Rasim DUMAN
KUZEY SURİYE'YE HAREKÂTIMIZ VE HÜSEYİN PAMUK ÜSTÂDIMA CEVÂBIM
Kıymetli dostlarım, hani 5 senedir ABD PKK/YPG/PYD'ye 50.000 TIR ve 12.000 Uçak dolusu silah, mühimmat, motorlu araç, elektronik ekipman v.s. göndermiş ve onlar için bir sürü eğitim ve lojistik tesis kurmuştu ya..., işte onların büyük bir kısmı son 7 gün içinde imha edildi. Bizim kaybımız sadece 1 tane SİHA.. Ve bu arada asıl câlib-i dikkat olan husus şudur : ABD'nin, SİHA'mızı vurarak, bize "DUR !" çekmesinin hemen akabinde, bu sefer çok sayıda savaş uçağımızla ve aynı anda karadan da topçu ve obüs atışlarımızla, çok daha yoğun ve şiddetli ve daha geniş kapsamlı olarak bombardımanımıza devam ettik ve ediyoruz. Ve gördüğümüz gibi ABD, başka bir reaksiyon göstermeye cesâret edemiyor ; sadece yavrularının, emeklerinin, silahlarının, teçhizâtlarının ve tesislerinin imhâsını "yaşlı gözlerle" SEYREDİYOR.. Budur !
Hüseyin Pamuk :
Böyle olacağını ve daha bir sürü şeyi biz sürekli ABD’ye söylemiyor muyduk?..
Bizi ciddiye almaları gerektiğini çok geç idrak ediyorlar?..
Diyoruz Ya ; Bu Amerikalılar epey kalın kafalı oluyorlarmış?..
Bu Coğrafyada tek Patron vardır !..
Türkiye’ye rağmen Türkiye aleyhine hiç bir şeyi gerçekleştiremezler !..
NOKTA !..
Rasim Duman :
Evet üstâdım, Cenâb-ı ALLAH(C.C.)'ın izni ve inâyeti ile netice er-geç böyle - ve hatta, çok daha ilerisi - olacaktı ; buna şüphesiz olarak inanıyorduk ve inanıyoruz. Çünkü "nihâî zafer"in bizim olacağını, Rabbimiz vaadediyor.
Devletimiz, senelerdir bütün siyâsî, ekonomik, askerî ihtimâlleri gözeterek ve icap eden bütün askerî potansiyelimizi de teksif ve tâhkim ederek hazırlığını yapmış ve sadece "zamanlama"ya odaklanmıştı. . Dünyada ve bölgede mevcut askerî ve siyâsî konjonktür, bugün bizim için en elverişli hale geldi ; Devletimiz bunu gördü ve nihâyet düğmeye basıldı.
Karşımızdakilerin uğradıkları kayıplar, kamuoyuna aksedenlerden çok çok fazla. PKK'nın "hâmisi" olan ABD'nin, 1 SİHA'mızı düşürmek hâricinde, reaksiyon gösteremiyor olması, çok ciddî bir korku psikolojisi içinde olduklarını da isbat ediyor. Gerçekten "ne yapacaklarını" bilemiyorlar. Bu korku PKK'ya da sirâyet etmiş ve ABD'nin gösterdiği bu "atâlet"ten dolayı da, hem derin bir teessür ve hayâl kırıklığına ve hem de ümitsizliğe düşmüş durumdalar. Yani sadece mal-can kaybetmiyorlar ; aynı zamanda büyük bir moral çöküntü halindeler. Bu psikoloji, onların ellerini-ayaklarını soğutuyor ; mukavemet ve "karşı harekât" azimlerini ve hatta silah ve ekipman kullanma kaabiliyetlerini dumûra uğratıyor.
Günlerdir devam eden ve ellerindeki herşeyi ve kritik tesisleri (tahkimâtlar, tüneller, karargâhlar, komuta yerleri, eğitim ve lojistik tesisleri, depolar, akaryakıt tesisleri) mahveden hava ve kara bomardımanlarımızdan sonra, geniş ve hızlı bir kara harekâtımızın başlaması ihtimâlinden korkuyorlar.
Onlar için çok ciddî bir başka tehdit te, "arkalarından" geliyor. Bulundukları bölgelerdeki Arap aşiretleri, PKK'nın oradaki varlığından ve "laik (İslâm düşmanı) uygulamalarından" ve bölgedeki bütün ekonomik (tarım, enerji, hayvancılık) imkânlara el koymasından ve bölgenin demografik yapısını kökten değiştirmeye başlamasından ve hakaretâmiz tavırlarından dolayı son derece rahatsız ve huzursuzlar.
Hatta ağustos ve eylül aylarında bu bölgede bulunan 19 Arap aşiretinden, çok ta büyük olmayan sadece iki tanesi PKK'ya hücum etti ve gayet hızlı başarılar da elde ettiler. ABD bu iki aşireti zor ikna etti.
Fakat "gerilim" devam ediyor ve bundan sonrasında vukubulacak yeni bir mukavemet hareketinde, daha fazla sayıda aşiretin rol alması ihtimâli de gayet kuvvetli. Çünkü diğer aşiretler, bu iki aşiretin hızlı başarılarını gördüler ve kendilerine de bir "kuvvet ve emniyet hissi" geldi.
Devletimiz, bu "potansiyeli" uzun zamandır gayet iyi görüyor ve icap eden ne var ise yapıyor.
Binâenaleyh, o bölgede hem PKK hem de ABD için "zemin" gayet tehlikeli ve bu tehlike potansiyeli de, zaman geçtikçe artıyor. Yani zaman, onların aleyhine işliyor.
Tabii o bölgede karşımızda olanlar sadece ABD değil, Rusya ve İran da var. Bu üç ülkenin oralarda TÜRKİYE'ye karşı, gerektiğinde nasıl "işbirliği" (al gülüm - ver gülüm) yaptıklarını da biliyoruz.
İşte Devletimiz bütün bu parametreleri dikkate alıyor ve bir "kara harekâtı"na da, bu hesaplamalardan ve risk değerlendirmelerinden sonra karar verilecek.
Belki sadece "yıpratma" (karadan ve havadan bombardıman), belki kısmî bir kara harekâtı, belki de genel bir kara harekâtı yapılacak.
TÜRKİYE'nin bugün ulaşmış olduğu askerî kudret ve kaabiliyeti muvâcehesinde, bir "genel taarruz" yapması ve o bölgedeki bütün "yabancı unsurları" safdışı bırakması ve o bölgeyi terketmelerini sağlaması zor değil ; bunu en fazla 10 gün içinde gerçekleştirebiliriz Cenâb-ı ALLAH(C.C.)'ın izni ve inâyeti ile. Fakat bu işin sonunda karşımıza çıkacak siyâsî ve ekonomik (ticârî mânâda) mâliyet ne olur, bunlar hesaplanıyor.
Kanaatimce K.Suriye'de de, aynen K.Irak'ta olduğu gibi merhâle merhâle gidilecek. K. Irak'ta coğrafyaya büyük ölçüde hâkim olduk, adım adım geçici üsler inşa ediliyor ve adım adım Kandil'e yaklaşılıyor. K.Irak'ta PKK tamamen "hareket edemez" hale getirildiğinde de, K.Suriye'deki PKK "olgun armut" durumuna getirilmiş olacak inşallah.
Tabii bütün bunlar yaşanırken, içimizdeki "ABD işbirlikçisi 7'li Maşa'lar"ın hâl-i pürmelâli de hakikaten ibretâmiz.. Devletimize bir destekleri yok, kahraman ordumuza bir tebrikleri ve başarı dilekleri yok !...
Bilâkis, "tam karşımızda" (yani PKK'nın ve ABD'nin yanında) mevzi almış durumdalar !
Evet, "sessizlikleri", aslında "karın ağrılarını" isbat ediyor !
Bunlara oy ve gönül veren vatandaşlarımız da inşallah buradan bir ders ve ibret çıkarırlar.
Rabbim Devletimizin ve başımızdaki kıymetli insanların ve kahraman Ordumuzun yardımcısı olsun, zaferler nasip eylesin, âmin.
.................
Selâm ve dua ile kıymetli dostlarım.
Rasim Duman.
Emekli J.Ord.Astsubay.
Kayseri / Pınarbaşı.