Kasım BOLAT
DAVUT PAŞA SAHRASI
İstanbul’un Avrupa yakasında olan, bugün Yıldız Teknik Üniversitesi Davut Paşa Kampüsü olarak eğitim hizmeti veren bir sahradır. En önemli özelliği İstanbul’un Avrupa yakasındaki en havadar yerin burası olmasıdır.
Dahası havası temiz, suyu leziz olduğu için Bizans döneminden itibaren İmparatorların tercih ettiği ve dinlendikleri bir yer olmuştur.
Ayrıca, Bizans İmparatorlarının resmi ilanı burada yapılırdı. Davut Paşa ismini ise; Fatih zamanında Anadolu Beylerbeyiliği yapmış; hatta onu Otluk Beli Savaşında pusuya düşerek ölümden kurtarmış olan Davut Paşa’dan alır. Bu Davut Paşa ki; II. Bayezid zamanında 1483’den 1498’e kadar 15 yıl boyunca aralıksız olarak Veziriazamlık yapmıştır.
Bununla birlikte dönemin en zengin vezirlerinden biridir. Aynı zamanda II. Bayezid’in de dünürüdür. Zira oğlu Mustafa Paşa, II. Bayezid’in kışı Sofu Fatma Sultan ile evlidir. Hammer’in değimi ile “tatlı bir yokuşu” vardır ve ancak bu yokuş çıkıldıktan sonra sahraya ulaşılır.
Davut Paşa, havası temiz, suyu leziz olan İstanbul’un Rumeli yakasındaki en güzel havasının olduğu bu sahraya Vezirizamlığı zamanında ilk önce cami, medrese ve imarethane inşa ettirir. Bundan sonra da sahra diğer vezirlerin de dikkatini çeker ve adeta devlet adamlarının uğrak yeri olur.
Diğer vezirler de bu sahraya adeta âşık olurlar ve başta Piri Paşa ve Kasım Paşa olmak üzere vezirler buraya cami yaptırırlar. Buraya gelenler bir daha gitmek istemez. Öyle ki; bu sahra Osmanlı Devletinin Avrupa Seferlerine açılan kapısı hükmündedir. Avrupa’ya sefere gidecek olan ordu burada toplanır, askeri düzene girer ve uğurlama yapılarak sefere çıkar, dönüşte yine şehre girmeden önce son hazırlıklar burada yapılırdı.
Anadolu tarafına yapılan seferlerin İstanbul’daki son durak yeri ise Üsküdar’daki Ayrılıkçeşmesidir. Burası zannedildiği gibi sevgililerin gelip “ biz ayrı dünyaların insanıyız Nalan, nayrılmalıyız. Hayatta mutluluklar” dilerim dedikleri yer değil, Anadolu tarafına sefere gidecek Kapulu askerlerinin son hazırlıklarının yapıldığı ve şehirden ayrıldıkları yerdir.
Davut Paşa Sahrası ise Padişahların sefere gittikleri zamanlar adeta altın çağını yaşadı. Burası cıvıl vıcıl hanedan üyelerinin kaynadığı vezirlerin toplandığı ve sohbet ettiği bir yer haline geldi. Hatta III. Mehmed Eğri seferine giderken buradan uğurlanmış ve dönüşteki zafer şenlikleri de yine burada yapılmıştır. Ancak padişahların sefere gitmeleri aksayıp veziriazamlar da gerekli ilgiyi göstermedikleri vakit adeta unutulmaya yüz tutan bir yer haline geldi. Öyle ki; bazı veziriazamlar böylesi önemli bir sahranın nerede olduğunu dahi bilmez hale geldiler.
Planlı bir arkelojik kazı yapılmadığı için Davut Paşa Sahrasının yerleşim yeri olarak ne kadar eskilere gidildiğini net bilmiyoruz. Ana Malazgirt Zaferinde yenilen Romen Diyojen’in imparator olmasının burada ilan edildiğini bildiğimize göre, Bizans döneminin çok erken zamanlarına kadar gittiğini söylemek mümkündür. Ancak şüphesiz altın çağını Osmanlılar zamanında yaşamış daha sonra buraya modern bir kışla yapılması ile yeniden imar edilmiştir. Buna rağmen Osmanlı dönemine dair ne tür yapıların ya da yapı kalıntıların olduğunu bilmiyoruz, zira tarihlerde anlatıldığını göre gerek Bizans ve gerekse Osmanlı zamanında kalma, cephanelik, hamam ve su delhizlerin olduğu bilinmektedir. Ne tür tarihi eserlerin var olduğu ancak yapılacak arkeolojik kazılar ile bilinebilir.
Not; Osmanlıca kısım Hammer'in Davut Paşa Sahrasını anlattığı ilgili kısımdır.
Hammer, Devlet-i Osmaniye Tarihi, c. 4. Çev. Mehmed Ata,1914, s. 9