Mustafa Cemal TOMAR
RAMAZAN AYI BAŞLIYOR
RAMAZAN AYI BAŞLIYOR
Bugün bir fiil Ramazan başlıyor. Dün akşam yatsı namazı ile virtir namazı arasında 20 rekeatlık teravih namazı kılındı. Yatsı namazı+teravih namazı+ vitir namazıyla beraber 33 rekeat namaz ramazan boyu kılınacak.Ayrıca gece sahura kalkılıyor. "Sahurda berreker vardır" buyurularak sahurun önemi vurgulanmıştır. Bir yudum su ile de sahur yapılabilir.
İmsak vaktinden iftar vaktine kadar yemeden, içmekten ve cinsel mukarenetten uzak durmaya da oruç diye tanımlanabilir. Tabi burada Allah Teâlâ'nın rızasını elde etmek üzere, oruç tutma niyetiyle yukarda genel olarak belirttiğim hususlardan uzak durmakla oruç, oruç olmuş olur. Niyet hasıl olmadığı zaman aynı şeyler yapılsa bile böyle bir davranışa oruç diye nitelendirilemez. Dinimize göre her ibadet için kalben niyet etmek farzdır.
Ramazan ayının şerefli bir ay olmasının sebebi o ayda Kur'an ayetlerinin inmeye başlamasından kaynaklanmaktadır. Ramazan ayının gelmesiyle her müslüman sevinç duyması lâzım. Zira bu ay; rahmet- mağfiret- cehennemden azat olma özelliklerini içinde barındıran bir aydır. Bir Hadis-i Şerif’de ise;
“Her kim inanarak ve sevabını ancak Allah’dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmişte işlediği günahlar affolunur” Buyurulmaktadır. O nedenle Ramazan'ın gelişine sevinmeliyiz.
Ramazan ayının manevi havası, bir de orucun etkisiyle arzın üzerinde yaşayan insanlar arasında bambaşka bir hava esmeye başlamaktadır. İnsanlar daha merhametli, daha cömert, aç kalarak fakirin halinden daha iyi anlama, bize verilen ni'metlerin şükrünü daha iyi idrak etme, maneviyat yönüyle daha üst seviyelere çıkma durumu hasıl oluyor. Fitre-fidye-zekât-infak- kurumları aktif şekilde çalışmaya bu ayda başlar, ramazan paketleri hazırlanınır, fakirlerin sofralarına ulaştırılır, fakirlerin sofraları bereketlenir.
. Kur'an okumalar artar, camilerde mukabeleler, evlerde Kur'an bilenler hatim indiriyor. Kadir Gecesinde toplu hatim duaları yapılır, camilerde teravihten önce kısa da olsa Ramazan Ayının manevi iklimi, Ayet ve Hadis-i şeriflerin ışığında, geçmişlerimizin hayatlarındaki örnekliklerle görevli hocalarımız tarafından anlatılmaya çalışılır. Bolca Mevlütler, salât ve selâmlar, ilâhiler, kelime-i tevhidler, kasideler, methiyeler, tezkiyeler okunur, hasıl olan sevaplar, başta peygamberimize, diğer peygamberlere,sahabe-i kiram efendilerimize, tabiine, etbeu-ttabiine, müctehid imamlara, geçmişlerimizin ervahine bağışlanır. Bu ibadetler ve zikirler dinimizin esaslarından olmasa bile gelenek haline gelmiş yıllardan beri uygulana gelmektedir. Memleketimizin sosyetik, modernist zengin aileleri de güzel sesli hocaları evlerine çağırarak mevlüt okuturlar. Böylelikle *Günah çıkarma* gibi günahkârlıktan kurtulduklarını sanıyorlar. Nasılsa para çok, güzel sesli mevlütanların okuyuşları on numara, dualar da şahane, neden kurtuluş olmasın ki? Anlayışı hakim olmaya başlamıştır. Son zamanlarda bu sosyetik aileler umre ziyaretleri de yapıyorlar. Yalnız umreden sonra eski sosyetik hayatlarına aynı şekilde devam ediyorlar. Ayrıca Dini algılarda son zamanlarda büyük değişmeler var. Nerde ise geleneksel müslümanlığımıza gerici Müslümanlık denilecektir.
. Etki-tepki olayı da ortadan kalktı. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın". sözü gerçek oldu. Kimse kimseye karışmıyor.
Son zamanlarda deist-ateistlerin oranında büyük bir artış vardır. Bu artış, beraberinde ibadete karşı, islâmi yaşayışımıza Arap kültürü, Peygamberimiz sav' in sünneti seniyesine Emevilerden kalma Müslümanlık diyerek saldırılar yapılmaktadır. Hal böyle olunca oruç tutanların ve namaz kılanların sayısında büyük azalma mevcuttur. Ramazanda şehrin sokaklarında dolaşıldığı zaman Ramazan'ın varlığı anlaşılmıyor. Eskiden adeta şehrin cadde ve sokakları, yeme içme yerleri de oruç tutar gibiydi.Yani Ramazan ayı boyunca kapalı tutulurdu. Oruç tutmayanlar gizli yerlerde yerlerdi. Oruç tutmayanlarda bile bir utanma duygusu vardı,ibadet edenin ibadetine saygı vardı. Şimdi o değerler de ortadan kalktı. Bu gidişatla nereye gidiyoruz, bilmiyorum.
Dün mütedeyyin bir arkadaşımın çalıştırdığı çay ocağına gittim. Ara ara oraya gider orada çay içerim. Elemanına; " iftardan sonra açıksınız değil mi" diye sordum. "Yoo! Gündüz açık olacağız" dedi. " Çay da olacak mı burada" diye sorunca" "Evet" dedi.
Muhtemelen iftardan sonra müşteri az oluyor. Mekän büyük yer, ve kira ödemesi var. Camiye yakın ve genellikle mütedeyyin insanların takıldığı yer. Buna rağmen gündüz, Ramazan olsa bile müşteri bulabiliyor. Ayrıca eskiden mekân işletenler aç kalırlar da asla oruç tutmayanların hizmetkârlığını yapmazlardı. Şimdi oruç tutan, namaz kılan kardeşlerimiz oruç tutmayanları mekânlarında ağırlamaya yüzleri kızarmayacak kadar bir değişime uğradıklarının farkında değiller.
. Bu misaller de son zamanlarda çok arttı. Eskiden böyle mekân sahipleri toplum tarafından kınanırdı, mazeretsiz oruç tutmayanlara yan gözle bakılır, " neden oruç tutmuyorsun, utanmıyor musun?" diye kişi azarlanırdı. Şimdi ise kimsenin umurunda değil. Sadece oruç için değil, "yolsuzluk, hırsızlık, ahlâksızlık, dolandırıcılık, adam kayırmacılık.." konularında da, durum aynıdır. Bana dokunmadıktan sonra kim ne yaparsa yapsın anlayışı hakim oldu arttık.
Yazımı kıymetli dostum, sınıf arkadaşım, aynı zamanda Yalova Çiftlikköy müftüsü Yusuf Ulusoy Hocam'ın Ramazan Ayı münasebetiyle özelden bana gönderdiği mesajı paylaşarak bugünki yazıma son vermek istiyorum.
. Ben de aynı dua ve duygularla tüm paydaşlarımla bu güzel mesajı paylaşıyorum.
"Yardımlaşma, paylaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinin sergilendiği mübarek Ramazan-ı Şerif ayınızı tebrik eder, başta Filistin ve Gazze’deki kardeşlerimiz olmak üzere tüm İnsanlığa huzur, bereket ve hayırlar getirmesini Yüce Allah'tan niyaz ederim." Selâm ve Dua ile...
11.03.2024