Mustafa Cemal TOMAR
HER ALANDA DÜRÜST OLMAK
HER ALANDA DÜRÜST OLMAK
Samsun'da tarihi bir cami vardır. İsmi " Büyük Cami" diye geçer. Aslında nüyük bir cami değil, içinde 600 kişi ancak namaz kılabilir. İstanbul'daki tarihi camilerle kıyaslandığında sıradan bir cami gibi olur. Yalnız yeri güzel, meşhur " Saathane Meydanı'nda" yer alır. Samsun'un ünlü kişilerin cenazeleri orada ağırlanır, bir başka ifade ile son zamanlarda moda olmuş ya! burası Samsun'un Protokol Camisi'dir. İmam Hatipleri baş imamdırlar. Vakit buldukça bu camiye gider namaz kılarım.
İşte 29 Ekim Cumhuriyet kutlamaları okullarda bitmişti. Öğle vakti üzeri bahsettiğim caminin abteshanesine geldim. Abtest alırken şadırvanın arka tarafında üç- beş kişiyi etrafına toplayan bir zat adeta vaaz edercesine yüksek sesle konuşuyordu. Hem abtest alıyor, hem de muhterem zatın sözlerine kulak kabartıyordum. Adamcığaz güzel şeyler vaaz ediyordu etraftakilere: " Kul hakkının öneminden başladı anlatmaya, sonra kamu malı yemenin kul hakkından daha şedit bir suçtur dedi, " Devletin malı deniz, yemeyen domuz" sözünün ahlâk yoksunu insanların sığındığı limandır manasına gelen açıklamalar yaptı, yetmedi yetim malının yenmesinin haram olduğunu ve tehlikelerini anlattı. Kısa zamanda çok şeyler anlattı. Muhterem zat yetim malından bahsederken benim aklıma İsrâ Sûresi 34 ve 35. Ayet-i kerime geldi. Allah Teâlâ: İsrâ Sûresi 34: Yetimin malına da yaklaşmayın. Ancak rüşdüne erinceye kadar en güzel bir şekilde yaklaşabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor.İsrâ Sûresi 35: Ölçtüğünüz zaman tam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha hayırlıdır ve sonuç itibariyle de daha güzeldir. Buyurmaktadır.
Sonra tabi ki adamı merak ettim, kaktım baktım, meğersem daha önce tanıdığım kişiymiş. Söyledikleri doğru şeyler elbette ama yetim hakkı yiyen, kamu malını babasının malı imiş gibi yiyen ve yandaşlarına peşkeş çeken, modern hırsızlık kitabını yazıp uygulayanlara destek veren bir şahıs olduğunu biliyorum. Burada şu veya bu parti demiyorum yanlış anlaşılmasın.
Hırsızlık yapmazsın çok güzel, ama hırsızlık yapana destek verirsen hırsızlık yapmış gibisin. Eski başbakanlardan Bülent ECEVİT dürüsttü kabul ediyorum. Hırsızlık kendisi yapmadı o da doğru, ancak yandaşları bankaların içini nasıl boşalttıklarını hepimiz biliyoruz. O boşalan bankaları tekrar biz çalışarak doldurduk. Hırsız değisin ama hırsızlığa meydan veriyorsan hırsızdan farkın yok kardeşim. Allah Teâlâ katında hırsız kadar mes'ulsün.
Faize karşısın, bir kuruş faiz bana nasip etme Allah'ım diye dua ediyorsun, lâkin faizci yöneticileri destekliyorsan sen faizcisin demektir.
Yaşlıca bir adamın biri bankaya gider bir işlem için. Bayan hanımefendi sol elinde çay bardağı sağ eliyle de adamcığazın işini yapıyor. Adam: " Kızım sol elinle çay bardağını tutmak, sünnete aykırıdır"der. Memure hanımefendi de; " Ne yapıyım hacıefendi, sağ elimle de senin paranın faizini hesaplıyorum" der. İbret verici bir örnek olsa gerektir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Hırsızlık, yolsuzluk, ahlâksızlık gibi her türlü günahları yapmaktan mutlaka sakınacapız ve koruyacağız. Her alanda dürüs olacağız. Hırsızlık, arsızlık, ahlâksızlık ve sözüm ona kamu malı yiyen kim olursa olsun, karşısında duracağız, asla pirim vermeyeceğiz. Oy verdiğimiz takdirde günahına ortak olacağımızı unutmayalım. Vaaz ederken de kendimizi " sütten çıkmış ak kaşık" gibi kendimizi görmeyelim. Yaptığımız işlerin nereye varacağını iyi hesaplayalım. Desteklediğimiz siyasilerin ne ne edip ne etmediklerine iyi bakalım. Deneyimimizi hiç bir tesir altında kalmadan hak ölçüler içerisinde yapalım. Yukarıda misalini verdiğimiz zatlar gibi asla olmayalım. Rabbimiz Hakkı Hak bilip Hakk'a tabi olan, batılı batıl görüp batıldan ictinap eden kullarından eylesiin. Amiin...
30.10.2023
M.Cemal TOMAR