, şaşmaz bir ölçüye ve bir kadere göre yarattık. Kamer 49
Ayette görüldüğü üzere alem bir düzen üzerine yaratılmıştır.
Bilim adamlarının söylediklerine göre, atmosferdeki su buharı genelde 13x1012 ton kadardır. Bu, değişmeyen ve sabit bir miktardır. Yağmurlar yağdığında bu oran azalır, fakat buharlaşmayla eksilen miktar telâfi edilir. Böylelikle oran muhafaza edilir. Bilim adamları ortalama olarak yeryüzünden her saniyede 16 milyon ton suyun buharlaştığını hesaplamışlardır (İdris Tüzün, Kâinatta Dengeler ve Allah).
Evet tefekkür ile düşünecek olursak acaba bir bardak su, dünya kurulduğundan bu yana, acaba kaç sefer gökle yer arasında gitti geldi.
Yeryüzüne indi; insan ve hayvan vücudundan geçti, kan oldu, idrar oldu, çamurlaştı kirlendi.
Nihayet güneşin harareti ile buharlaştı, rüzgar onu semada oradan oraya gezdirdi. Böylece adeta filtreden geçti, tekrar arındı temizlendi saf ve berrak bir bulut oldu.
Bazen yağmur damlası, bazen dolu bazen de kar tanesi halinde yeryüzüne"rahmet" olarak tekrar indi. Tekrar birçok mahlukatın, toprağın, sebzelerin, meyvelerin içinden geçti
Bir düşün bir tefekkür et. Bir bardak su bile dünya yaratıldı yaratılalı acaba yerle gök arasında kaç kere gitti geldi?
Hz Mevlana bu konuda der ki...
Su yeryüzü muhtaçlarını ve yetimlerini besler.
Susuzluktan kuruyup kalmış olanlara hayat bahşeder. Lakin arılığı-duruluğu kalmayınca, su da bizim gibi kirlendiği için huzursuz olur, şaşırıp kalır. İçten içe feryada başlar "Ya Rabbi" der "Sen bana ne verdinse, onların hepsini dağıttım, hepsini verdim. Şimdi ise ben yoksul kaldım. Sermayemi, elimde bulunan her şeyi temize de döktüm kirliye de döktüm. "Ey sermaye veren Allah, bana daha fazlasını ihsan et"
Bu feryatlar bu yalvarışlar üzerine Cenabı Hak Güneşe emreder "Çabuk onu hararetinle göklere yükselt"
Rüzgara da "Onu üzmeden hoş bir yere götür" diye ferman buyurur.
Suyu çeşit çeşit yollara sürer. Onu göklerde temizledikten sonra bazen yağmur, bazen kar, bazen de dolu halinde yeryüzüne yağdırır. Sonunda onu kıyısı olmayan, sınırsız sahile ulaştırır.
Sonra Hz Mevlana döner insana der ki ..
"Sulsrın semada temizlendiği gibi sen de Cenabı Allah'a yaklaşarak kenfini bütün nefsani kirlerden arındır. Böylece sen de yağmur gibi ol. Bereket ve rahmet saç.
Sürei Mülkün son ayeti kerimesinde Allah cc buyurur ki...
قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَصْبَحَ مَٓاؤُ۬كُمْ غَوْراً فَمَنْ يَأْتٖيكُمْ بِمَٓاءٍ مَعٖينٍ
Bir de şunu sor: “Suyunuz çekiliverse size yerden kaynayan suyu kim getirebilir?”
Sürei Mülk Ayet 30