İslam ekonomisinin bir iddiası olduğuna göre bir metodolojisinin de olması gerekir. Teorileşmenin de gereğidir budur. Doğal olarak konu tartışmalıdır. İsabetli tesbit yapabilmek için hareket noktasını iyi belirlemek gerekir. Birkaç varsayım vardır;
-öncelikle insan odaklı hareket etmek gerekir. İnsan doğasında bencillik de vardır. Bu gözardı edilemez bir durumdur. Nitekim kapitalizm esasen insanın bu zayıf, kötü ve terbiye edilmemiş tarafından hareket eder. İslam hukuku bunu disipline etmek için vardır. Referans kaynaklardaki pek çok hüküm kişinin elindekini paylaşmayı önerir. Zekat-sadaka yanında toplumsal niteliği olan hayır işlerinin teşviki (sadaka-i cariye), yakın akrabayı gözetmek (sıla-i rahim), sevdiği şeylerden infak etmek (birr), kendi ihtiyacı olduğu halde başkasına vermek (i’sar), borcunu ödeyemeyene kolaylık sağlamak (karz-ı hasen), cimrilik ve eli açıklık arasında ölçülü olmak, adalet, yardımseverlik, fedakarlık, paylaşma kültürü bu müesseseler arasında öne çıkanlardır.
Zorunlu paylaşımın yanı sıra, gönüllü paylaşım da teşvik edilir. İnsan doğasının diğer bir yansıması da diğergamlıktır. Batıdaki charity shoplar insanların bu özelliğinin organize halidir. Ancak gözardı edilmemesi gereken şey bunların da kilise organizasyonunda, dolayısıyla dinsel merkezli olduğudur. Kapitalizm, insanın bencilliğinden, İslam ekonomisi paylaşımcılığından hareket eder.