İslam ekonomisi kavramı literatüre girmiş olsa da üzerindeki tartışmalar henüz bitmiş değildir. Sadece heteredoks iktisadın bir parçası olarak kabul edilmektedir. Bu kabul sadece de gayri müslimler bakımından mevzubahis değildir. İslam dünyasındaki pek çok iktisatçının böyle bir gündemi bile yoktur. Bir örnekle açıklamak gerekirse Mağrip ülkelerinde onca zenginliğine rağmen Arapça ancak 1980’li yıllarda okullarda okutulur hale gelmişti.Hala iş dünyasında öyledir. Katar'da, Malezya'da İngilizce olduğu gibi... Böyle bir politika nasıl Arapçanın önemsiz bir dil olduğunu göstermiyorsa, bugün örneğin hala (çok az sayıdaki örnek hariç olmak üzere) lisans düzeyinde bile okutulamıyor olması İslam ekonomisinin olmadığı anlamına gelmez.
Ayrıca da çeşitli İtiraz noktaları vardır. Mesela ekonominin bağımsız kuralları olduğu iddia edilir. Oysa İslam insanların ekonomik ilişkileri de dâhil, bütün ilişkilerini düzenler. Diğer bir eleştiri; ekonominin bir sistem İslam’ın ise din olduğu yönündedir. Dolayısıyla kısıtlayıcıdır. Bu itiraz da geçersizdir. İslam evrenseldir ve dönemsel çözüm önerileri içtihat müessesesi ile geliştirilebilir. Kısıtları vardır, ama bu kısıtlar toplum ve birey lehinedir. En önemli kısıtlarından birisi faizdir mesela… Faizin ekonomiler üzerinde zaman zaman dünya çapında krizlere neden olduğu, uzun vadece sadece organizatörlere kazandırdığı, ülkeleri iflaslara sürüklediği, hatta uluslararası kurumlara müracaat zorunluluğu nedeniyle bağımsızlıklarını örselediği, toplumun temel bileşeni olan aile hayatlarında pek çok travmalara neden olduğu sosyolojik bir realite olarak ortadadır. Diğer eleştiri ekonominin dinin ilgi alanı dışında olmasıdır. Bu itiraz herhangi bir din için doğru olabilir belki… Ama İslam dini muamelat kısmı ile sosyal hayatı düzenleyen hükümleri de içermektedir. Temel iki kaynakta buna dair hükümler mevcuttur.