Bunların FETÖ cülüğü Erdoğan'a yamamaya çalıştıkları belliydi. Ama bunu ima yollu yapıyorlardı; şimdiye kadar açıktan söylemeye cesaret edememişlerdi. Nasıl cesaret etsinler, FETÖ nün doğrudan hedef aldığı bir siyasetçiye 'sen FETÖ cüsün' diyecekler.Kargalar bile olmadık yerleriyle gülecek. Bir kaç akıl yoksunu da bunların söylediğine inanacak ve devam ettirecek.

Bir türlü (hadi İmamoğlu'nun deyimiyle söylemeyelim de) yürekleri yemedi. Ama FETÖ bunları kışkırtmaya devam etti çekinmeyin söyleyin diye. Nasıl olsa FETÖ nün ağzı torba değil. Bu gün böyle, yarın öyle. Önceden İlker Başbuğ yolunu hazırladı. Kılıçdaroğlu da baklayı ağzından çıkardı. Bu iş laf ola beri gele bir iş değil. Var bunda bir hesap.

Şimdi bu hesap görülecek. İlker Başbuğ, Erdoğan'ın ancak 'şerh' koyabildiği YAŞ kararlarıyla ordudan atılanlar arasında niçin FETÖ cülerin olmadığını izah eder. Kılıçdaroğlu da 15 Temmuz gecesi darbecilerin kendisini neden tutuklamayıp güvenli bir yere gitmesine izin verdiklerini anlatır. İzin mi verdiler, 'sen git keyfine bak, biz halledince çıkarsın ortaya' mı dediler o da ayrı konu. Ama o darbeciler, kendilerinin 'siyasi ayağı' olan Erdoğan'ı ele geçirebilselerdi ona da Kılıçdaroğlu'na davrandıkları gibi mi davranacaklardı; buna da bir cevap verir.

Kılıçdaroğlu'nun daha anlatması gereken çok şey var. Örneğin Erdoğan'ın Malezya'ya kaçacağını kimden duyduğu. Onu geri getirip yargılayacağını neye güvenerek söylediğini de anlatmalıdır.

Bence bu tartışma artık yargıya taşınmalıdır. Bunlar ithamlarını yapmışlar, Erdoğan da gerekli cevabı bu günkü grup konuşmasında vermiştir. Şimdi yürekli bir başsavcı lazım. Herkes elindeki delili götürüp ona versin. 15 Temmuzun büyük hesaplaşması siyaset alanında da artık görülmelidir. Türkiye bundan kaçamaz. Bu hesaplaşma bu gün yapılmazsa er geç yapılacak.