Murat Erşad AL
KAYIP BİR KAHRAMANIN ANATOMİSİ
Tarihimiz; vatanı, memleketi, bayrağı ve sevdası için ölmüş ve ölmeyi bekleyen nice kahramanlarla doludur. Kiminin adı tarih kitaplarında, en amade en güzel sayfalarda yerini almış ve her okuduğumuzda minnetimizi bir kez daha arttırırken, kiminin adına çeşitli sebeplerle çok az kaynakta yer verilmiş çoğuna da maalesef ne kitap ne de başka bir kaynak sadece yaşayan o dönemleri yaşamış insanlarımızın bizlere naklettiği o muhteşem yaşamları sözlü kültürün birer muhtevası olarak kalmıştır.
Sadece kitaplardaki kahramanlarımızla bu dava elbette ilelebet sürdürülemez, unutmayalım ki yüce kitabımız Kur’an’da sadece “yirmi beş” peygamberden söz edilir. Lakin hem son peygamberin (sav) naklinde hem de çoğu kaynakta rakamın “yüz yirmi dört bin” olduğu belirtilmektedir. İşte o sebepledir ki tarihteki çoğu kahraman maalesef bilinmemekte hatta ve en üzücüsü belki de bazen art niyetli araştırmacılar bazen de yapılan yanlış araştırmalar neticesinde “Milletlere bir tarih kitabında anlatılan yalan, yanlış ve çarpıklığın tesirini, o milletin hafızasından ancak üç nesil sonra silebilirsiniz.”(1) mücadelesi verdirilmektedir.
Bugünkü incelememizin ana eksenini de bu bağlamda çok az kaynakta yer alabilmiş hatta ve hatta bazı kaynaklarda tam yeri geldiği halde bk. “Merhum Turgut Özakman’ın” “Şu Çılgın Türkler” adlı o muhteşem eserine ki anladığımız kadarıyla “Sayın Özakman” kaynak yetersizliğinden o muhteşem Kurtuluş Savaşı kahramanına kitabında yer verememiştir. Daha fazla uzatıp sizleri meraklandırmak istemiyoruz. O muhteşem kahraman, Başkomutanlık Meydan Savaşında “Uşak” başta olmak üzere çevre illeri Yunanlıların en acımasız en ölümcül savaş gücünden, kendi yaşamından geçmek pahasına kurtarılmasına vesile olan Çeçeli Kara Murat’tır. Çeçeli, Uşak’ın Banaz ilçesinin Çamsu o zamanki adıyla “Çeçe Köyü” ki böyle bir köyün adının zamanla özdeşleşmiş kahramanından koparılarak başka bir isme çevrilmesi de ayrıca üzücüdür tabii. Ancak şu anki köy muhtarı olan Mehmet ÜNAL’la yaptığımız görüşmede isim değişikliğinin zamanla bütün köylerde yapıldığını, Çeçe Köyü’nün de köy ve civarında çok fazla çam ağacı olduğu için “Çamsu” olarak değiştirildiğini bunun başka bir nedeni olmadığını belirtmiştir. Umarız bu köyde tarihimizdeki birçok yer adı gibi tekrardan asıl adına döner temennisiyle bu bahsi kapatıyoruz.
Çeçeli Kara Murat, Osmanlı döneminde genç ve yağız bir delikanlıdır çeşitli savaşlara katılmış üstün başarılar almıştır. Yaşıyla ilgili ihtilaflar olduğu için yapılan çalışmaların hiçbirinde net bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak Çeçeli Kara Murat, Başkomutanlık Meydan Savaşı’na katılamadığı varsayılırsa yaşı müsaade etmemiş olmalı ki savaşın yapıldığı tarihler göz önüne alınırsa “26 Ağustos 9 Eylül 1922” ordunun tarımsal gıdasını karşılamak için tarlasında top ve silah seslerine rağmen “Tekâlif-i Milliye” emirlerini yerine getirmek için düveniyle ve iki öküzüyle mücadele vermektedir. Dumlupınar’dan kaçan ve geçtiği yerleri yakmaya başlayan Yunan ordusu Çeçe Köyü’nden geçerken tarlasındaki bu yaşlı adama gözleri takılır. Yunan ordusu telaş içindedir ve “Afyon-Uşak-İzmir” demir yolu hatlarını ve diğer güzergâhları aramaktadırlar. Çeçeli Kara Murat, olayı anlayınca öküzleri serbest bırakır Yunan işgali altında öküzlerinin bile yaşamasına katlanamayacak kadar özgürlüğüne sevdalıdır. Tam bu sırada Yunan Komutan “bizi en yakın demir yolu hattına götüreceksin.” der. Çeçeli yavaş ve titrek bir sesle “peki” diyebilir. O an içine bir ah düşer Çeçeli Kara Murat’ın toprağa eğilir ve toprağı koklar ömrünün son gününün geldiğini bilir. Yavaşça doğrulur doğuya bakar güneşe bu son bakışı olacaktır. Ve batıya doğru yürümeye başlar bölgeyi avucunun içi gibi bilir bir ara duraksar etrafına bakar, Yunan Komutan bağırır “neden durdun?” Bir milletin evladının hain mi ya da kahraman mı olacağının durduğu noktadadır. Bir tarafında “Uşak” şehri bir tarafında İç Egenin en sarp en çıkılmaz en iyi tuzak kurulacak Murat Dağ’ının Kusra kayalıkları deresi vardır. O zaten başta kararını vermiştir. Hiç düşünmez Kusra’ya doğru ilerler, içinde ne fırtınalar kopmaktadır. Sevdası, vatanı, sevdikleri artık arkasındadır ve onları dünya gözüyle görmek nasip olmayacaktır. “Ölenleriyle henüz doğmamış olanları arasında bir köprü kuramayan milletlerin, yaşamaya hakları yoktur.” (2) Çeçeli Kara Murat, bu topraklarda kendinden sonra doğacak torunlarının özgür bir dünyaya merhaba demeleri için Kusra’ya her attığı adım onun için son, yeni bir ülke içinse başlangıçtır.
Sarp Kayalıkların içinden çıkılamaz yerine gelindiğinde ise Yunan Komutan ve ordusu tuzağa düşürüldüğünü anlar, oracıkta Çeçeli Kara Murat’ı şehit ederler. Sonrasında olayı haber alanlar en yakın Türk birliğine haber verir ve Yunan komutan askerleriyle birlikte teslim olur. Çeçelinin yaptığı o günkü büyük fedakârlık bir milletin dirilişinin sembolüdür. Tarihimiz bu ve binlerce olayla doludur. Ülkemizin her yerinde “tek mezarlar” vardır. Bunların çoğu adı bile bilinmeyen muhteşem kahramanlarla doludur o yüzden kimi gelenekçiliği eleştirse de “Gelenekçilik, yaşayanları ölü varsaymak değil; ölüleri yaşıyor varsaymaktır.”(3) Düşüncesiyle hareket edilirse bu ve benzeri kahramanlar asla unutulmaz “ El-âlem çalışıyor, fethetmeye Merih’i; Sen cebinde kaybettin, güneş dolu tarihi!”(4) konumuna düşmemiş oluruz.
Bu vesileyle Çeçeli Kara Murat için, Uşak Valiliği başta olmak üzere, Uşak Belediyesi, Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Uşak’ın değerli STK’ları, yerel basına burada ayrıca bir parantez açıp ilgileri ve bu büyük kahramanın tanıtımı için verdikleri emeklere teşekkür edip, Uşak’ın kayıp kahramanlarına bu denli değer vererek hem atalarına sahip çıkmaları hem de kültür belleklerimizi tazeledikleri için şeyden evvel bu milletin bir ferdi olarak bizleri ayrıca mutlu etmiştir.
Son yıllarda ciddi şekilde etkinliklerle anılan Çeçeli Kara Murat’ın anıt mezarı düzenlenmiş, adına doğa yürüyüşleri, konferanslar ve şiir dinletileri yapılmıştır. Çeçeli Kara Murat adına müze çalışması yapılarak, kayıp kahramanlar artık yeni nesillerin “ Beni dirilmesi yok ölümle öldürdüler.”(5) Sözünün çok ötesinde kahramanlarına sahip çıkan ve onları asla unutmayan Uşak halkının selam ve dualarıyla kayıp bir kahramanın anatomisini anlatmaya çalıştık. Unutmayalım ki “Büyük adamlar tarihi, tarih de büyük adamların yaptıklarını süslemiştir.”(6) “ Dünyayı idare edenler ölülerdir.”(7) Aslında diyen bir anlayıştan “Şehitlere ölü demeyiniz siz bilmezsiniz onlar dirilerdir.”(8) diyen anlayışa, şükranlarımızla…
KAYNAKÇA:
- Michelet
- N. Muallimoğlu
- G.K. Chesterton
- Necip Fazıl (1972)
- Ozan (1967)
- La Bruyere
- Gustave Le Bonn
- Bakara Suresi