Cumhurbaşkanı maktulün ailesini arıyor ve katil için ‘en ağır cezayı alacak’ diyor.
Kısacık bir sözdeki yanlışları gösterelim ki, dört maaşlı danışmanların ne menem yetenekler olduğunu bir kez daha gözler önüne serelim:

1.Demokratik bir yönetim biçiminde, yargının vereceği bir karar için, devlet başkanı ihsas-ı reyde bulunamaz.
2.Adil bir hukuk sisteminde ve adil bir yargılamada ‘en ağır ceza’ diye bir kavram olmaz.

Ceza bire bir karşılık demektir ve adalet bunu gerektirir.
Yani cezanın ağırı da hafifi de olmaz.
Suç neyi gerektiriyorsa, suçluya o ceza verilir.
Ama dört gelirli danışmanların hiçbiri bu dediklerimi bilmez.
Çünkü İslamı bilmezler.
İslamı bilmeyen hakkı hukuku bilmez.
Son söz:
Biz katile en ağır ceza istemiyoruz.
Çünkü bizim dinimizde ‘en ağır ceza’ yok.
Sadece ceza var.
O da, katile verilecek olan, idamdır.
Ve idam ‘en ağır ceza’ değil, katlin karşılığı olan cezadır yani adaletin gereğidir.
Adaletin gereği olan bir ceza ise asla ağır da, en ağır da olmaz.
Fakat bu dediklerimi de dört gelirli danışmanlar bilmezler.
Üstelik, öğrenmezlet de...
Çünkü öyle bir dertleri yoktur...