Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanı bir gün sonra ülkesi ve bölgemizle ilgili çok önemli bir görüşme için Rusya'ya gitme arefesindeyken, bu tarz konuşmalar edepsizlik ve saygısızlıkten öte ciddi bir zamanlama hamlesidir. Bu boyutuyla ilginç ve bir o kadar iğrençtir.
Uluslararası ilişkilerde böyle önemli görüşmelerde her lider kendi milletinin iradesinin arkasında olduğunu göstermek ister. Hatta ülkesindeki tepkileri argümanlarını destekleyici faktör olarak masaya koyar. Engin Özkoç'un bugünkü hezeyanları aynı zamanda Putin’e bir göz kırpmadır.
Bu boyutu ile ele alındığında Engin Özkoç'un yaptığı basın açıklamasında söyledikleri -ki bu iddialar yeni değildir ve sebebiyet verdiği gerginlik muhalefet yapmanın çok ötesinde hata, fevrilik ve yanlışlıkla tarifi imkansızdır ve zamanlama itibariyle Cumhurbaşkanının elini zayıflatmaktadır.
Her vatandaş gibi Engin Özkoç'un da Cumhurbaşkanı sevmeme hatta nefret etme hakkı vardır. Fakat TBMM, mevcut hissiyata rağmen muhalefeti nesnel olgularla bezeyip nezih bir dille ifade edilebileceği bir platformdur. Bahsi geçen sözler kahvehanede bile kullanıldığında pek çok bedeli gerektirir.
Biraz ironik olacak ama son gelişmeler de göstermiştir ki, son Cumhurbaşkanlığı başkanlık sisteminden sonra artık bir önemi ve değeri kalmadı denen TBMM öneminden ve değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir! Kaybedilen bir şey varsa o da seviyedir...