Mustafa Cemal TOMAR
KADİM DOSTUM İDRİS ASAR
KADİM DOSTUM İDRİS ASAR
Kayda geçmesi açısından tarih yazmakta fayda vardır. 26.10. 2024 tarihinde, 29 yıl önce Samsun/ Terme'de tanıştığım, o günden bu güne dek arkadaşlımızı ve dostluğumuzu devam ettirdiğimiz İdris ASAR Hocamla Samsun/ İlkadım ilçesinde buluştuk. Kendisi Atakum'da ikamet etmektedir. İlkadım tarafına yolu düştüğü zaman sağolsun beni arar. Birbirimizi severiz, dertleşir, konuşur, hoşça vakit geçiririz. Zira dostluğumuz uzun bir geçmişe dayanmaktadır.
Bu giriş cümlesinden sonra İdris Hocam ile ilgili kısa bir bilgi vermekte fayda vardır.
İdris Hocam Samsun'un Terme İlçesine bağlı Bazlamaç Beldesi'nde (köyünde-mahallesinde) doğdu. Samsun 19 Mayıs Lisesi' ni bitirdikten sonra, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde Sınıf Öğretmenlik bölümünü bitirdikten sonra, Anadolu Üniversitesi'nden lisans diploması almıştır. 1990' lı yıllarda sınıf öğretmenliğine başlamış, 1995 yılında Terme Çardak Köyü'nde çalışırken tanışma fırsatımız olmuştu. O günden bu yana dostluğumuz devam etmektedir.
2003- 2005 yılları arasında Terme İlköğretim Okulu'nda zümre arkadaşlığı yapmıştık. Öğleci-sabahçı olmak üzere ikili eğitim- öğretim yapılıyordu okulda. Aynı sınıfı kullanıyorduk. O sabahçı ben öğleciydim. Birini tanımak için 'alış-veriş yap, ya da yolculuk yap" derler ya, ben İdris Hocamla bu söylenenlerin ikisini de yaptım. Sınıfı ortak kullandık, kısa süreliğine gıda toptancılığı da yaptık.
Sınıfı ortak kullanmak zordur. Öğretmenler kolay kolay anlaşamazlar, sınıfın eşyalarını bölüşemezler. Bizim aramızda öyle sürtüşme hiç olmamıştı. Sınıfın bütün materyallerini ortak kullanırdık. Birbirimizin dostluğuna halel gelmesin diye eşyaları ezene büzene kullanırdık.
Beraber çalıştığımız yıllarda çok başarılı bir öğretmen olduğunu yakından müdahade ettim. O yıllarda okuttuğu sınıfı birinci sınıftan almıştı. Onunla zümre arkadaşı üçüncü sınıfta olmuştum. Okul yönetimi üçuncü sınıfı vermişti bana. O zamanlar üçüncü sınıftan itibaren deneme sınavları yapılıyordu. İlk sınav sonuçlarını İdris Hocamın öğrencileriyle karşılaştırdığımda benim sınıfın öğrencileri ortalama 5 soru daha az yaptıklarını gördüm. Benim bütün gayretim iki sınıf arasındaki makası daraltmaktı. Çok uğraştığım halde aradamki makası daraltamadım. O zaman şu kanaate vardım. Aradaki makas aynı kalırsa ben de çalışıyorum demektir.
Önünüzde bir otobüs var. 95 km hızla gidiyor. Siz hızlandıkça o da aynı oranda hızlanırsa öndeki otobüse yetişmeniz mümkün değildir. Aradaki mesafeyi aynı bırakmanız önünüzdekinin performansını göstermenizle mümkündür.
Gerçekten çok başarılı bir sınıfı vardı. Benim bildiğim devlet okullarında 40 kişilik sınıfta en fazla 15 iyi öğrenci olur. İdris Hocamın sınıfında kendi oğluyla beraber 25 süper çocuk vardı. Bu çocukları bu derece başarılı kılan en etkili antrenör şüphesiz ki öğretmendir. Söz konusu sınıfı İdris Hoca, dördüncü sınıftan sonra bırakarak Terme Halk Eğitim Müdür Yardımcılığına atandı. Ben şahsen bu atanmasından dolayı üzüldüm. Bu denli başarılı öğretmenlerin görevi bırakıp başka görevlere atanmaları eğitim- öğretim açısından kayıp olarak görüyorum. Başarılı öğretmen kolay yetişmiyor. İyi bir eğitim fakültesini bitirmek iyi bir öğretmen olma anlamına gelmez. Başarılı öğretmenliğin kriteri, sahada yani sınıfta belli olur.
"Aynsı kişinin işidir, lâfa bakılmaz" sözünden hareketle İdris Hoca, kendini reklâm etmez, kimsenin işine karışmaz, işine odaklanır, başarısını lâfla değil de eserleriyle ortaya koyar. Meslektaşlarıyla yardımlaşmayı sever, doğru bildiklerini ilgililerle paylaşmayı sever, işini en iyi şekilde yapmaya çalışır, dürüst olarak inandığı insanlara güvenir, değer verir.
İki evlädını doktor yetiştirmeyi başarmıştır. Çocuklarının eğitimine zamanında çok önem vermişti. Büyük oğlu henüz 3-4 yaşlarında iken onu elinden tutar, Terme sokaklarında gezdirir, sokakları caddeleri tanıtır, hayatı öğretmeye çalışırdı. Oğlu 3-4 yaşlarında iken sayı saymayı, yedi ana ve ara renkleri, çevrede gördüğü cisimlerin isimlerini sayabilecek noktaya babası sayesinde gelmişti. Daha ana sınıfına giderken okuma- yazmayı öğrenmişti. Satranç çocuğun zekâsını açar diye satranç kursuna da çocuğunu göndermişti. Her şeyden önce evlâtlarını milli, dini ve ahlâki ve manevi yönden yetişmeleri için ebeveyn olarak azami gayret sarfetmişlerdir. Ben İdris Hocanın iki evladını da tanırım. Rabbim nazardan saklasın, hem eğitim olarak en üst seviyede yetişerek doktor olmuşlar, hem de kişilik olarak örnek alınacak evlâtlardır.
Rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te;
Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:
"İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat."
Hayırlı evlât yetiştirmek en büyük servettir. İdris Hocamı tebrik ederim. Ebeveyn olarak hayırlı evlâtlar yetiştirdikleri için Rabbim razı olsun, Hadis-i Şerif'in müjdesine mazhar olsunlar inşallah. Amiin.
İdris Hocam, mütevazılıdır. Kibirli insanları sevmez. Bir defasında bizi ilgilendiren bir müdürün nasıl olduğunu hocama sorunca; " Nasıl olacak ki, adamın yüzüne bakmaz, öğretmene hal hatır sormaz, karşılaştığımızda selâm vereceksin yüzünü dönüp bakmaz, kendi adamlarından başka kimse ile doğru dürüst muhatap olmaz " diyerekten kibirli insanların özelliklerini sayarak bu tiplerin sevilemeyeceğini ifade etmişti. Malıyla ,makamıyla, oğullarıyla ve öğrencileriyle hiç övündüğüne şahit olmadım. Varsa bir başarımız, bir salih amelimiz Halukumuz bilsin, mahluk bilmezse de olur. Sonra malıyla, makamıyla övünenler, oğullarıyla övünenler hakkında Allah Teâlâ Tekasür Süresi'nde, 1-2 - Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı. buyurmaktadır..
Ayrıca Keyf/46. Ayeti Celilede Cenab-ı Hâk; Mal ve oğullar dünya hayatının zînetidir. Asıl kalıcı olan sâlih ameller ise Rabbinin katında hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır. buyurmaktadır.
Bu yönüyle malımıza ve evlâtlarımıza bakmalıyız. Yani mal ve makam imtihan vesilesidir. Rabbimize verdiği imkânlardan dolayı şükretmekiyiz.
Bazıları toplum içerisinde malıyla, makamıyla ve çocuklarıyla övünüp durmaktadır. Övünmek bir hastalıktır. Övündükçe insan övünesi geliyor. Bu sefer olayları abartıyor. Abartının çoğu da yalan oluyor. Halis bir müslüman bu nimetlerin hepsine emanet gözüyle bakar.
Yukarda yazmıştım. İdris Hocam başarılı bir öğretmen olduğunu belirtmiştim. Bir gün bir iş için sınıfına girmek durumunda kalmıştım. Dersi Türkçe'ydi. Doğrusu dersi nasıl işlediğini de merak ediyordum. Genişçe bir sınıftı. Sınıfa hakimiyeti tamdı. O esnada sınıfı arkadan öne doğru kontrol ediyordu. Dikkatsiz öğrencileri ismiyle hitap ederek ve ben dilini kullanarak uyarıyordu. Sınıfın her tarafından öğretmenin sesi rahat duyulabilecek bir kıvamdaydı. Anlatımın yanında, öğrencilerin karşısında dersin ciddiyetini veren, önemini vurgulayan beden dili kullanıyordu ayrıca. Öğrencilerin derse odaklanması öğretmenin odaklanmasına bağlıdır. Bütün öğrenciler derse odaklı olduğunu, dersin her öğrenci tarafından önemsendiğini, derste belli bir disiplinin olduğunu, dersi bozma eğiliminde olan öğrencilere fırsat verilmediğini gördüm. Tabi ki bütün bu işlerin mimarı öğretmenlerdir. Bu ders izlenimimden şöyle bir sonuç çıkardım. Hiç bir materyal öğretmenin yerini tutamaz, öğretmensiz hiç bir materyal da bir işe yaramaz.
İdris Hocam ile bir araya gelişimiz bana yirmi yıl önceki hatıraladınızı göz önüme getirmemi sağladı. Terme'de ki dostlardan konuştuk. Samsun'daki eğitim- öğretimden bahsettik. Çok güzel zaman geçirdik. Kendisine çok teşekkür ederim.
Geçmiş yaşantılardan çok bahsetme isteği yaşlılığın alametiymiş. Biz de çalıştığımız okullarda yaşlılar sınıfında olduğumuz bir gerçektir.
Son olarak;
İdris Hocam Terme/ Bazlamaç'tan olduğunu yazmıştım. Oradaki insanların bir kısmı kavgacı, kolay kızan, olaylara karışan kimseler olarak bilinir. İdris Bey, sanki orada doğmamış, o bölgede büyümemiş gibi, oldukça sakin, sağduyulu, kavga ortamlarına girmeyen sakin bir yapısı vardır. Hiç kimse ile sözlü de olsa kavga ettiği vaki olmamıştır.
Zeki bir kişiliğe sahiptir. Çevresini iyi tanır, olayların arka plânını iyi analiz eder, olayların akıbetinin nereye varacağını iyi kestirir, dostunu düşmanını iyi tanır, isrihbaratı kuvvetlidir. Yani dindeki tanımlamasıyla feraset sahibidir.
İdris Hocam, yaklaşık yirmi yıldan beri yöneticilik yapmaktadır.Terme Halk Eğitim Müdürlüğü' nde müdür yardımcısı olarak başladığı görevine, halihazırda Atakum Milli Eğitim Vakfı İlkokulu'nda müdür yardımcısı olarak görevine devam etmektedir. Değerli dostuma çalışma hayatında başarılar, ayrıca uzun ömür ve sağlık diliyorum.
Hayat dostlarla güzeldir. Çok sayıda olmazsa bile, memlekette, okuduğum okullarda, vazife yaptığım yerlerde ve çevremde edindiğim güzel dostlarım vardır. Rabbim cümlesinden razı olsun. Bu vesile ile buradan bütün dost ve din kardeşlerimi selamlıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
27.10.2024