KAZIKBELİ YAYLASI GEZİSİ

Yaz tatili nedeniyle yayla gezilerimize üç kişilik ekiple beraber devam ettik. Bu seferki gezimiz KAZIKBELİ YAYLASI gezisiydi. Tarih 23.07.2024' ü gösteriyordu. Günlerden çarşambaydı. Çarşamba günleri söz konusu yaylanın pazar kurulduğu günmüş.

Daha önce ismini çok duymuştum. Lâkin hiç gitmemiştim. Tonya ve çevre köylerden eskiden koyunculuk yapanların bir kısmı yazın koyunlarını Kazıkbeli Yaylasına götürüyorlarmış. Bizden yayla sevdalıları da zaman zaman yaylaları gezerler, yerler, içerler. KAZIKBELİ YAYLASI hakkında kısaca bilgi paylaşayım.

Gümüşhane’nin bilinmeyen güzelliklerinden biridir Kazıkbeli Yaylası. Kürtün ilçesine bağlı olan Söğütlü Köyü sınırları içerisinde alır ve köy muhtarının yönetimi altındadır. Kazıkbeli Yaylası’nın ilçe merkezine uzaklığı 37 kilometre olup, köye ise 6 kilometrelik bir mesafede yer alır. Doğu Karadeniz bölgesinin en görülesi yerlerinden biri olan yayla, soğuk sularıyla hem Gümüşhane’den hem de çevre illerden gelen misafirlerini ağırlar. Yaylada alt yapı hizmetleri bulunmaktadır. Manav, bakkal, lokanta, pansiyon, otel, sağlık ocağı verilen hizmetler arasındadır. Kazıkbeli Yaylası’ndaki konaklama tesislerinde kalabilir veya kamp eşyalarını yanınızda getirip kamp yapabilirsiniz. Yayla karavan için de oldukça idealdir. Rakımı 2300 metredir.

Çarşamba günü Tonya/ Sayraç Mahallesi'nden saat 10.30 gibi ekibimizle beraber ( Dostum Ali, ben ve Nuri Hocam) yola çıktık. Kazıkbeli Yaylası yaklaşık köyümüze 90 kmm uzaklıkta yer almaktadır. Tonya üzerinden Kalınçam Mahallesi'nden (fol) geçerek Erikbeli'ne vardık. Erikbeli'ne varmadan biraz beride Foleya Oteli vardır. Konumu itibarıyla güzel bir yerdedir. Lüks bir otel olup bir gecelik yatak ücreti yarım asgari ücret olabilir. Bu otelin açılışını Sayın: Cumhurbaşkanı yapmıştı.

Erikbeli'nden Kürtün istikametine yol almaya devam ettik. Kürtün'e vardıktan sonra yaylanın yolunu tuttuk. Başlangıç noktasından itibaren yolculuğumuz iki saat sürmüştü. Kürtün Kazıkbeli Yaylası arası 37 kmm civarıdır. Tam da öğle vaktinde namaza yetiştik. Ben şahsen bu derece güzel bir yer tasarlamıyordum.

Dört minareli camisi, büyükçe kurulmuş pazarı, et ve sulu yemek yapan lokantaları, otelleri, çarşının bakımı ve alt yapısı, dağların arasındaki gölü, dağların çıplaklığı ve halılarla döşenmiş gibi yağlı ve pamuk gibi otlarla örülmesi, berrak ve soğuk sularının dört bir taraftan akması, her yer hava sıcaklı ile kavrulurken orada 15 dereceleri görmek ve üşüyecek gibi olunması, kızartılan kuzu etlerinin berrak havaya karışıp solunması, insanların masumane ve samimane duruşları ve sıcak bakışları, doğal ürünlerin sergilenmesi ve satışa çıkarılması tek kelime ile " muhteşem"di.

Hulâsa orada namazımızı kıldık, yemeğimizi yedik, sağuk sularından içtik, çayımızı da içtik. Çarşısında dolaştık. Pazarından alış-veriş yaptık.Gölün etrafında yürüdük. Pamuk gibi yumuşak çimenlerin üzerinde yürüdük. Fotoğraflar çektik. Saat 15.30 ' gibi oradan ayrıldık. Yaklaşık üç saat orada kaldık.

Haa! Oranın oğlak eti meşhurdur. Pişirilmiş oğlak eti pazarda satıyorlar. Kilosu 900 liraymış. Bir de dikkatimi çeken bir şey daha oldu. Minik çuvalların içerisine konulmuş ve iyice dışı süslenmiş yöre adı ile "kurut peynir" orada çok satılmaktadır. Pestil zaten oranın meşhur ürünüdür. Yaylaya çıkarken köylerden geçiliyor. Fasülye, erik, taflan gibi ürünler yolun kenarında tezgah kurup satanlar vardır.

Dönüşte Kürün'e vardığımızda Harşit Çayı üzerindeki Kürtün Baraj Gölü'ne gittik. Müsait yerde oturuduk fotoğraflar çektik.

Akşama bir saat kala köyümüze geri döndük. Bir daha ya nasip diyorum. Geziden aklımda kalanları not etmeye çalıştım.

Dostlarla değişik bir ifade ile kafa dengi arkadaşlarla gezmek, yemek-içmek, muhabbet etmek güzeldir. Tavsiye ederim. Selam ve Dua ile...

25.07.2024