GAZZE'DE MÜTÂREKE VE NETİCELERİ


Kıymetli dostlarım, biz Gazze'yi 1917'de, diğer Filistin topraklarını, Ürdün'ü, Lübnan'ı ve Suriye'yi ise, 1918'de kaybettik.

Bu kayıplarda, 1908'de Sultan 2. Abdülhamid'e darbe yaparak iktidârı elegeçiren ve tamamı "mason" olan İttihat ve Terakki Çetesi'nin ve o çetenin bir üyesi olan M.Kamal'ın çok vebâlleri ve hatta ihânet ve hıyânetleri vardır !

Meselenin bu kısmı çok uzundur ; tâfsilâtlı bilgi edinmek isteyenler, merhum büyük ve cesur târihçimiz Kadir Mısıroğlu'nun 3 ciltlik LOZAN ZAFER Mİ HEZİMET Mİ isimli muhteşem eserini okusunlar. İkinci ciltte, bu menhus andlaşmanın tam metni de mevcuttur.

Bugünkü Gazze şeridi, mevcut Filistin idâresinden fiziken kopuk vaziyettedir - aradaki topraklar, İtsrail işgali altındadır - ve sâdece 362 kilometrekarelik küçük bir coğrafyadır.

Yani Gazze'de işgal ve zulüm, bazılarının iddiâ ettikleri gibi 1948'de değil, 1917'de başlamış ve bugüne kadar gelmiştir.

İtsrail bilhassa son 20 senedir Gazze'yi tam bir abluka altına almış ve orada yaşayan insanlar için, hayatı çekilmez bir hale getirmişti. Maksatları, mahrumiyete mahkum ettikleri bu insanların ya Gazze'yi terketmelerini veya işgale rızalarını temin etmek idi..

İkisi de olmadı..

Nihâyet 2022'den itibâren, ablukayı en yüksek ve en acımasız bir şekilde tatbik etmeye başladılar.

Gazze'deki insanların bu mağduriyetlerine, Batı dünyası gözlerini kapattı ve hatta, İtsrail'e destek oldu. İslâm dünyasında ise, TÜRKİYE, Katar ve Cezayir hâricinde, samimi destek veren olmadı.

En sonunda 7 Ekim 2023'te Hamas mücâhidlerimiz, ablukayı kırma operasyonu başlattılar, İtsrail hudut karakollarını basarak 200'den fazla esir aldılar.

İtsrail'in cevabı çok sert oldu ve neticeyi biliyorsunuz ; tesbit edilebilen rakamlarla şehid sayısı 47.000 ve yaralı sayısı da 110.000. Enkaz altında kalanlarla birlikte, şehid sayısının 90.000'i bulabileceği söyleniyor.

470 Günden beri süren bu savaşta, Gazze'yi sadece 4000 ile 5000 arasında bir mücahid grubu müdâfâa etti. Ellerinde ise, sadece hafif silahlar, mayınlar, hafif havan'lar ve bir miktar Yasin-105 tanksavar roketleri vardı.

Karşılarında ise, 400.000 kişilik bir kara ordusu ve en modern ve en yüksek ateş gücüne sahip uçaklar, SİHA'lar, helikopterler, tanklar, ağır toplar, ağır havanlar, obüsler ile mücehhez, muazzam bir kuvvet vardı.

Üstelik İtsrail, Dünyanın en büyük askeri kapasitesine sahip olan ABD tarafından, sınırsız bir şekilde desteklendi.

Keza İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler de bu destek yarışında yerlerini aldılar.

Bugün gelinen nokta :

Evet, sadece 362 Km2'lik bu küçücük coğrafya tam bir enkaz'a döndü, onbinlerce insan ya şehid veya gazi oldu, yaralandı...

Fakat, Gazze pes etmedi ve teslim olmadı.

Tarihin en büyük askeri gücü, - üstelik te aç ve susuz bıraktıkları - kemiyet itibâriyle bu kadar zayıf bir güce karşı bir galibiyet elde edemedi ve uzun müzâkerelerden sonra, bugün itibâriyle (19 Ocak 2025 saat 12.15) Gazze'de mütâreke mer'iyete girdi.

İtsrail bu mütârekeyi imzaladı, fakat ihlâl etmesi de pek muhtemel. Çünkü onlar bugüne kadar verdikleri hiçbir söze sâdık kalmadılar. Nitekim işte Lübnan'da ve Suriye'de bu ihlâllerini defalarca gördük..

Meselenin bir mütâreke (ateşkes) noktasına gelebilmiş olması, fedâkâr ve kahraman Gazze halkı ve Hamas mücâhidlerimiz açısından, bir zafer olarak telâkki edilmelidir.

İtsrail ve onları destekleyenler açısından da, aslında bir "mâğlubiyet"tir.

Zira bütün kuvvet ve kudretlerini ve teknolojilerini kullanmalarına râğmen, bu küçücük coğrafyayı elegeçirmeye muvaffak olamadılar.

Hatta bu cinâyetleri ve katliâmları icin, kendi "özel kuvvetlerini", PKK'yı ve DEAŞ'ı da kullandılar !

İran'ın, sözde "Filistin'i desteklemek icin" yaptığı birkaç İHA ve füze hücumu ise, zevâhiri kurtarmak ve İslâm dünyasının gözünü boyamak içindi !

Onlar bilâkis, HAMAS Lideri İsmail Haniye'yi, İtsrail'e şehid ettirdiler !

İran, böyle "kalleş" bir devlettir !

...........

Gazzeliler'in zaferi, aslında İslâm'ın ve İmân'ın zaferidir !

İmân ile mücehhez çok küçük bir asimetrik güç, Dünyanın en büyük konvansiyonel güçlerine mukavemet ve onları mütârekeye mecbur etmiştir !

Gazze'deki bu şanlı direniş, aslında târihin seyrini de - siyâsi, askeri ve içtimâi açılardan - değiştirmiş ve değiştirmeye de devam edecektir !

Nitekim BM'deki oylamalarda da gördük ; 160 ülke Gazze'nin tarafında yeralırken, İtsrail'i sadece 10 ilâ 20 ülke desteklemiştir.

Harbin ilk safhasından itibâren İtsrail'i cansiperâne destekleyen İngiltere ve Fransa bile, son aylarda "mesâfeli durmaya" başlamışlardır.

ABD ise, savaşın bu kadar uzamasının ve İtsrail'e sınırsız desteğinin, kendi itibârına büyük ve "tâhmin edilemeyen / beklenmeyen" zararlar verdiğini görmüş ve bir mütârekenin yapılması için Dünya efkâr-ı umumiyesinin tazyiki altında ezilmiş ve bu istikamette de, İtsrail idâresine baskı yapmak mecburiyetinde kalmıştır.

Savaşın bu kadar uzaması, bizzat İtsrail'in ekonomik vaziyetini ve iç dinamiklerini de ciddi şekilde sarsmıştır.

Savaşın en büyük tesiri ise, İtsrail silahlı kuvvetleri üzerinde olmuş ve İtsrail askerleri, savaşma azim ve irâdelerini kaybetmişlerdir.

Nitekim İtsrail'in, en zayıf zamanında olan Suriye'ye karşı geniş çaplı bir kara harekâtına başlayamamasının en büyük sebebi de, bu moral ve motivasyon ve cesâret kaybıdır !

Çünkü böyle bir harekâta teşebbüs etseler, karşılarında sâdece Suriyeli mücâhidleri değil, hem asimetrik ve hem de konvansiyonel savaş tecrübesi ve modern silahları ve ekipmanları olan TÜRKİYE'yi de göreceklerdi !

Gazze'de küçük bir mücâhid grubuna karşı bile 800'den fazla kayıp veren - bu, İtsrail'in açıkladığı resmi rakamdır ; asıl kayıplarının, bunun birkaç misli olması pek muhtemeldir - İtsrail'in, Suriye toprakları üzerinde Türkiye ile kapışması halinde uğrayacağı zayiâtın onbinlerce olabileceğini, elbette ki İtsrail ve ABD Genelkurmayları hesap etmişlerdir.

Üstelik böyle bir kapışmanın, İtsrail'in kritik / stratejik askeri tesis ve üslerine cok ciddi zarar verebilecek / yokedebilecek bir Türk hava ve deniz hücumuna sebep olabileceği de değerlendirilmiştir !

Yani TÜRKİYE, İran gibi "sahte hücumlar" değil, hakiki ve "can yakıcı / yokedici" taarruzlar yapacaktı !

Böyle olacağını tahmin ettiler...

...........

TÜRKİYE, Libya'da, Karabağ'da, Suriye'de olduğu gibi, Gazze'de de "târihin doğru tarafında" yeralmış ve bugünkü mes'ud neticenin husulünde en büyük rolü oynamıştır.

Gazze'deki kahramanlarımızın bu dâsitâni mukavemetleri, mücâdeleleri ve sebatları, TÜRKİYE'ye çok büyük ve cok kıymetli bir zaman kazandırmış ve hem savunma sanayimizin en kritik safhayı geçmesinde, hem Çelik Kubbemiz'in teşkil ve tekemmülünde en büyük ve en kritik faydayı temin etmiştir.

Daha önceki bir paylaşımımda da arzetmiştim ; Gazze'deki yiğit mücâhidler, sadece Gazze'yi değil, TÜRKİYE'yi de müdâfâa ettiler ve ediyorlar.

Binâenaleyh, onlara destek vermemiz, üzerimize FARZ'dır !

Kahraman Cumhurbaşkanımız ve Hükümetimiz de, bunu lâyıkı veçhile yapmıştır.

Bu desteğimiz aynı zamanda hem İslâm dünyasında ve hem de bütün mazlum gayrımüslim milletler nezdinde itibârımızı ve itimâd edilebilirliğimizi, zirveye taşımıştır.

Nitekim bu itimâd ve itibârın en büyük ve en güzel neticelerini, bugün Afrika ülkeleri üzerinde görüyoruz..

Fransa'ya meydan okuyorlar, ülkelerinden kovuyorlar ve TÜRKİYE'yi dâvet ediyorlar.. Bu konuda ayrıca yazacağım inşallah.

Evet, bu büyük mürüvvetlerin ve nimetlerin ve izzetin asıl sâhibi olan Cenâb-ı ALLAH'a (CELLE CELÂLUHU VE CELLE ŞÂNUHU) sonsuz hamd-ü senâlar ve şükürler olsun.

Başımızda müstesnâ bir "strateji dehâsı" ve "inanmış bir mü'min" olan Recep Tâyyip Erdoğan ve onun sâdık yol arkadaşları olmasaydı, Rabbimiz bize bu büyük mürüvvetleri nasip eder miydi, bilemiyorum.

Düşününüz, başımızda Kemal Kılıçtaroğlu gibi, Dünyada ve hatta TÜRKİYE'de olup bitenlerden bihaber biri, Cumhurbaşkanı ve CHP de iktidârda olsaydı, acaba hangi zillet çukurlarına düşmüş olurduk ?!

...............

Gazze'de destan yazan ve bu yolda bipervâ şehid olan İsmail Haniye ve Yahya Sinvar başta olmak üzere, bütün şehidlerimize Rabbimiz'den râhmet ve mâğfiret ve Cennet ve gazilerimize âcil şifâlar ve Gazze halkına da sıhhat ve âfiyetler diliyorum.

Şimdi vatandaşlar olarak bizim üzerimize düşen, öncelikli olarak İtsrail menşeliler olmak üzere, Gazze'de soykırıma destek olan bütün ülkelerin mallarına, mümkün mertebe hassâsiyetle boykot ve bunu azimle devam ettirmektir.

Bilhassa VİSA ve MASTER Kartları olanlar - hiçbir bahâneye sığınmadan - derhal "yerli ve milli" TROY Kart'a geçsinler !

VISA ve MASTER Kartların sahipleri Yah.udiler'dir, bunlar sadece TÜRKİYE'de senede 4,5 ilâ 5 Milyar Dolar arasında para kazanıyorlar ve bu kârlarının büyük bir kısmını da İtsrail'e gönderiyorlar !

Gazzeli kardeşlerimizin başlarına düşen ve ilerde TÜRKİYE'ye de atılmaları ihtimâli olan bombaların imâlâtında, bizim bir hissemiz olmamalıdır !

Keza, deterjan ve temizlik ürünlerinde, kolalı içeceklerde, pizza ve hamburger gibi yiyeceklerde ve diğer her türlü alışverişlerimizde, bu hassâsiyeti muhakkak surette gösterelim.

Selâm ve dua ile kıymetli dostlarım.

Rasim Duman.
Emekli J.Ord.Astsubay.
19 Ocak 2025 - Kayseri / Pınarbaşı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.