Ülkemizdeki fındığın yüzde 42’sini Şanlı Urfa üretiyor.

Ne garip! Ülkemizde maddî refah yükseldikçe nankörlerin sayıları artıyor.

Nankörlerin tatmin olması tabiatlarına aykırıdır. Onlar hiç bir zaman tatmin olmazlar.

Ülkemizdeki her siyasi partinin bir “Muhasebeci Kenan”ı, yani, Öztürk Yılmaz'ı vardır.

Gölgesinden şüphelenen vehimli insanlarla bir hedefe varılamaz. Onlardan dâva adamı olmaz.

Hz. Ali ünlü, önemli bir İslam düşünürüdür ve kitapları vardır… Seyit Rıza da bir insandır…

Bu gayri memnunlar kitlesi var ya… Bunlar, Allah tarafından mutlu olmaları yasaklanmış ‘lanetli bir kavim’ gibiler…

Bunlar var ya… İsimleri sonradan değiştirilerek Türk ismi verilmiş olanların, yani kriptoların çocukları bunlar…

Ülkemizde son onbeş yılda, pazarlarda liman satan öğretmen görmedik ama ülkesini satan sayısız hain ve şerefsiz zevat gördük.

Şayet, bir 'yanlış'ı kendinize 'kırmızıçizgi' edinmişseniz, 'doğru'yu bulma ihtimaliniz sıfırdır. Hiç kimse size, 'doğru'yu kabul ettiremez...

Çok ilginç… Ülkemdeki ahlâksızların en belirgin kabiliyetlerinden biri çok inandırıcı bir şekilde ‘ahlâklı’ görünmeyi çok kolay becermeleridir.

Hükümet dünyanın ‘en doğru işini’ yapsa bile, biz parti olarak, yanında olmayacağız, çünkü insanlar (oy veren taraftarlarımız) bize bunun için oy verdiler.

Ülkemizde yapılan hiçbir güzel icraatı, hiçbir zaman beğenmeyen kronik hasta muhalifler, acaba ‘mutsuzluk’ üzerine yaratılmış varlıklar mıdır, diye düşünmeden edemiyorum.

1983 yılında "köprüyü sattırmam" diyen Sosyal Demokrat kimlikli Necdet Calp ile 2021'de "İstanbul kanalını yaptırmam" diyen KeKı arasında, 38 yıllık bir zaman farkı var sadece…

Herhangi bir problemin çözümü konusunda alternatifiniz yoksa ayaklarınız yere değmiyor, ‘havanda su dövüyorsunuz’ demektir. Her eleştiriniz sadece eleştiri olur ve bu da bir şey ifade etmez ve öyle kalır.

Sosyolojik bir gerçektir ki; çok ‘ketum’ ve ‘ihtiyatlı’ bilinen insanların en belirgin özelliği, ortada hiç görünmeden, sütre gerisinde pusuda yatmaları ve risk almamalarıdır. Ortada görülenler piyonlar ve maşalardır.

Hangi konuda olursa olsun bir kişi, ‘yanlış’ olduğu kesin de olsa, kendisine bir kırmızıçizgi çizdiyse, meselâ ‘kuşa, öküz’ demişse, onu hiç kimse o çizginin ötesine geçiremez ve ‘kuşa kuş’ dedirtemez. Onun gözünde ‘kuş’, her zaman ve mekânda ‘öküz’dür.

Sosyal medyada yani sanal ortamda yazıp çizenler bilirler… Ne gariptir ki, ülkemde bazı insanlar vardır, şu sanal âlemde yaptığınız 9999 güzel paylaşımı görmez ama yaptığınız bir tane paylaşım hoşuna gitmezse, 'seviyemiz nerelere düştü' diye eleştiri yazısı yazar!

Sahi, bu sözleri KİM, NEDEN VE KİMİN İÇİN söylediler? Bilen var mı?