Kanal İstanbul Projesi
İstanbul Boğazından geçen gemilerin tehlike arzettiği, o nedenle İstanbul’un her an bir faciayla karşılaşabileceği uzun zamandan beri dile getiriliyor, bu tehlikeleri gidermek için mutlaka kalıcı tedbirler uygulanması gerektiği belirtiliyordu.
İstanbul Boğazından geçen gemilerin tehlike arzettiği, o nedenle İstanbul’un her an bir faciayla karşılaşabileceği uzun zamandan beri dile getiriliyor, bu tehlikeleri gidermek için mutlaka kalıcı tedbirler uygulanması gerektiği belirtiliyordu.
Ortada Montrö anlaşmasının bulunması nedeniyle de olası tehlikeyi önlemek için tek alternatif çözümün İstanbul’da yeni bir gemi geçiş kanalı açılması olduğu çeşitli çevrelerce seslendiriliyordu.
Öte yandan ABD’nin de Karadeniz’e açılmak için İstanbul’da alternatif bir geçiş kanalı arzuladığı oldum olası dile getirilen iddialar arasındaydı.
Bilindiği gibi, Montrö nedeniyle ABD gemileri Boğazlardan dilediği gibi geçemiyor, o nedenle ABD Karadeniz’de etki kuramıyordu.
Bu ve benzeri iddiaların ardından Kanal İstanbul’un yeniden gündeme gelmesi tartışmaların boyutunu artırdı. Ancak, tartışmaların boyutu ne olursa olsun, siyasi iktidar bu projeyi hayata geçirmekte kararlı..
2011 yılından bu yana gündemde yerini koruyan ve Erdoğan’ın ‘hayalim’ dediği bu projenin kısa sürede start alıp, 5-6 yıl içerisinde bitirilmesi planlanıyor..
Bu projeyle ilgili tartışmaları bir yana bırakarak bu kanalın yapımının İstanbul ve Türkiye açısından hangi olumlu sonuçlar doğuracağına veya iktidar tarafından muhtemel hedeflerinin neler olabileceğine değinmek istiyorum;
1- Yapılması planlanan kanalın Montrö’ye ihtiyaç bırakmayacak olması nedeniyle, ABD’nin Karadeniz’e inme umutlarını artıracağı için ABD, bunu yapabilecek tek kişi olan Erdoğan’la ilişkilerini sıcak tutmaya çalışacaktır. Bu durum Türkiye-ABD ilişkilerine olumlu yansıyacaktır.
Oysa; ABD, Kanal İstanbul’la Karadeniz’e inmek için umutlansa da, işin gerçeği ise ortada Çanakkale boğazı vardır ve ABD’nin Karadeniz’e açılmasının anahtarı her zaman Türkiye’nin elinde olacaktır.
Bu projeye karşı çıkanların yeni bir geçiş kanalının Montrö'yu deleceği, geçersiz hale getireceği ise doğrulanabilmiş bilgiler değildir.
2- Kanal İstanbul’la birlikte Arap sermayesinin İstanbul’a ilgisi artacak, Kanal İstanbul çevresinden başlayarak Trakya’ya uzanacak olan bir coğrafyada emlak hareketliliği, ticari canlılık artacaktır.
Avrupa’nın içine girdiği krizin ileri ki yıllarda artacağı, o nedenle Kanal İstanbul’la birlikte Arapların İstanbul ve çevresine ilgisinin artmasının bölgeye kalıcı bir ticari hareketlilik getireceği hesap edilmektedir.
Son yıllarda sadece İstanbul değil, yurdun birçok yerinde ticari hareketliliği sağlayan potansiyelin Araplar olduğu düşünülürse, bu hesapların mantıklı olduğu anlaşılabilir.
3-Erdoğan’ın onca gayretine rağmen İstanbul, eski İstanbul sınırları içine sıkışmış, çevre bölgeler bir türlü birer cazibe merkezi olamamamıştır. Kanal İstanbul’la birlikte, Kanal’ın çevresi bir numara yerler haline gelecek, İstanbul içi yer değişim hız kazanacak, böylece bölgesel planlama daha kolay hale gelecektir.
4- İstanbul, Türkiye’nin yarısından daha çok ticari hacime sahip.
Akparti işbaşına geldiğinde ticari durgunluğu inşaat üzerinden aşmış, uzun bir süre İstanbul’un her yeri değer artışına uğramış, sadece inşaatçılar değil, emlaka, taşınmaza para yatıranlar, inşaat malzemeleri satıcıları ve inşaat işçilerine kadar geniş bir kesim inşaat üzerinden para kazanır hale gelmişti.
Ortaya çıkan taşınmaz/emlak stoku, yaşanan küresel kriz ve ekonomik durgunlukla birleşince bu hareketlilik son yıllarda bıçak gibi kesilmiş, iktidarın onca tedbir ve iyileştirme gayretlerine rağmen satışlarda beklenen sonuç elde edilememişti.
Kanal İstanbul’un yapımının devreye girmesiyle ortalama on yıl, İstanbul yeniden eski ticari canlılığına kavuşacak, yeniden inşaat üzerinden büyük bir ticari hareketlilik sağlanmış olacaktır.
5- Kanal İstanbul, deniz ticaretini geliştirecektir. Birçok ticari gemi hava şartları, boğaz yoğunluğu gibi bekleme rizikosu olan hiçbir engele takılmayacak, bu kolaylıklar İstanbul üzerinden çeşitli limanlara gitmeyi hedefleyen uluslararası ticaretin önünü açacaktır..
Adnan ONAY