Mustafa Cemal TOMAR
SÖMÜRÜ DÜZENİ TAM GAZ DEVAM EDİYOR
SÖMÜRÜ DÜZENİ TAM GAZ DEVAM EDİYOR
Bir kaç gün önce Finansbanktan bir görevli aradı. "350 bin lira krediniz hazır, sizi bekliyor" dedi. 1 yıllık vade ile geri ödemesi 510 bin lirayı buluyormuş. Şunu kesinlikle biliyorum ki bir banka benim menfaatım için beni aramaz. Uzun vadede bankalar kendi menfaatlerini korurlar.
Avrupa'da ve Amerika'da en çok kâr eden eden listesinde ilk ona şirketler girerken Türkiye'de sıralamada ilk ona bankalar girmektadir. Geçen sene ilk beş ayda bankalar bir yıl önceki karlarına oranla % 400 artırsrak 200 milyar lira kâr ettiklerini açıklamışlardır. Bu rakamları ülkemizde işin vahametini farketmeden bir hayli kesim alkışlamaktadır. Bu verilere bakarak "vayy bee!!! ülkemiz ne de çok büyüdü" diyenler de var. Ben şahsen bu rakamları görünce " Vay beee!!! Bankalar bizi ne kadar da çok sömürdü" diyor, sisteme kızıyor ve buğzediyorum.
Uluslararası sömürü düzeni devam ediyor. Bir avuç siyonist sömürü güçlerin kurdukları zalim düzenle milyarca insanları inim inim inletmekredirler. Dünyada sömürülen milyarlarca insan bu zalim düzene baş kaldırmadıkça, sömürü düzenini yıkıp yerine adil düzeni kurmadıkça dünyaya asla huzur gelmeyecektir. Bizler de farkımızda olmadan bu zalim düzenin varlığının devamı için çalışıyoruz. Lâkin bir çoğumuz farkında değiliz.
Özellikle bu sömürü düzenciler sistemlerini şeytani hassasiyet içerisinde dizayn etmişlerdir. Sistemlerini ve konuşmalarını dinlediğiniz zaman bizden birileri gibi görünürler. Zulüm getiren düzenlerinin iyi yanlarını vitrine koyarlar, yerine göre, ülkelere ve milletlere göre halkın albenisini sağlayacak şekilde ambalajlayarak önümüze koyarlar. Satıcılar da bizden birileri olunca biz de kolay kanarız ve hemen balıklama atlarız. Sistemin içine girdiğimizde bize de sorumluluklar veriyorlar, bir çok şeyi istemeden de olsa yapar hale geliriz. Bir müddet sonra fikirlerimiz sonra düşüncelerimiz sisteme entegre olmaya başlar. Sonra da algılarımız-olgularımız ve inançlarımız sistemin bir parçası haline gelir. Yani zalim düzenin bir neferi durumuna döneriz. Farkında değiliz. Hatta bu zulüm düzeninin müdafisi durumuna dönüşüyoruz. Etrafımız böyleleriyle doludur. Belki bizi de içlerine alsalardı, makam ve mevki verselerdi, siyaset yoluyla zengin olabilseydik, sistemin dünyevi ni'metlerinin içinde gark olsaydık kim bilir biz de onlar gibi olacaktık.
Borsa, döviz-altın, faiz üçlüsüyle, üç kağıt oyunuyla bizim emeğimizin en az yüzde yetmişini bizden alıyorlar. Ekonomi düzeninin paradigmalarını hep kendileri oluşturuyorlar. "Hep bana, yok sana" felsefesinden hareketle milyarlarca insanı köleleştirmiş durumdalar. Özgürlük/ demokrasi/ çağdaş yaşam ismi altında, cumhuriyet ve lâiklik söylemi bizlere ambajlayarak en az iki asırdan bu yana şeytan düzenini dünyaya hakim kılmış vaziyetteler.
Yukarda Finansbanktan bahsetmiştim. 350 bin lira için "Bir yıl vadeli" kredi için 510 bin lira geri istiyorlar. Bir yıl vade dedikleri yalandır. 1. Aydan itibaren öddmeye başlıyorsun. Matematiksel olarak 6 ay vade yapar. Kaba bir hesapla senden el an % 50 faizle 350 bin lira para alıyorlar. Tam bir yıl vade ile sana 510 bin lira ötüyorlar. Aynı parayı aynı faiz oranıyla gerçekte 6 ay vadeli başkasına veriyorlar. 510 bin lirayı tahsil ediyorlar. Aynı parayı ikinci altı ayda başkasına veriyorlar. 510 bin lira 755 bin lira yapıyor. 755-510=245 bin lira para kafadan kazanıyorlar. En fazla bu işlem bankada bir saatte gerçekleşiyor. Benim işçim, köylüm yıllarca çalışsa bu parayı kazanamıyor. Aslında kazanıyor, lâkin üç kağıt ekonomisiyle siyonlar tarafından soyuluyoruz. Soyula soyula bu düzene alıştık. İşin vahametinin farkında değiliz.
Yıllar önceydi. Yimpaş marka % 25 kâr dağıtmaya devam ediyordu. Yılı tam hatırlamıyorum. 1998 olabilir. Enflasyon % 78, Dolar TL karşısında % 75 artmış, Mark TL karşısında % 50 artmış görünüyordu. Bu durum karşısında Yimpaş marka % 25 kâr veriyormuş. Matematiksel olarak kâr diye açıkladıkları oran eflâdyonu bile karşılamıyordu. Samsun'da Yimpaş yetkililerine giderek bunun kâr nasıl olduğunu açıklamalarını istedim. Hiç bir yetkili açıklayamadı. Bende dolar var dedim. Söylediklerinizin arkasında duracak yüreğiniz varsa dolarıma % 25 verin görelim dedim. Dolar üzerinde anlaşma yapma yetkisine sahip değiliz dediler. Sonuç itibarıyla binlerce insanı madur ettiler.
100 liramız 100 yumurta alıyorken % 50 enflasyonla yüz lirayls 66 yumurta alır hale geliyoruz.100 liramızı bankaya yatırdığımızda ya da bir kardeşimize verdiğimizde zamana bağlı olarak enflasyon farkını paramıza yansıttığımızda yani yukardaki örnekten hareketle 150 lira istediğimizde tırnak içerisinde "50 lira" enflasyon hilesiyle emeğimizden çalınan miktardır bu. Faizle hiç alakası yoktur. Bu farka faiz diyerek, zulme destek olanların vayy!!! haline diyorum.
Umarım vermek istediğim mesajlar doğru anlaşılır, bir nebze de olsa hak ve hakikate bizi yaklaştırır diyorum. Haksız bir davada zirve olmaktansa haklı bir davada nefer kalmayı yeğlerim. Saygılarımla...
10.06.2024