Mustafa Cemal TOMAR
NEFRET ETSEN KİMİN DERDİNE?
NEFRET ETSEN KİMİN DERDİNE?
Geçtiğimiz zamanlardan birinde bir caddede yürüyordum. Bir taraftan da caddede yürüyen, birbirleriyle konuşan insanları gözlemliyordum. Biraz sertçe ve biraz da sitem edercesine, bir kadın ağzından "Artık bu hayattan nefret ediyorum" cümlesi kulağıma geldi. Tanımadığım biri olduğu kesindi. Ses tanıdık gelmedi. Hangi olay üzerine böyle bir cümle kurduğunu doğrusu bimiyorum. Söz konusu kadının bu söylemine karşılık;
-"Nefret etsen kimin derdine" dedim kendi kendime!
Bu cümle bir yazıya başlık olur düşüncesiyle, yazıma başlık yaptım. Bakalım kendi kendime verdiğim cevabın altını doldurabilecek miyim?
Tabii ki ilk edapta ben bu cümleyi zihnimden geçirirken olaylara ve isyanlara karşı duyarsız ve vurdumduymaz biri olduğum yargısına varılabilir. Lâkin! Aslâ böyle biri değilim ve de böyle bir anlam çıksın diye de böyle bir cümle telaffuz etmem.
Herkesin bir derdi vardır. Teş hele toprağı altında neler bulacaksın. Teş hele insanın kafasını içinde ne dertler bulacaksın.
Mehmer Akif ERSOY'un Cenk Marşı'nda "eşele bir yerleri örten karı, ot değil onlar dedenin saçları" demesi gibi, bir yeri eşelediğin zaman başka bir dünya karşına çıkacaktır.
Bilim ve teknoloji inanılmaz hızda gelişiyor. Buna paralel olarak insanın hayatı da hem hızlanıyor, hem çeşitleniyor. Meşguliyeti artıyor. Herkes hayatını şöyle veya böyle yoğun olarak yaşıyor. Bu yoğunluk insanları bireyselleştiriyor, karmakarışık bir ortamın içine sokuyor. Her gün sanki mahşer meydanında, Rabbimizin huzurunda hesap verecekmişiz gibi kendi derdimize düşmüşüz. Başkalarının, dertleri, acıları, hastalıkları, sıkıntıları bizi ilgilendirmiyor artık. Herkes kendi derdiyle uğraşmakta, hayatın cilveleriyle boğuşmaktadır. Derdin birisi bitince öbürü devreye giriyor. Bazılarının dertlendiği şeyler bir başkası için ni'met olabilir. Bu dengeleri iyi teşhis etmek lazımdır.
Bu keşmekeş ortamda herkesin derdi başından almışken, birilerinin birilerinden ya da sistemden nefret etmesi kim itiibare alır ki? Zaten mutlu bir topluluk olsa, işler yolunda gitse, kişiler ve toplumlar arasındaki ilişkiler güzel olsa, dertli kulların derdine derman olunsa insanlar isyankar olmazdı.Sistemden nefret etmezlerdi.
Dün bankta otururken esmer ve şişmanca bir adam selâm vermeden yanıma yakın yerde oturdu. Üç- beş dakika sonra nereli olduğumu , akabinde mesleğimi sordu. Ardından kendisinin de Sürmeneli olduğunu, vazifesi de gemi kaptanlığı olduğunu söyledi. Ardından kısaca ailesini ve iş hayatından bahsetti. Görünürde sıkıntılı birisi görünüyordu. Onu dinlediğimi farkedince anlattıkça anlattı. Ağabeyisinin arsasının üzerine binayı altı katlı bina yaptığını, üç katını arsa karşılığı ağabeyisinin, diğer kısmının da kendisinin olması gerektiğini söyledi. Sözlü anlaşma yaptıklarını lâkin tapu ağabeyisinden olduğunu, tapuyu kendisine vermek istemediğini, dolayısıyla mahkemelik olduğunu söyledi. Kısaca çok dertli ve bunalımda olduğunu ifade etti.
Görünürde dertli değilmiş gibi görünen insanların beyinlerini deştiğin zaman altında ne dertler yatıyor göreceksin. Dertsiz kul yoktur, hiç birinin derdi başkasının aynısı değildir. Ne kadar dertli olursan ol kimsenin umurunda değildir. Çünkü herkes kendi derdinin peşindedir. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" sözünün muhatapları durumundayız. Dünya bir imtihan yeridir. Burada cileler, cilveler, sıkındılar,ızdıraplar, dertler, acılar hiç bir zaman bizi bırakmayacaktır. Kim dünyayı cennete çevirmeye çalışırsa çalışsın asla başaramayacaktır. Dünya özellikle mü'minlere zindan, kafirlere ise kısmi zevkler içermesi, bir imtihanın sonucudur. Bakara Suresi'nde Cenab-ı Hâk " Kul Nehbiduu Minha Cemiiaa" " Oradan topluca inin" buyurmaktadır. Adem as ile Havva anamızın cennetten çıkıp yeryüzüne inmesine işarettir bu Ayet-i Kerime. Cennetten çıkıp yeryüzüne inmek cezadır, sürgün yeridir. Cennette yasaklı meyve ağacından yemeleri sebebiyle Cenab-ı Hak onlara o emri buyurdular. Ademoğulları olan bizler dünyaya ceza için değil, imtihan için geldiğimizden farklı olaylarla karşılaşmamız doğaldır.
Müslümanlar olarak kardeşlerimizin derdiyle ilgilenmek önemli vazifelerimizden biridir. Bana ne diyemeyiz. Ama bu gün toplum o hale evrildi ki " kimin derdine" noktasına gelinmiştir.
Ülkeyi yönetenler milletin bin bir derdiyle ilgilenme yerine suni gündemlerle milleti oyalamaya çalışıyorlar. Milletin derdini hiç umursamamaktadırlar. Konumun başlığı da tam bunu ifade ediyor. Bugün hayırlı bir gündür. Cunanız mübarek olsun.
24.05.2024