İbrahim Halil ER
Çin'in Müslümanlara Karşı Politikası
Çin'in Müslümanlara karşı politikasının tartışıldığı bir dönemde benim görebildiğim ve tespit ettiğim politikası sanırım şöyle olmuştur.
Yalnız öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki Çin'de sadece Müslüman Uygurlar yoktur. Başka Müslüman etnik kökenliler de bulunmaktadır. Bu nedenle Çin'in İslam karşıtı tavırlarıyla Uygurları asimile etme tavrı birbirine karıştırılmamalıdır.
Çin, ülkedeki Müslüman azınlığa bir çok haklar verdiği gibi, ibadet anlamında da sınırlı özgürlükler vermiştir. Müslümanlara verdiği bu hakları dünyaya servis etmektedir.
Fakat özellikle Uygurların yaşadığı Sincan Özerk bölgesi ve Urumçi'de sistemli bir asimile politikası izlemektedir.
Çin'in Sincan bölgesine uyguladığı bu asimile politikasının temel parametresi de Uygurların bağımsızlık arzusunu bastırmaktadır. Bunun dışında Sincan bölgesi son derece değerli madenlerin olduğu stratejik bir bölgedir ve Çin burayı kaybetmek istememektedir.
Çin'i böyle okuduğumuzda birbirine zıt haberleri daha iyi anlarız. Çünkü çin yüzölçümü olarak Avrupa kıtasının iki katı kadar büyük olduğu gibi nüfus bakımından da avrapa'nın üç katı kadardır. Çin denildiğinde küçük bir devlet olarak düşünmeyelim. Bu arada Sincan özerk bölgesi yani Uygurların nüfusunun gayri resmi verilere göre sayısı 100 milyon olduğu söylenmektedir. Yani Türkiye nüfusundan fazla Türk Çin'de yaşamaktadır.
Çin'de bazı bölgelerde Müslümanlara serbestlik varken, Sincan'da baskı uygulamasının temel amacı sindirme ve asimile politikasıdır. Fakat buna rağmen resim ve videolardaki o aşırı hareketler ya çok eski dönemlerden kalma veya Arakan müslümanlarına yapılan baskılardan oluşmaktadır. Yani her resme inanmayın. İnternette gördüğünüz resimlerin kökenlerinin nereden geldiğini google'nin image aramasıyla aratabilirsiniz. Böylece piyasada dolaşan resimlerle yönlendirilmekten kurtulabilirsiniz. Artık şu internetten sağlam bilgileri bulma yöntemini öğrenin. Herşeye inanmayın.
Türkiye'nin Çin'in Uygurlara karşı uyguladığı asimile politikasına ciddi anlamda muhalefet etmesi ve ayar çekebilmesi imkansızdır. Çünkü bu konuyu ne zaman Çinlilerle konuşmak istese Çin, Türk yetkililerinin önüne Kürtlere uyguladığı politikayı sunmaktadır. Bu durumda Türk yetkililer cevap verememektedirler. Türk yetkililerine Dersimi, Şeyh Sait Kıyamını ve doğuda uygulanan Jitem olaylarını, askerlerin halka dışkı yedirmesini, Şırnakta uygulanan iki günlük kuşatma gibi olaylar sunulduğunda TENCERE DİBİN KARA, SENİNKİSİ BENİMKİNDEN KARA misali olduğundan susmaktadır.
Türkiye Kürt meselesini halletmediği sürece hem inandırıcılığını kaybetmekte ve hem de dış politikası tıkanmaktadır. Bu durum içerdeki sarmalı daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdiği gibi, Kürtleri istihbarat örgütlerin yönlendirilmesine de açık hale getirmektedir.
Bu nedenle tüm sorunlarımızın ana düğümü Kürt meselesinin hallidir.
Bu arada Türkiye 2010 yılında Çin ile stratejik yakınlaşma antlaşması imzaladı. Bu çok önemliydi. Bu amerika ve batıya karşı yapılan bir hamleydi. Bu Türkiye'nin batı blokunun dışında alternatifler arama hamlesiydi. Batı, bu hareketi cezasız bırakamazdı. Çünkü bu durum başka ülkelere de örnek olabilirdi. Çinden füze alımı olayı da zaten bardağı taşıran ve Tayyibin kalemini kıran olay oldu.
Bu arada HDP'nin Uygur Türklerini desteklemesini beklemek boşunadır. Onlar, Çin ile olan diyaloglarını geliştirmek için oraya akıl almaya gittiler. Ayrıca, hdp'nin Çin'i eleştirmesi demek Çin'in düşmanlığını çekmesi demektir. Halbuki pkk gibi örgütlerin en büyük silah tedarikçilerinin başında Çin gelir. Bu tavır, Çin'in silah kozunu kullanmasına yol açar. Çünkü nasıl Türkiye Kürt meselesini kırmızı çizgisi olarak görüp bunun için dünyayla savaşmayı göze alıyorsa aynısı çin için de geçerlidir.
Çin'in güçlenmesi aslında dünyadaki amerikan egemenliğini zayıflatması açısından önemlidir. Bir çok Müslüman özgürlük savaşçılarına silah Çin'den gitmiştir. Biz Afganistanda iken burada çok sayıda Çin ve İran yapımı silah olduğunu gördük. Bu ülkeler özellikle silah anlamında amerikan karşıtı gurupları da desteklemektedirler.
Bu nedenle batı çin'i sevmez. Ama ucuz işgücü olduğu içinde yararlanmasını bilir. Özellikle amerikan emperyalist şirketleri çin'de fabrika açarak malzemelerini çok uzuca mal etmektedirler. Burada ucuz iş gücü olarak malesef uygurlar ve müslümanlar çalıştırılmaktadırlar. Aylık kazançları 10 dolar civarındadır. Yani ucuz çin malları kalitesiz olduğu için ucuz değildir. İşgücü maliyeti olmadığı için ucuzdur. Bu arada bizde bu mallara saldırdığımızdan bir anlamda sistemi desteklemiş olmaktayız. Yani işimize geldiği zaman karşı çıkıyor, işimize geldiği zamanda yararlanıyoruz.
Çin'e bakarken çok yönlü bakmak gerekir....
Fakat batı neden çin'i bölmek için uğraşmaz. Bugün islam dünyasını bölük pörçük eden ve hala amip gibi bölen batı Çin'i neden bölmez. Halbuki çin'den en azından 5 devlet daha çıkabilir. Çin deyince biz tek bir ulus ve millet anlıyoruz fakat ondan fazla etnik köken ve bir çok din var...
Burasını da bir kaç devlete ayırmadan Çin'i frenleyemeyiz....