Dinlerin varoluş nedenleri için çeşitli bilim insanları çok şeyler söylediler.
Konu uzun..

Süreç içinde ilahi dinler insanlığın inancının kaynağı oldular. Bu dinlerden islâm, son ilahi din olarak literatürde yerini aldı.
İslâm dinini diğerlerinden ayıran ana özellik onun her şeyin önüne Tevhid inancını koymasıdır.
Her şey tek tanrı olan Allah’ın elindedir ve hesap günü fiillerimizin hesabını yalnızca o soracaktır. Ceza ve mükafat fiillerimizin sonucudur.

Dinin diğer bütün ilkeleri bu temel üzerine oturur.

Tarihi süreç içerisinde insanlık doğru inancın ancak böyle olabileceğine kanaat getirdi. Aklı doğrulayan şey ise süreç içinde doğrulama yoluyla elde edilen bilgi oldu. O nedenle doğru bilgiyi bulmanın peşinde koşan bilim aynı zamanda inançları da doğrulamaya yarayan ana unsurlardan biri oldu.
Evrensel değerler bu minval üzerinde ortaya çıktı ve gelişti. Evrensel değerler bir noktada toplumsal uzlaşı değerleri oldu.
Durum böylece ortaya konduğunda denilebilir ki;
Eğer bir şey elde edilen kesin bilgiye, o anda varolan insani değerlere aykırı ise dine de aykırıdır.

Bunları neden yazdığıma gelince: İran, koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri. Şiiliğin kendini dayandırdığı Cafer’i mezhebi üzerine yapılanmış olan devlet bu virüsle mücadele için türlü tedbirler alırken, inancını paylaştığı halkın bir kesimi bunlara hiç aldırış etmiyor. İnancını, devletinin bilimsel olarak öngördüğü tedbirlerden uzak tutuyor.
Oysa din böyle bir şey değil. Eğer din adına ortaya çıkanlar bilimi dikkate almayan bir saplantı içindeyse o inancın insanlığa sağlayacağı bir şeyi yok.
Allah, bu gibi insanlara ise kur’anda “akletmeyen” insanlar diyor.
Videoda yaşananlar, İran’da koronavirüsün yayıldığı kent olan Kum şehrinde Hz.Hüseyin’i anma adına düzenlenmiş bir törenden;