KADIN BEDENİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ .

KADIN BEDENİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ .

KADIN BEDENİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ.


Bir kaç gündür önüme düşüyordu bu fotoğraflar, ''ne olmuş bu kadına?'' etiketleri ile birlikte ama kim olduğunu bilmediğim ve ne kast edildiğini anlamadığım için geçip gidiyordum, ta ki Jinekolog arkadaşım Dr.Ayşe Duman da paylaşıncaya kadar. Adrina Lima imiş bu kadın ve doğum yaptığı için biraz kilo almış [mankenmiş]. Şöyle diyor Ayşe hanım;
.
"Adriana Lima'ya Ne Olmuş" manşetleri! Ne olmuş? Fıstık gibi anne olmuş. Neden size bu kadar ağır geldi ki? Neden anne olurken beden degişimleri sizi bu kadar rahatsiz etti ki? Neden her daim kadınlar birilerinin oluşturdugu imaj sınırlarında sıkışıp kalmalı ki?...''
.
Kim rahatsız olmuş, Ayşe hanım kimi kast ediyor bilmiyorum ama serzenişinde haklı, yalnız şu da var ki kadınlara bu dayatmayı en çok -sırasıyla- ; 1)Endüstri, 2)Kadınlar, 3)Erkekler yapıyor. Kadınların kadın bedeni üzerindeki ''polis''likleri erkeklerden önce geliyor yani. Endüstri ilk sırada tabi.
.
Neyse, bu konuda hazırda bir yazım var, en iyisi onu nakledeyim [“Bilimsel Veriler Işığında Sansürsüz Cinsellik'' kitabımdan bir bölüm];
.
Kadın Bedeninin “Barbie Bebek” İkonları Üzerinden Nesneleştirilmesi

Medyanın prototip modellerle sunduğu fiziksel ve genital görünüm, fiziksel güzelliğin ve mükemmelliğin bir imgesi olarak tanımlanan Amerikan ikonu Barbie bebek’in karakteristiklerini[Kuther&McDonald, 2004] ve heteroseksüel erkeklerin kadın partnerlerinde aradıkları ideal özellikleri taklit ediyor[Cunningham, 1993]. Oysa bu özellikler çoğu kadın için ulaşılabilir nitelikte değildir. Ayrıca kadınların çoğunda bulunmayan ve çoğu kez de ulaşamayacakları bu özellikler gayet normal bir fiziksel yapıya sahip olan [örneğin göğüsleri normal olan ama sunulan bu modellerdeki kadar belirgin olmayan] kadınları bile olumsuz etkiliyor. Hatta bu durumdan sadece kadınlar değil eşleri veya partnerleri de olumsuz etkileniyor; bu durum onları depresyona ve yalnızlığa sürükleyebiliyor [Thompson&Tantleff, 1992].

Veriler toplumdaki çoğu kadının fiziksel özellikleri ile bu modellerde örneklenen fiziksel özelliklerin örtüşmediğini ve hatta aradaki farkın giderek açıldığını ama buna rağmen Barbie bebek idealinin hala devam ettiğini gösteriyor. Hatta anoreksik bir beden kitle indeksi [BMI] gibi hayatta kalma ve üreme fonksiyonu ile bağdaşmayan özellikler bile yüceltiliyor. Bu da Playboy modellerin aksine beden kitle indeksi giderek artmakta olan toplumdaki kadınlar için bu paradoksu daha dikkat çekici bir hale getiriyor ve onların beden imajını bozuyor [Schick, 2011;Spitzer, 1999].

Takdim edilen medya modellerinin antropometrik özellikleri doğal kadın formuna uymadığı ve çoğu kadın için ulaşılamaz nitelikte bulunduğu için ilgili otoritelerce eleştiriliyor [Byrd-Bredbenner, 2005]. Çünkü bu görüntülere maruz kalan kadınlarda beden ve genel görünümle ilgili memnuniyetsizlikler artıyor ve kadınların ruhsal ve fiziksel sağlığı bozuluyor [Groesz, 2002; Hamilton, 2007]. Bozuk beden imajını teşvik eden bu görüntüler kadınları depresyona ve yeme bozukluklarına sürüklüyor, bu da onların ruhsal ve fiziksel olarak muhtelif sağlık problemleri yaşamalarına neden oluyor [Bessenoff, 2006;Harrison&Cantor, 1997]. Çünkü kadınlar, fiziksel görünüşlerini cinselliklerinin ayrılmaz bir bileşeni olarak algılama eğilimi içinde oluyorlar. Erken yaşlardan itibaren sosyal çekiciliğin yapılarını içselleştirerek öngörülen ideal görünümün cinsel, sosyal ve mesleki alanlarda arzu edilebilirlikle ilişkili olduğunu öğreniyorlar. Bu nedenle de diğer kişilerin görsel incelemesine maruz kalan kadınlar, fiziksel olarak tek tip görünüme uymak için baskı altına giriyor. Fiziksel denetim ve değerlendirmeye maruz kalan kadınlar kendilerini sadece başkaları tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış nesneler ya da parçalar topluluğu olarak görmeye başlıyor [Daşkıran, 2019].

Beden imajı, bir kişinin algılanan fiziksel tepkisinin duygusal [örneğin utanç, disfori], bilişsel [örneğin hoşnutsuzluk, değişim arzusu] ve davranışsal [örneğin kaçınma, gizleme] yönlerine atıf yapan çok boyutlu bir yapıdır ve cinsel sağlık ve cinsel doyumda önemli bir rol oynar. Fiziksel cinsel yakınlık sırasında cinsel eşe nasıl göründüğü konusunda artan bir farkındalık duygusu olur [Barbara, 2015;Daşkıran, 2019;Schick, 2010].

Son on yılda yapılan araştırmalar, kadınların cinsel organ imajı ile ilgili geliştirdikleri
düşüncelerin oral seks gibi spesifik cinsel davranışlarla ilişkili olduğunu gösteriyor. Bu durum özellikle cinsel aktivite sırasında vücudun bazı bölümlerini ortaya çıkarma konusunda endişe duyan kadınlarda olumsuz cinsel işlevle ilişkilendirilmektedir[Daşkıran, 2019;Smith, 2017]. Kadınların cinsel organları hakkındaki endişeleri tanısı konmuş tıbbi bir sorun bulunmasa bile derin bir güvensizlik, benlik saygısı eksikliği veya beden dismorfik bozukluğu gibi ikincil sorunlara neden olabiliyor [Barbara, 2015].

Medyada yer alan prototip görüntüler, kadınları sadece genel görünümleri konusunda endişeye sürüklemiyor, genital organları hakkında korkulu fanteziler geliştirmelerine de neden oluyor. Normalde kadınların hayatın olağan koşulları altında diğer kadınların cinsel organlarını görme [buna görsel olarak maruz kalma] olasılıkları, fiziksel görünümlerine ve bedensel özelliklerine kıyasla oldukça düşüktür. Veya bunlar olgusal kaynaklarla sınırlıdır [Blank, 1993; Dodson, 1996 ]. Ancak son yıllarda kadınların pornografik filmlere ve fotoğraflara erişimleri internet sayesinde oldukça kolay bir hale geldi. Bu da kadınların beden ve genital algılarını etkileme potansiyeline sahip cinsel içerikli fotoğraflara maruz kalmalarını sağladı. Çünkü medya aracılığıyla yansıtılan cinsel içerikli bu görüntülerdeki genital organlar ya estetik cerrahi operasyonlarla ya da dijital modifikasyonlarla modifiye ediliyor. Dolayısıyla kadın genitali genellikle yanlış tanıtılıyor [Green, 2005; Schick, 2011]. Ancak bu bilinemediği veya ihmal edildiği için kadınların kendi genitalleri ile ilgili algıları olumsuz etkileniyor. Çünkü kadınların, kadın cinsel organı ortalaması veya tipik görünümü ile ilgili algıları büyük ölçüde [gerçek olgulara değil] kısıtlı veya gerçekçi olmayan bu genital görünüm yelpazesindeki “rekonstrüktif genitalli” medya imgelerine dayanıyor [5 Schick, 2011].

Uluslararası Vajina Diyaloğu Anketi, kadınların vajina ile ilgili tutum, algı ve bilgilerini incelemek için yaşları 18-44 arasında 13 ülkeden toplam 9.441 kadın ile görüşmeler yapmış ve kadınların çoğunun [%65] vajina hakkında yanlış bilgilere sahip olduğunu tespit etmiştir. Yüzde 78’lik bir kesim vajina hakkındaki tabularının kadınların bilgisizliğinden kaynaklandığı, %51’i bu konuda utanç duymak istemediğini bildirmiştir. Kadınların sadece %39’u vajina ile ilgili bil
gilendirici bir makale okuduğunu, %83’ü böyle bir makaleyi okumak istediğini, %27’si vajinal görünümünün tam olarak nasıl olduğunu bildiğini belirtmiştir [Nappi, 2006].

Kadınlar medyadaki prototip modellerin cerrahi operasyonlarla rekonstrükte edilen [estetik ameliyatlarla düzeltilen] genital organlarını gördükçe [ki bu modellerde genellikle labia minörler labia majorleri geçmeyecek şekilde küçültülmüş ve rekonstrükte edilmiştir] kendi genital organları hakkında çarpık algılar geliştiriyorlar. Kadınların bu görüntüler konusundaki savunmasızlığı, Playboy dergileri tarafından desteklenen ve doğal olmayan genital idealler üze
rinden sağlıksız kişisel karşılaştırmalar yapmalarına neden oluyor ve beden algılarını bozuyor [Schick, 2008, 2011]. Çünkü bu dergilerde gösterilen kadın genitallerin özellikle de labia minörlerin görünürdeki homojenliği, kadınları sadece kendi cinsel organlarının idealden farklı olduğu düşüncesine sürüklemiyor, aynı zamanda cinsel organlarının çoğunluktan farklı olduğunu düşünmelerine neden olarak genital organlarının normalliği hakkında önemli endişeler yaşamalarına da sebep oluyor. “Kadınların cinsel organlarına ilişkin algıları ve deneyimleri açık, olumlu ve hatta tarafsız olmaktan uzaktır. [...] Kadınlar genellikle görünüşle ilgili çok sayıda endişeler ifade eder ve çoğu kadın cinsel organının anormalliği hakkında korkulu fanteziler besler.” [Schick, 2011].

Medyadaki bu görüntüler kadınları sadece genital görünümleri hakkında endişeye sürüklemiyor. Bu görüntüler yüzünden genel ve cinsel sağlıklarını bozabilecek nitelikte genital ameliyatlar talep etmelerine de neden oluyor. Pek çok kadın estetik cerrahlara gelerek bu modellerdeki genitalleri gösteriyor ve “böyle vulva-vajina istiyorum” diyerek genital kozmetik cerrahi [GKC] talep ediyor [Braun, 2005].

Yani sırf medyanın sunduğu ideallere uymak ve kısmen daha iyi bir görüntü elde etmek için ameliyatla ilgili komplikasyonlara ve daha az fiziksel duyu veya genital hassasiyet riskine girmiş oluyorlar [Liao&Creighton, 2007]. Kamuoyunda özellikle de genç kadınlar arasında GKC ameliyatlarının “düşük riskli ve ağrısız” olduğuna dair yanlış bir kanı bulunuyor [Zuckerman, 2010]. Bu son derece yanlış bir algıdır. GKC de diğer bütün operasyonlar gibi cerrahi bir müdahaledir ve hem anestezi hem cerrahi prosedür risklerini taşımaktadır [Daşıkan, 2019]. Nitekim literatürde GKC için bildirilen komplikasyon oranı %3 ile %30 arasında değişmekte ve başta kanama, enfeksiyon, hematom, disparoni [ağrılı cinsel ilişki], lokalize ağrı, yetersiz yara iyileşmesi, skarlaşma, doku ölümü, yeniden cerrahi operasyon gereksinimi, şekil bozukluğu, yara açılması, pelvik taban bozukluğu, azalmış cinsel fonksiyon, menstrual düzensizlik, sinir hasarı-duyu kaybı, idrar kaçırma ve hatta bağırsak ve mesane yaralanması sonucunda gelişen fistül gibi idrar ve gayta kaçağına neden olan bir dizi komplikasyon görülebilmektedir [Balmforth, 2009;Daşıkan, 2019;Goodman, 2009; Ostrzenski 2011]. Bunların bir bölümü yaşam kalitesini önemli oranda bozan çok ciddi komlikasyonlardır. Ayrıca GKC ameliyatları kadın genital bölgesindeki yoğun sinir dağılımını bozabilmekte ve cinsel işlevi/haz algısını uzun süreli bir şekilde olumsuz etkileyebilmektedir [Giarenis&Cardozo, 2014].

Üstelik araştırmacılar GKC ameliyatlarındaki komplikasyon oranlarının muhtemelen bildirilenlerden daha fazla olduğunu çünkü GKC operasyonu geçiren kadınların bunları söylemekten kaçındıklarını, bu ameliyatlara bağlı postoperatif sorunların çok sağlıklı toplanamadığını, dolayısıyla “bu prosedürlerin zararlı olmadığını iddia edebilecek yeterli delil bulunmadığını” söylüyor ve GKC düşünen kadınların riskler konusunda doğru bilgilendirilmesi gerektiğini savunuyorlar [Braun, 2010;Daşıkan, 2019;Liao, 2007].

O halde GKC düşünen kadınlar, mesane veya bağırsak hasarları, kanama, enfeksiyonlar, yara açılması, yara izi, yorgunluk hissi, ağrı, disparoni [ağrılı cinsel ilişki], cinsel istekte azalma ve olası kozmetik sonuçlardan memnuniyetsizlik gibi sorunlar yaşayabileceklerini bilmelidirler [Barbara, 2015;Daşkıran, 2019].

Zeki Bayraktar

HABERE YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.