Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

SOSYAL OLAYLARI DERİNLEMESİNE OKUMAK

SOSYAL OLAYLARI DERİNLEMESİNE OKUMAK

Gün geçmiyor ki dünyada ve Türkiye'de yeni gelişmeler olmasın. Sosyal medya üzerinden dünyanın herhengi bir yerinde meydana gelen olaylardan anında haberdar olabiliyoruz. Siyasilerimizin önemli icraatlarını ve meclisimizin çalışmalarını TV ekranlarından, gazete sayfalarından öğreniyoruz. Demokrasi dedikleri düzenin önemli yönü de bu olsa gerektir.

Sosyal olayları, yöneticilerin icraatlarını doğru okuyabilmek tecrübe ve bilgi işidir. Dünyada olup biten olaylar, yapılan icraatlar, % 100 olduğu gibi anlatılılmıyor ya da yansıtılıyor. Eksik ya da farklı lanse ediliyor. Bu olayları doğru okumak, derinlemesine okumak bir akademik çalışmayı gerektirir. Her şeyden önce bugün dünya nasıl yönetildiğine iyi bakmak lazım, olayların evvelini bilmek lâzım, dünya tarihinden haberdar olmak lazım, ulusların din ve inançları hakkında da bilgi sahibi olmak lazımdır.

Bizim sosyal ve siyasal olayları ve icraatları okumak da yukarıda belirttiğim hususiyetleri taşımaya bağlıdır. Avamın okuması genellikle yüzeysel okumadır. Yüzeysel okumalar bizleri yanıltıyor, okuma yüzeysel olunca varılan yargı da yüzeysel olur, yani yanlış sonuca ulaşılmış olur.

Bir örnek vermek gerekirse, Türkiye'de üniversite sayısı son 20 yılda nerde ise %' de 300 artmıştır. 2002'de 70 olan üniversite sayısı 208' e çıkarılmış. İlk bakışta bu rakamlar müthiş rakamlar. Alkışlanacak rakamlar diyebiliriz. Milletimizin ekserisi bu icraatı eğitim- öğretim açısından "çağ atlama" olarak nitelendirebilir. Bu okuma biçimi yüzeysel okuma olup gerçeği yansıtmaz. Nasıl mı? derseniz açıklayayım.

Bir defa ünüversite, ihtiyaca binaen açılır. Almanya'nın nüfusuyla Türkiye'nin nüfusu biribirine yakındır. Almanya'nın ihracatı Türkiye'nin 5 katı olup 1 katrilyon 200 milyar dolardır. Üretim kapasitesi bizim 5 katımızdır. Peki Almanya'da üniversitede okuyan öğrenci sayısı ne kadardır derseniz takriben 1 milyon 800 bin civarı. Peki bizde ne kadar? 8 milyon. Üretime bakarsanız, bu öğrenci sayıları tam tersi olması lazım gelirdi. Peki neden böyle? Zira biz işsizler ordusu yetiştiriyoruz.

Almanya'da üniversiteyi bitirenlerin % 99'u vasıflı, iş bulurken, Türkiye'de bunun oranı % de 5'i geçmez. Biz bu üniversitelerde sonuç itibarıyla lisans diploması değil, işsizlik sertifikası veriyoruz. Bu tabir Prof. Dk. Osman ALTUĞ'a ait bir tabirdir.

Olaya bu çerçeveden bakıp, derinlemesine bir okuma yaptığımız zaman az önce "çağ atlama" tabiri yerine "çağın gerisinde kalma" tabirini kullanırsak daha iyi olur kanaatindeyim.

Bildiğiniz gibi NAS meselesi çok konuşuldu. Bu konuyu bir başka yazımda inşallah enine boyuna yazacağım. Nas'tan maksat Kur'an ayetleridir, Allah Teâlâ'nın hükümleridir. Allah Teâlâ'nın hükümlerine dayanarak fayizi ortadan kaldırmak müslüman yöneticilerin en önemli vasifelerindendir şüphesiz. Türkiye'nin ekonomik şartları dikkate alındığında ise öncelikle faizi indirmek, sonradan da sıfırlamak ne güzel olur değil mi? Nasa dayanılarak faizle mücadele ederken faizleri hükümet indirdi. Halkımız rahat bir nefes aldı.Halkımızın çoğonluğu bu konuyu yüzeysel okuyarak böyle okudu. Konunun muhtevasına bakıldığında durum hiç de öyle değildir. Politika faizi ve reel faiz diye faizi ikiye ayırmışlar. Politika faizi, iş adamlarına, para babalarına, yandaş kuruluşlara, özel bankalara verilen faiz cinsine denir. Fakire fukaraya ve halka verilen faizli paraya da reel faiz ismini vermişler. 0,85 seviyelerine indirilen faiz politika faiziymiş meğersem. Yandaş kuruluşlar 0,85'ten parayı çeker devlet bankalarından. Tekrar devlete yüzde 2,6'dan sana bana yüzde 3-3,5'tan satmakmış işin mahiyeti. Oturdukları yerden hiç bir zahmet çekmeden ve üretime zerre katkısı olmadan her 100 liradan yüzde 20-25 kazanma anlamına geliyor. Prof.Dk. Özgür Demirtaş'ın açıklamalarının özetini aktardım. Garibim asgari ücretlim en ağır işlerde günde en az sekiz saat çalışarak 380 lira ancak kazanabiliyor. Gerisini siz düşünün.

Örnekleri çoğaltabiliriz. Sonuç olarak halkımız yüzeysel okuma yaparak hüküm ortaya koyarsa cehalet, derinlemesine inceleme yapıp, kendi şahsi menfaatlerini kamunun menfaatlerine tercih ederek, sonra da yüzeyselciler gibi hüküm verirse gaflet olur diyebiliriz. Umarım derinlemesine okuma yaparak hak ve hakikat peşinde oluruz. Selam ve Dua ile...

01.11.2023

M.Cemal TOMAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.