Dün (06.07.2022) Konya Şehir Hastanesi'nde toplumu derinden yaralayan travmatik olaylardan biri daha yaşandı.
"Ne oluyor bu insanımıza?" dedirten acı olayda, kardiyoloji polikliniğinde tedavi gören Yunak Devlet Hastanesi'nde güvenlik görevlisi Mehmet Akçay ile Doktor Ekrem Karakaya arasında henüz bilinmeyen nedenle tartışma çıkmış, doktoru vuran aynı silahla intihar etmiş ve her ikisi de ölmüşler.
Tartışmanın sebebi ne olursa olsun, bir insanın hayatı bu kadar ucuz olmamalı! Maalesef öfkelerimize çabuk yeniliyoruz. Ayrıca değersiz ve küçücük bir meseleden dolayı, hatta haklı mıyız haksız mıyız hiç araştırmadan içimizde bencilce sakladığımız kin ve nefret duygularımızı kontrolünden çok çok uzağız. Böyle olunca da; öfke geliyor, akıl gidiyor!
Allah Teâlâ Âlü İmran sûresinin 134. Ayetinde, "öfkelerini yenmeyi" Müslümanların özelliklerinden sayıyor. Allah Resulü Hz.Muhammed (a.s) de, öfkesine yenik bir sahabe nasihat istediğinde ona şu cevabı veriyordu: "Öfkelenme!"
Öfkeyi gidermenin, kızgınlığı söndürmenin, kin ve nefreti törpülemenin yolları da bellidir ama bunları toplumumuzun kaçta kaçı biliyor ve uyguluyor!?
Ekranlarda seyredilenlere, tablet ve telefonlarda oynanan oyunlara, roman ve hikayelerde okunan maceralara bakıyoruz da; şiddeti teşvik etmekten, kin ve nefreti artırmaktan, öfkeyi kabartıp köpürtmekten başka bir işe yaramıyorlar!..
Son yıllarda giderek artan bu ve benzeri olaylara karşı, devletin ilgili kurumları başta olmak üzere, her kesimin ve her birimizin ciddi ciddi düşünme ve tedbir alma zamanı çoktan geldi de geçiyor bile!
Çözüm şudur: Öncelikle sonuçlardan daha çok sebepler üzerinde durmak ve olaylara yol açan etkenlere karşı önlem alma çalışmaları yapmak.
Aksi halde, insanî hasletler, vicdanî duygular, manevî değerler ve dinî kriterler toplumda zayıfladıkça bu tür olayların artacağını söylemek kahinlik olmaz!
Öyleyse, eğitim sistemiyle birlikte, topluma yön veren televizyon programları, diziler, filmler, sanal medya, tiyatro, sinema, her türlü sanatsal faaliyetler ve toplum inşasına dönük tüm etkinlikler, yukarıdaki değerler ışığında gerçekleştirilmeli ve toplumun bilinç altına yerleştirilmelidir.
Bunlar yapılmazsa gidilen yolun "çıkmaz sokak" olduğu bilinmelidir. Merhum Necip Fazıl'ın dediği gibi:
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak!
Vefat edenlere rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı dileklerimizi iletirken, artık taziye yayınlamaktan çok daha öte, acilen yapılması elzem icraatlara odaklanmamız gerektiğini bir kez daha ifade edelim.
