Bu hikaye çok meşhurdur, sosyal medyada sürekli dolaşır ve işin ilginç yanı bir çok alim ve akademisyenler de sorgulamadan paylaşır.
Hikayeye göre Şam Valisi Sa'd b. Ebi Vakkas (bazı rivayetlerde İskenderiye valisi yapılır) ve bazı rivayetlerde de Şam valisi olarak Amr b. As ismi zikredilir...
- Gerçekte Amr b. As (ra) Şam valiliğini, Sa'd b. Ebi Vakkas (ra) da hiçbir zaman Şam ve İskenderiye valiliğini yapmamıştır. -
Hikayeye göre bu valiler bir büyük cami yapmak isterler ve kimi rivayete göre bir Yahudi adam, kimi rivayete göre de bir Hristiyan Kadın'ın evini de zorla alırlar. Bunun üzerine bu kişiler üşenmeyip Medine'ye Halife hz. Ömer (ra)'ya şikayet ederler ve o da "Ben Nuşirevan'dan daha az adil değilim" yazan bir mektup verir. Mektubu görün valilerin benzi atar ve hemen ilgili kişilerin evlerini ona verirler.
Bir kere hikayede Hz. Ömer'in adaletini vurgulamak ve abartmak için iki büyük sahabeyi yerle yeksan ediyorlar.... onlar zalim ve gayri adil, mazlum olan kişiler onların şerrinden hz. Ömer'e sığınıyorlar. Hikayeyi uyduranlar için böyle bir detayın önemi yok...
Devamında ilgili valiler kararlarından dönmelerinin nedenini de şöyle anlatıyorlar. "İslam'dan önce Hz. Ömer ile birlikte İran'a satmak için deve götürüyorlar (bu da rivayetlerde değişiyor). Orada mallarına güçlü bir şahıs el koyuyor. Bunlar da durumu İran Kisrası Nuşirevan Adil'e anlatıyorlar. Nuşirevan da mallarını alıp verdiği gibi o kişileri de şehrin çıkış kapısına asıyor. Üstelik o kişiler Nuşirevan'ın oğlu ve veziriymiş..
Burada da ciddi bir anakronizm ortaya çıkıyor. Çünkü hikayeyi uyduranlar zaman ve tarihi dikkate almıyorlar. Buradaki temel yanlışlık da Nuşirevan öldüğünde daha hz. Ömer DOĞMAMIŞTI... Yani hz. Ömer, doğmandan önce de ticcaret yapıyordu. Nuşirevan, 579 yılında ölürken hz. Ömer 581 yılında doğuyordu...
Sorun değil bu kadar kusur kadı kızında da bulunur...
Amaç, hz. Ömer'in adaletiyle nam salmış olan Nuşirevan Adil'den daha adil olduğunu vurgulamaktır.. Bu uğurda hikayeler uydurmak mubah...
En acı olanı da ilim ehli bildiğimiz insanların bu masalları hiç sorgulamadan nakletmeleri, cami minberlerinde hatiplerin bunu halka anlatması ve insanlarımızın da bir güzel duygulanması...
Hz. Ömer'in büyüklüğü için böyle hikayelere ihtiyaç yok...