Mehmet Emin PARLAKTÜRK
KULLARA "MEVLÂNÂ" DEMEK CAİZ Mİ?
"Mevlânâ Haftası" münasebetiyle sıkça sorulan soru şu:
Celaleddin Rûmi'ye "Mevlâna" demek doğru mudur? Zira, "Âmenerrasûlü" diye bilinen Bakara suresinin son ayetinde geçen "Mevlânâ"dan kasıt "Allah" olduğuna göre, bunu insanlar için kullanmak caiz olur mu?
Güzel bir soru.
Önce kelimeyi tanıyalım. Kelimenin kökü "Mevla"dır. Sonuna “nâ” zamiri eklenmiş ve “Mevlânâ” terkibi oluşmuş. Mevla=Dost, Nâ= Biz", Mevlânâ ise "Bizim Dostumuz" demektir.
Mevlâ, Arapça çok anlamlı bir kelime olup sözlükte “Rab, efendi, sahip, malik, dost, yâr, arkadaş, yardımcı, lütuf ve ihsanda bulunan, iyilik yapan, köle azat eden, azat olmuş köle, bir işi gören, idare eden” gibi birçok farklı anlamlara gelmektedir.
Bu çok anlamlı kelime, kullanıldığı yere ve cümleye göre değişir ve yukarıda sıraladığımız anlamlardan herhangi biri için kullanılabilir.
Bu nedenle Mevlâ kelimesi, Kur’an’da hem Allah hem de insanlar için kullanıla gelmiştir.
Allah için kullanıldığına Kur'an'dan bir kaç örnek verelim:
“Biliniz ki, Allah sizin Mevlâ’nız (sahibiniz) dir. O ne güzel mevlâ (sahip) ve ne güzel yardımcıdır!” (Enfal,8/40)
“Sen bizim Mevlâ’mızsın.” (Bakara,2/286),
"O, bizim Mevlâ’mızdır.” (Tevbe,9/51)
Allah için kullanılmasının sebebi şudur:
"Çünkü Allah, şüphesiz iman edenlerin Mevlâ’sı (velisi ve yardımcısı)dır. Kâfirlere gelince, onların mevlâsı (dost ve yardımcısı) yoktur." (Muhammed, 47/11; Benzeri diğer ayetler için bkz. Hacc, 22/78; Âl-i İmran, 3/150; En'âm, 6/62; Yûnus, 10/30; Tahrim, 66/2, 4)
Mevlâ kelimesi, Kur'an'da Allah dışındaki varlıklar için de kullanılmıştır. Mesela:
"O kişi, zararı yararından daha fazla olan olan birine yalvarır. (O yalvardığı) ne kötü bir dost [mevlâ], ne kötü bir arkadaştır!” (Hac,22-13)
“O gün (kıyamette), mevlânın mevlâya (dostun dosta) hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez.” (Duhan,44/41)
“Allah iki adamı da misal verir: onlardan biri elinden hiçbir şey gelmeyen bir dilsizdir. O mevlâsının (efendisinin) sırtında sadece bir yüktür.” (Nahl,16/76) gibi.
Bu ayetlerde de Mevlâ, kullar için kullanılmıştır.
Ayrıca, “mevlâ” kelimesi, fıkıh literatüründe köle ve efendi anlamında da kullanılmıştır. Aralarında yardımlaşma ve dostluk olacağı için, kölesini azâd eden efendiye ve azad edilen köleye de "mevlâ" denmiştir.
Mevlâ ile aynı kökten türeyen "velâ" kelimesi de “yardım etmek, yardımlaşmak; sadakat ve tasarruf” mânalarına gelir ve fıkıh terimi olarak âzatlıktan veya muvâlât sözleşmesinden doğan hükmî akrabalık bağını ifade eder ki, aralarında velâ bağı bulunan taraflardan her birine "mevlâ" denir.
Bu sebepledir ki, "mevlâ" kelimesi, hem kölesini âzat eden efendi için hem de âzat edilen köle için müştereken kullanılmıştır. Ancak, bunlar karışmasın diye aralarını ayırmak için azad edene "mevlây-ı âla". azad edilene de "mevlây-ı esfel" denir ki, bu ikincisi “mevâli” şeklinde çoğul yapılarak kullanılmıştır.
Yine bir fıkıh terimi olan "mevle’l-muvâlât" terkibi de velâ sözleşmesinde teklifi kabul eden taraf anlamında kullanılagelmiştir.
Hadis’lerde ise, "mevlâ" kelimesi, Allah’ın isimlerinden biri olarak zikredilir, Meselâ;
“Allah bizim Mevlâ’mızdır.” gibi. (Buhari, cihâd, 14, meğâzî, 17)
Bir başka Hadis-i Şerifte de “Rabb” anlamında herhangi bir kula “Mevlâ” denilmesi yasaklanır:
"... Ve kimse, efendisine “Mevlâm” (rabbim ve sahibim) diye hitap etmesin. Lakin efendim diyebilir... Çünkü sizin Mevlâ’nız, aziz ve celil olan Allah'tır" buyurulur. (Müslim, el-Elfâz mine'l-edeb, 3).
Bu genel bilgilerden şunu anlıyoruz:
"Mevlâ" kelimesi, hem Allah hem de insanlar için kullanılabilmektedir. Allah için “Mevlâna” denildiği zaman “Rabbimiz”; insanlar için kullanıldığı zaman da “dostumuz” veya “efendimiz” anlamları kastedilmiş olur. Nitekim, Celâleddin Rûmi'den başka Mevlânâ lakabıyla anılan başka İslam âlimleri de vardır: Mevlânâ Şibli Numanî, Mevlânâ Lutfi, Mevlânâ Halid-i Bağdadî...gibi.
Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu da, 12.07.2017 tarihli fetvasında, "Mevlânâ" kelimesinin insanlar için de kullanılabileceğini belirtmiştir.
Öyleyse, bu konuda anlamsız tartışmalara girmeye gerek yoktur. "Ameller niyetlere göredir ve bir işten maksat ne ise hüküm de ona göredir" ilkeleri gereği, Mevlânâ kelimesini hangi niyet ve anlamda kullanmış olunduğuna bakmak gerekir.
Allah cc. her şeyi işiten, gören, bilen ve her şeyden haberdar olandır.