Mustafa Cemal TOMAR
DÜNYA MÜ'MİNİN ZİNDANI KÂFİRİN CENNETİDİR.
DÜNYA MÜ'MİNİN ZİNDANI, KÂFİRİN CENNETİDİR
Ebu Hureyre -radıyallahu anh- anlatıyor: Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- söyle buyurdu: "Dünya; mü'minin zindanı, kafirin cennetidir."
Allah Azze ve Cellenin kıyamette mümin için hazırladığı kalıcı nimetler yanında bu dünya hayatı onun zindanıdır. Kıyamet gününde Allah Azze ve Cellenin kafir için hazırladığı sürekli azabın yanında bu dünya hayatı onun cennetidir.
Halihazırdaki dünyada kafirler teknolojik ve teknik olarak müslüman ülkelerden güçlü ve zengin görünüyorlar. Müslüman ülke insanlarının hayatlarını cehenneme çeviriyorlar.
Bir önceki yazımda Suriye'deki Sednaya Hapishanesi'ndeki zulümlerin boyutlarına işaret etmiştim. Adeta İnsan Mezbahanesine çevrilen ve cehennemin buyutlarını andıran vahşi bir yer. Burada binlerce insana günlerce, aylarca, yıllarca zulmün her türlüsü yapıldıktan sonra idam edilmişlerdir. Yine binlerce insan yıllarca zulüm altında bu mel'anenet yerde hapis yatmaktadır. Zulme uğrayan bu insanlar muhtemelen çoğu müslümandır. Böyle bir hayat dünyada cehennemi yaşamak demek değil midir? Zulmü uğrayan bu insanların tek suçu özgürlük istemeleri ve mevcut rejime karşı çıkmalarıydı. Bunlara bu zulmü reva görenlere insan denemez. Hayvanlara benzetilse hayvanlara hakaret olur.
Furkan Suresi 44. Ayet-i Kerime' sinde Cenab-ı Hâk; "Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllanacağını mı sanıyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta gidişçe daha sapıktırlar." buyurmaktadır.
Gücünü kullanarak etraftaki bütün imkânları önlerine koyarak, kendi evsanesinden başka kimseyi düşünmeden tıka basa yiyen, dünya nimetlerini alabildiğine hoyratça kullanan bu "esfele safilinler'i" bu yönleriyle hayvanlara, kendilerinden olmayanları güçlerini kullanarak her türlü zulmü yapmaları sebebiyle de hayvanlardan aşağı olduklarını Kur'an bize haber veriyor.
Ayrıca Yüce Rabbimiz Muhammed Suresi 12. Ayet-i Celilesi'nde;
"Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; inkâr edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir." buyurmaktadır
Tarihte zulüm deyince ilk akla gelen Firavunun kavmine yaptığı zulüm akla gelir. Kur'an'ı Kerim'de onlarca Ayet-i Kerime'sinde Firavun'un ve zulmünden bahsedilir. Esasen Firavun deyince bir kişi değil, bir çok kişi demektir.
Fir'avun: Parʻō) Antik Mısır'da hükümdarlara verilen isim. "Büyük Ev, Saray" anlamını taşıyan kelime daha sonraları hükümdardan bahsetmek şeklini almıştır. Firavunlar aynı zamanda tanrı Horus'un yeryüzündeki simgesi ve beşinci hanedandan sonra da güneş tanrısı Ra'nın oğlu olarak da kabul ediliyordu.
Firavun'un zulmünü anlatan ayet-i kerimelerden birinin meâlini veriyorum:
Kur'an'ı Kerim'de, "Dönekliğinizden dolayı ellerinizi ve ayaklarınızı keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!” buyurulmaktadır. Evvelki ayetlere bakıldığında Musa as'ın mucizesi karşısında sihirbazların sihirleri mağlup olmuştu. Hakikatın farkına varıp "Musa'nın dinine iman ettik" diyenlere Firavun bu zulmü reva görüyor.
Kendi saltanatını devam ettirmek için erkek bebekleri ve çocukları Fir'avun'un nasıl katlettiğini tarih yazıyor. Tarihi bilgilerden bir pasaj sunmak isterim.
Firavun, zuhûr edecek olan Hazret-i Mûsâ’yı imhâ için 980.000 mâsumu katletmiştir. Bu çocukların hepsi, Hazret-i Mûsâ’ya hayâtında imdâd olmak, onun rûhâniyetini güçlendirmek için öldürülüyorlardı. Çünkü Firavun ve Firavun âilesi, Mûsâ’yı henüz bilmiyorlarsa da Hak Teâlâ biliyordu. Elbette bunların her birinin alınan hayâtı, Mûsâ’ya âit olacaktı. Zîrâ gâye o idi.”
Burada şu gerçeğe varıyoruz. Bugün dünyayı cehenneme çevirenler dünün Firavunlarının devamıdır. Firavunlar her dönem vardır, fırsat buldukça dünyayı müslümanlara zindan ediyorlar, dünyayı cehenneme çeviriyorlar. Bugün dünyadaki zulümlerin başında firavuncuların adamları oturmaktadır. Nerede bir göz yaşı akıyor, haksız yere adamlar öldürülüyor, insanlar zulmü uğruyor, kadınlar dul çocuklar yetim kalıyorsa her birinin arkasında mutlaka bir firavun parmağı vardır demektir.
Burada bir bir saymaya gerek yok. Keşmir'de, Miammar'da, Doğu Türkistan'da, Yemen'de, Sudan'da, Gazze'de, Filistin'de, Kudüs'te, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da, Mısır'da, Hindistan'da ve daha ismini sayamayacağımız dünyanın bir çok yerinde müslüman kanı akmaktadır. Muslümanlar; ekonomik, siyasi, psikolojik, sosyolojik, milli ve dini anlamda hep baskı altındadır. Zalimlerin zulmüyle karşı karşıyayız. Mutsuzuz, umutsuzuz, olup bitenleri ibretle izliyoruz. Zulmün büyük boyutları çevremizi sarmıştır. Böyle bir dünyada kendimizi azap içinde yaşamış gibi hissediyoruz. Bu nedenle dünyada bize huzur yok, inşallah öbür dünyada olacaktır. Selâm ve dua ile...
14.12.2024