Aslında, açıkça dile getirilmese de, Kuzey Irak konusunda söylenenlerin özeti başlıktaki halk deyimidir.
Bilinen bir gerçektir ki:
Bu ülkenin şu zaman dilimindeki en büyük sıkıntısı Kuzey Irak değil, Kuzey Suriye’dir.
En uzun sınırımızın olduğu Kuzey Suriye’de biraz durulmuş gibi olsa da, savaş devam ediyor, dolayısıyla etnik kökeni ne olursa olsun, insanlarımız katlediliyor.
Evet, Suriye’de katledilenler bizim insanlarımızdır.
Bugünün yaygın tabiriyle bizim vatandaşımızdır.
Çünkü bu topraklar Osmanlı Coğrafyasının merkezidir ve vaktiyle Osmanlı Coğrafyasında yaşayan bütün insanların anavatanıdır, anayurdudur.
Bu gerçeği öncelikle bilmek durumundayız.
Batılı güçlerin cetvelle çizdikleri sınırlarımızın ötesinde kalanların, bu topraklarda bizim kadar yani bu ülkede oturanlar kadar hakları vardır.
Bu hakkın gereğini kimisinin yapmış, kimisinin yapmamış olması ayrı bir konudur.
El an bu topraklarda yaşayan ve bu ülkenin verdiği kimliği taşıyan insanların arasında bu toprakların hakkını vermeyenler yok mu?
Elbet var…
Hem de milyonlarca…
Evet, bizim asıl derdimiz Kuzey Irak’la değil, Kuzey Suriye iledir.
Çünkü yüz yıl önce ülkemizin sınırlarını cetvelle çizenler, Kuzey Suriye’de oluşturdukları lejyoner ordusuyla ve onlara verdikleri Üç binden fazla tırın taşıdığı silahlarla, sınırlarımızı yeniden çizmek istiyorlar.
Bu da yapılacak bir savaşın Kuzey Irak ile değil Kuzey Suriye’deki lejyoner ordusuyla ve onların efendisi konumundaki haçlı sürüleriyle olacağını göstermektedir.