Mustafa Cemal TOMAR
EN BÜYÜK Nİ'MET EKMEK
EN BÜYÜK Nİ'MET EKMEK
Ekmekle büyüdük biz. Çocukluk dönemlerimizde sofralarimızda bol "ekmek" görünce karnımızı doyuracğiz diye mutlu olurduk. Okula giderken, hayvan güderken, oynarken,tarlaya inerken, azığımız ekmekti bizim. Ekmeksiz bir günümüzü geçirdiğimizi bilmem ben. Çalışan birisine "işiniz nasıl gidiyor" diye sorulduğunda " çok şükür ekmeğimiz çıkıyor" cevabını alırsınız. Cômert birini tarif ederken bile " ekmekli adam" deriz. Bizde sofranın şahı ekmek kabul edilir. Ekmeği iyi olan sofranın lezzeeti ve bereketi iyi olur.
Ekmekle ilgili atasözlerimiz de var bizim:
Ekmek aslanın ağzında
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ek de üste ver
Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur
Ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır.
Ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil.
Ekmekle ilgili deyimlerimiz de var bizim:
Ekmek çıkarmak, Ekmek çıkmak (düşmek), Ekmek düşmanı,
Ekmek elden su gölden, Ekmek kapısı, Ekmek kavgası, Ekmek parası, Ekmeği dizinde,
Ekmeğinden etmek (birini), Ekmeğinden olmak
Ekmeğine göz koymak (dikmek)
Ekmeğine kan doğramak, Ekmeğine koç
Ekmeğine (engel) mani olmak
Ekmeğine yağ sürmek, Ekmeğini çıkarmak,
Ekmeğini eline almak, Ekmeğini taştan çıkarmak,
Ekmeğiyle oynamak...gibi.
Ekmeğin serüvenini yazmaya kalksak dünya kadar yazı yazarız. Literatürümüze bu denli ekmekle ilgili deyim ve atasözlerinin girmesi ekmeğin değerini ve aynı zamanda ekmeği en önemli beslenme kaynağı olarak kullanmamızdandır. Buna rağmen;
Doktorlar hep "ekmeği az kullanın, sebze ve meyveleri çok kullanın" tavsiyesinde bulunuyorlar. Gelişmiş toplumlarda ekmek nispeten az kullanılıyor. Ekmeği az kullanmak zenginlikle ve kültürle alâkalı bir durumdur. Bu tezimle alakalı olarak aklıma gelen bir hatıratımı nakletmek istiyorum:
Giresun Eğitim Yüksekokulu'nda okurken lokantaya gider, az çorbanın yanında çok ekmek yiyerek karnımızı doyururduk. Vefekar ve cefakar Anadolu insanı çok çalışır ama zengin olamaz. Fakir insan ancak çokça ekmek yiyerek karnını doyurabiliyor. Zira ekmek hem ucuz hem doyurucu özelliği vardı.
1988 yılıydı. Oflu Rızvan GÜVEN arkadaşımla beraber Giresun'da dolaşırken bir grup turiste rastlarız. Onlara ingilizce ,nereli" olduklarıni sordu. Onlar da " Yunanistan Selânik'ten" demişler. Sonra da bana dönerek; " Habunlar Yunanlidur, konuş pakayım bunlarla" dedi. Ben de onlarla konuştum, sohbet ettik, Rıdvan İngilizce ben Rumca onlarla konuşuyorduk. Zengin insanlardı, bizi sevmişlerdi. Akşam yemeğine kaldıkları lüks otele götürmüşlerdi bizi. Otelin terasında, onlarla sofraya oturduk. Masada emvai çeşit yemekler vardı, yalnız ekmek yoktu. İlk defa orada ekmeksiz sofra gördüm. Zenginlik olunca "ekmeksiz" bol yiyecek yiyerek karnını doyurabiliyorsun. Ekmeksiz az çorba lle karın doyar mı hiç?
Bir kaç gün önceydi. Genellikle yolum düştüğünde ekmek aldığım bir fırın var Samsun'da. Oradan ekmek aldım. Eve geldiğimde ekmeğin önceki ekmeğe benzemediğini fark ettim. " Usta değişti her halde, mayalamasını iyi ayarlayamadı, ekmek küçüldü dedim" kendi kendime. Bir kaç gün sonra başka fırınlara baktığımda oradaki ekmeklerin de küçüldüğünü anladım. Eski fırıncının yanına gelip durumu sorduğumda " tekli ekmeğin gramajı 250 gramdan 200 grama düştüğünü" söyledi. Fiyat sabit, gramaj düşük.
Ekmeğin kilogramını 40 liraya alıyorduk. Şimdi 50 liraya alıyoruz demektir. Gramaj düşürulerek ekmeğe % 25 zam yapılıyor anlamına geliyor. Bu sistem tam bir "şeytani sistemdir". Bu sadece ekmekte değil, aldığımız bir çok üründe böyle bir uygulama getirilmiştir. Enflasyonla cebimizdeki paraların çalınmasi yetmemiş, gramaj operasyonunu da maalesef devreye sokulmuştur. Bu gerçekler bir çok vatandaşin farkında bile değil. Fark ettirmeye çalışsan " benim elim sola gitmez" der.
2000' li yıllardan beri buğday üretim miktarimızda artış olmamiş, buğday ihraç eden ülke durumunda iken, buğday idhal eden ülke durumuna geriledik. Girdiler çok yüksek. Bu nedenle vatandaş tarlasını ekemiyor. Diğer taraftan son yirmi yılda ülkemize gelen mültecilerle beraber nüfusumuz % 40'lara varan artış göstermiştir. Nüfus artışina göre doğru orantılı olarak tarım ve sanayi üretiminde artış sağlanmadıği taktirde olacağı budur.
Dört ay önce tekli ekmek 7,5 liadan 10 liraya çıkarılmıştı. 250 gram ekmek bugün 12,5 lira demek. Oranlarsak 7,5/12,5= % 60 diye bir rakam çıkar ortaya. Yani dört ay içinde vefakar ve cefakar Anadolu insanımın vazgeçilmez besin kaynağı olan "ekmeğine" yüzde altmış zam yapılmıştır. Diğer taraftan yıllık enflasyon % 60 gibi gösterilmeye çalışilıyor.
Bizden söylemesi. İsteyen dediklerimizi alır, isteyen alır çöp kutusuna atar. Selâm ve dua ile...
07.09.2024