Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

DOKUNSUN DİYE DEĞİL OKUNSUN VE İBRET ALINSIN DİYE...

DOKUNSUN DİYE DEĞİL OKUNSUN VE İBRET ALINSIN DİYE...

27.06.2024 tarihinde üç cilt halinde basılan kitaplarımın Ankara'dan kargo aracılığı ile elime teslim edildiği tarihtir. İlk defa böyle bir durum yaşadığından dolayı mutlu oldum, bu faaliyetimden doğrusu heyecan duydum. Kitaplarımın resimlerini ve kısa tanıtım yazımı sosyal medyada paylaştım. En aktif kullandığım sosyal medya Facebook'tur. Orada beş bine yakın sayfa arkadaşım vardır. Sayfa arkadaşlarımızı bölümlere ayırmak doğru değildir. Yalnız bizi yakinen takip edenler var. Biz de yakinen takip ettiklerim vardır. Bu kural herkes için geçerlidir. 5 bine yakın arkadaşın, yakinen ancak bir kaç yüz kişiyi tanıyabilirim. Öyle veya böyle geçmişten o kimselerle bir hukukum vardır.

Kitaplarımın tanıtımı ile ilgili yorum yazan ve beni onurlandıran tüm dost ve arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Sizlerin her cümlesi bize güç verir, acizane sergilemeye çalıştığım gayretime yeni bir heyecan ve ivme kazandırır. Sizlerin "tebrik eder, hayırlara vesile olsun" sözlerinizin manevi değeri ölçülemeyecek kadar değerlidir. Değerli dost ve arkadaşlarımın tamamından Hâk Teâlâ razı olsun. Amiin...

. Kitaplarımla ilgili yazılan mesajların tamamını okudum. Kim kitaplarımla ilgili mesaj yazdı diye sorsanız, tamamına yakınını sayabilirim desem kanaatimce abartılı bir cümle kurmuş olmam. Mesajların içinde "Hayılı olsun, okuyanın bol olsun"a ilaveten ara cümlelerle ilham alınacak mesajlar da vardı. O mesajlar da kayıt altına alınmıştır. Benim için o mesajların her birinin misali; zifiri karanlıkta bir sahra çölünde bilinmez bir tarafa doğru yol alırken istikametimi gösteren birer meşale gibidir. Yeri ve zamanı geldiğinde her biri kullanılacaktır inşallah.

O değerli mesajlardan birisi de yazıma başlık olarak aldığım çok manalı cümle, "Dokunsun diye değil, okunsun ve ibret alınsın diye" ifade edilen cümlesiydi. Bu cümle aslında her şeyi anlatıyordu. Amacım ve gayretimi özetliyordu. Asla ön plâna çıkmak, para kazanmak, ya da desinler için diye böyle bir yola girilmez. Yegane amacım acaba birilerine kendimce bazı hatırlatmalar yaparak daha doğru istikamete doğru yön akınabilir midir? Bütün derdim ve gayretim budur. Asla kimseyi eleştirmek, aşağılamak, ötekileştirmek, kınamak için değildir. Okurlarımı düşünmeye, ibret almaya, yolumuzu ve yönümüzü tayin etme noktasında katkı sağlamaya, olaylara farklı bakış açısıyla bakarak daha gerçekçi yaklaşımlara varmaya yöneliktir.

KTÜ Giresun Eğitim Yüksekokulu'ndan; arkadaşım, kıymetli hemşerim, dostum, eğitim uzmanı, yılların yöneticisi Orhan TOPAL Hocama; yazımın başlığı olarak aldığım cümleyi kurarak kitap yazmamın amacını özetlediği için çok teşekkür ederim.

Müslümanlar olarak bizlerin "tebliğ" diye bir görevi vardır. Bu tebliğ görevi günümüzde sadece Diyanet mensuplarına ait değildir. Her müslüman bulunmuş olduğu görev ne olursa olsun bildiği kadarıyla hakkı anlatacak, batıl yolda olan insanları hakka çağıracaktır. Ayrıca mesleğinde edindiği bilgi ve tecrübelerini yayarak, yaşayarak, yaşatarak, duruma göre yazarak ya da anlatarak gelecek nesillere aktarmak durumındadır. Ör/ İyi bir köfteci iseniz göreviniz sadece müşterilere leziz köfteler yaparak memnun etmek değildir. Bu tecrübe ve birikimimizi mümkün mertebe yanınızdaki ya da etrafınızdaki insanlara öğretmektir. Belki rekabet yönünden zarar edeceksiniz ama uzun vadede kazançlı çıkacağınızdan emin olmalısınız. Hadis-i şerifte beyan edildiği üzere amel defteri kapanmayacak olanlardan bir grup da "ölmez bir eser" bırakanlar olacaktır. Altın değerinde meslek edinip, o mesleğe değer katıp gelecek kuşaklara aktaranlar da bu kapsamın içinde yer aldıklarını düşünüyorum. Buradan tarihe baktığımızda ölmez eserler bırakıp bu müjdeye dahil olanların listesi tarih kitaplarında yazılıdır. Tarih kitaplarında yazılı olan listeler insanoğlunun yazdığı listelerdir. Esas olan Yüce Allah Teâlâ'nın listesine girebilmektir. Niceisimsiz kahramanlar insanlar tarafından unutulsa da, tarih sayfalarında isimleri zikredilmiyor olsa da onlar Rabbimizin listesinde olduklarında asla şüphemiz yoktur.

. Bütün insanlık razı olsa da Rabbim razı olmazsa bir kişiden, o rızalık neye yarar. Rabbim razı olup da bütün insanlık razı olmazsa ne alâ. Önemli olan Rabbimizin rızalığıdır. O' nun rızalığına vijdan sahibi, ehli iman da razı olacaktır.

Zengin değilim, sarayar-camiler, hanlar-hamamlar, medreseler-okullar, pınarlar-çeşmeler, şifahaneler-hastahaneler yaptıramam demeyelim. Bunların yapımımında bir tuğlamız dahi olsa mutlaka karşılığı olacaktır. Yaptığımız zerre misali iyilik ve kötülükler "Kiramen Katibin" melekleri aracılığıyla kayıt altına alınmaktadır. Bu husususu Cenab-ı Hâk; 7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir. 8- Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir. Buyurmaktadır. (Zilzal Suresi). Ayrıca Kehf Suresi'nin 49. Ayet-i Kerime' sinde Cenab-ı Hâk; - "O gün herkesin amel defteri ortaya konulmuştur. Ey Muhammed! Günahkârların, amel defterlerinden korkarak: "Eyvah bize! Bu nasıl deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş" dediklerini görürsün. Onlar, bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez". Buyurmaktadır.

Küçük büyük demeden gücümüz nispetinde iyiliklere ve güzelliklere doğru adım atalım. Atmaya meyilli olanlara katkı sağlayalım. Yerinde sabit duranları iyiğe doğru meylettirmeye çalışalım, kötülüklerden, ateşten ve düşmandan kaçar gibi kaçalım. Kötülükler şüphesiz ki bizim düşmanımızdır. Ömrümüzün sonuna kadar hak dava uğruna mücadelemizi sürdürelim. Hâk Teâlâ bizleri, hakkı hak bilip, hakka tabi olanlardan, batılı batıl görüp batıldan ictinap eden kullardan eylesin. Amiin.

29.06.2024

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.