Naim OKUR
Çubuk'ta yapılmaya çalışılan ne?
Amasız, fakatsız bir şekilde telin edilmesi, kınanması gereken bir olay. Şiddetle kınıyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Anlaşıldığı üzere 31 Mart mahalli(!) seçimlerinden sonra durulmayan sular yeniden yükseltilmeye, köpürtülmeye çalışılıyor.
Sosyal hayatta ve siyasette protesto meşru ve helâl bir haktır ama şiddet asla. Sorumlular hakkında derhal gereken adli işlemler yapılmalı ve bu olaydan birinci derecede sorumlu olan Ankara Valisi başta olmak üzere
İçişleri Bakanlığı, şayet bir saldırı ihtimalini haber alıp bunu CHP yetkililerine, Kemal Kılıçdaroğlu'na bildirmemiş ve gerekli tedbiri almamışsa bakanın siyasi sorumlu olarak istifa etmesi gerekir.
Yok efendim "istenmiyorsunuz gelmeyin" denmiş! Her siyasi parti ve liderinin siyaseten de olsa kendisine prim yaptıracak her türlü faaliyete katılma hakkı vardır. Bu şehit cenazesi bile olsa. Devletin ana muhalefet partisi lideri ve heyetini koruyamamak için hiçbir mazereti olamaz.
Bu menfur olaydan yürüyerek toplumda kin ve nefret tohumları ekmek için gayret sarf eden sahtekârlara da bir çift sözümüz olacak.
Özellikle Orta Anadolu ve Karadeniz'deki şehit cenazelerinde bu tür öfkeli ve hatta çirkin tavırlara uzunca bir süredir ve sıkça rastlanmaktadır. Bir dönem iktidar partisi mensuplarına "sizin burda ne işiniz var?" gibi küfür ve hakaretlerle bezenmiş protestolar yapılırken birileri avuçlarını ovuyordu. Bugünü hazırlayan bir amil de geçmişte şehit cenazelerinde gösterilen bu tepkiler idi. O zaman hedef AK Parti idi, bugün ise CHP.
Hatırlayalım Meclis Başkanı, Adalet Bakanı veya Başbakan yardımcısı olduğu bir dönemde Cemil Çiçek, Ankara Kocatepe Camii'nde saldırıya uğramış, kovalanmıştı. Şimdi bu durumdan vazife çıkarmak isteyen bazı samimiyetsizler o esnada Cemil Çiçek'e yapılanları "şehit yakınlarının hassasiyetine verilmesini" tavsiye etmişti.
Yine birgün Kayseri'de bakan Taner Yıldız yumruk yemişti. Bekir Bozdağ'a yumruk atan kişi ise dönemin muhalefet milletvekilleri tarafından "alnından öpülmüştü. Demek ki devlet bazen iktidar bakanını, meclis başkanını da koruyamıyormuş.
Barış süreci ve açılım politikası eksikti, yanlıştı ama netice itibariyle bir devlet politikası idi. Yanlış elemanlar ve muhataplarla yürütülen bu süreçten önemli kazanımlar ve ciddi, ağır bedeller ödenerek olsa da vazgeçilmiştir.
Dün Ak Parti öncülüğünde yürütülen devlet politikasına her türlü vasıtayı kullanarak karşı çıkanlar; siyaseten prim yaptığı, oy ve belediye başkanlığı getirdiği için şimdi aynı hatayı kendileri yapmaktadırlar. Birilerindeki Erdoğan ve AK Parti nefreti gerekirse sadece HDP ile değil PKK ile de ittifak yapacak raddeye gelmiş maalesef.
Ak Parti o hatayı yaparken ağza alınmayacak galiz küfürler savuranlar, ihanet dahil en ağır şeyleri söyleyenler, Kılıçdaroğlu ve CHP'nin HDP ile ittifakına ses çıkarmayanlar şimdi kendileri aynı hatayı yaparken mazur görülmelerini istiyorlar.
Demokratik Batı ülkelerinde hiçbir şekilde izin verilmeyen etnik ve bölgesel siyaset yapanları, bütün ülke siyasetini dizayn edecek bir paydaş haline getirenlerin bu babta söyleyecek tek kelimeleri olamaz.
Ülkemizde en lazım olan şey ahlak ve tutarlılıktır.
Bu menfur olayda varsa başta kışkırtıcılar ve o yumruğu atanlar olmak üzere suçlular derhal tesbit edilmeli ve hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır...
Olay, spontan gelişmiş bir protestonun ölçüsünün kaçırılması sonucu veya var olan bir protesto potansiyelinin ajite edilerek provokasyona dönüşmesi de olabilir. Her iki hâlde de soruşturma titizlikle yapılmalı ve suçluların gerekli cezaları alması sağlanmalıdır.
Başta iktidar partisi olmak üzere ve bütün siyasi partiler bu menfur olay hakkında yapıcı bir dil kullanmaya özen göstermelidirler.
Ülkesini seven herkes başta sosyal medya olmak üzere kullandıkları ifadeleri çok büyük bir hassasiyetle seçmelidir. Soyut ve flu ifadelerle sosyal ve siyasal bir grubu suçlayıcı intikamcı bir dil bizi daha fazla bölünmeye ve neticede bir iç savaşa götürür. Çünkü "biz çadırımızı sırtlanların yolu üzerine kurmuşuz."
Kimden kime yönelirse yönelsin her türlü şiddeti kınıyorum. Ancak provokasyonları da kınıyorum.