Kendisi metafizik olan dini, "fizik" kurallarla açıklamak her zaman mümkün değildir. Beş duyu ya da akılla izah edemezsiniz yani... Mesela vakfe haccın farzıdır. Arafatta vakfe olmazsa hac olmamış olur. Ama sadece orada beklersiniz. Şeytan taşlama da öyledir. Ortalıklarda şeytan filan yoktur, ama taşlarsınız işte... Veya tavaf... bakarsanız küp şeklindeki bir yapı etrafında dönüyormuşsunuz gibidir. Demek ki zahire göre hüküm vermek yanıltıcı olabiliyor.
Teslimiyet, tevekkül, basiret, feraset gibi elle tutulur, gözle görülür olmayan kavramların dine, dolayısıyla Müslüman'ın inancına ve yaşantısına dair olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Bu konuda, çocuğunu Allah'ın emriyle bir sepette suya bırakan Hz Musa'nın annesi gibi mütevekkil, deniz açılmadığı halde emir geldiğinde önündeki denize dalan Hz Yuşa AS ve o günün şartlarında son derece anormal gözükmesine rağmen, miraç hadisesinde "O söylüyorsa doğrudur" diyen Hz. Ebu Bekir gibi sadakatli olmak gerekir.