Yusuf ZABUN
Fazla nâz âşık usandırır...!
Fazla nâz âşık usandırır...!
(Birde kolejli kız havalarındaki, sormayın gitsin..!)
Bir müddeddir Almanya hangi akla hizmetse bizimle aşık atmaya başladı. 375 milyar doları bulan birikmiş borçlarını henüz ödemedikleri için ABD Başkanı Trump'dan akşam sabâh azar işitdikçe,
"Güneş çarığı, çarık ayağı sıkar" deyişinden yola çıkarak güyä bizi sigaya çekmek istediler.
Bu cümleden olarak horozlanmaya ve çevredeki Avusturya, Hollanda gibi avanelerini bir süre öncesine kadar ülkemize karşı kışkırtmaya çalışdılar. Güyâ ;16 nisan halkoylamasını bahâne ederek, karın ağrılarını ortaya dökdüler ve afra-tafra yapdılar. Ne var ki; Turkiye'nin buna pabuç bırakacağı yokdu.
Karşılarında yeni Türkiye'nin olduğunu yâ bilmemezlikden geldiler yâ da umursamadılar.
Önce ;
"REÎS"in gür sesi, sonra cesûr yürek Mevlüd Çavuşoğlu'nun sesi duyuldu....!
"Almanya"nın eski huyları depreşdi. "Uygulamaları Hitler faşizmini aratmıyor" gibi beyânatları, yüksek perdeden dillendirdiler. Gelişen bu durum karşısında seçime girecek Şansölye'nin paniğe kapılmaması mümkün değildi.
Derhâl Binâli beyi arayarak bir saat telofonla gõrüşdü.
Ezik bir şekilde üzüntülerini dile getirerek, olanlarda dahlinin bulunmadığını, rakip eyâletlerin işi olduğunu sõyleyerek ortalığı yumuşatmaya çalışdı. Son günlerde şakülü kayan ilişkinin düzeltilmesi görevi her iki ülkenin Dışışleri Bakanlarına bırakılınca bizim Bakan Almanya'da soluğu aldı.
Almanların Dışişleri Bakanı ile görüşmeler yapıldı.
Netice şu ki; Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, dışa dönük yüzü ve mantıklı ve tutarlı bir kişilik olarak;"Bize faşişt demeyin, bizim kırmızı çizgimiz budur" gibi lâflarla Almanya'nın yumuşak karnını ortaya koydu.
Bizimkiler de, bunun bilincinde olarak devâmlı sûretde aynı noktayı dövdüler.
Tıpkı rakibini havlu atmaya zorlayan boksör gibi "sağlı-sollu kroşelerle karaciğer yokladılar."İyi de oldu.
Merkel geri vitese takmak zorunda kaldı. Buna mecbûrdular. Devşirdikleri sütü bozuk ajanları deşifre olup zindânlara düşünce makas değiştirdiler. Bu günlerde alınan hâberlere bakılırsa, PKK'nın çaputlarına yasak getirmişler. Sayın Gabriel verdiği demeçde ; "İki ülke ilişkileri normale dönmeli...! Ne kadar tartışma ve farklılıklarımız olsa da görüşmekten başka bir alternatifimiz yok..! Ancak; o zaman dostane ilişkilere geri dönülür" dedi.
Ayrıca; Tutuklu bulunan Alman Die Welt gazetesinin Türkiye muhâbiri Deniz Yücel ve diğerlerinin Alman Konsolosluğu ile görüşmeleri hususûnda anlaşdıklarını söyledi.
Temel'in ağzıyla şimdi ne n'oldi?
Almanya, bir çok kez istemesine rağmen ajanlarını bizden alamadığı gibi tutarsız,kıvırtgan, yanar-döner, ne yapdığını bilmez bir şekilde gözümüzde değer kaybederek geldikleri noktaya geri döndüler.
Şimdide tutdurmuşlar, "İncirlik"den askerlerimizi çekeriz" diye ağzımızı yoklayıp kaprisde bulunuyorlar. Almanya bilse ki; yel kayadan ne aparır? Helmut'unu, Hans'ını çekse ne olur? Çekmese ne olur? Topu topu 250 askeri var.
Güney Kıbrıs, yâ da Ürdün gibi yerlere gidebileceklerini dillendiriyorar.
Zaten keşif uçaklarından başka bir silâhları olmadığı gibi Tornado uçaklarıyla Daiş'den eldetdikleri istihbâratları bizimle paylaşdıkları da yokdur.
Restleri milletimiz tarâfından görülmüşdür.
Eee o zaman ellerini çabuk tutmalarında fayda var. Bu konuda bir özdeyişimiz var; "Tavuk gider, pisliği gider" şeklinde. Halbuki, bilseler ki ; Kendilerine Türklerden gayri gerçek bir dost bulamazlar.
Hele dünyâ siyâsetinde "Almanya'yı yanlızlaştırma" projesi uygulanmaktayken.
Çünkü; kadimden gelen bu dostluk şu veyâ bu şekilde aramızda sıcak bir çatışmaya hiçbir zaman dönüşmemişken..!
Bu gün yine "REÎS" ile bir saat görüşdüler.Hep havanda su dövüyor.
Suriye'liler için "Davutoğlu"na vadeddiği 3+3 milyar avrodan hâlâ hâber yok. Gayri kendileri bilir. Ancak;
Adolf Hitler kılıklı kofanaya 24 saat dayanmak bile zor..!
Resimdeki afiş herşeyi izâh ediyor. Bizden söylemesi. Kalın sağlıcakla.!