Yavuz Dede :

NASIL bir DARBE yapacaklar diye düşüneceğimize, NEDEN biz bunlara bir DARBE VURAMIYORUZ diye düşünmeliyiz.

Rasim Duman :

Kıymetli kardeşim, biz de onlara darbeyi vuruyoruz, merak etmeyiniz. Yalnız biz "fazla toz kaldırmadan, uhûlet ve suhûlet ile" götürüyoruz işi...

Onların, mevcût konjonktürde, böyle bir teşebbüste bulunmalarının, kendileri için "intihâr" olacağını bile bile "darbe yapmaya kendilerini mecbûr hissetmelerinin" asıl sebebi de budur işte : Biz onların bütün "imâlât" ve "hareket mekanizmalarını" budayarak gidiyoruz. Harekete geçmezler ise, bir müddet sonra tamamen "mevtâ" olacaklar.

"Peki biz niye onları bir anda mevtâ etmiyoruz" derseniz, cevâbım şudur : Hâlâ "kripto" pozisyonda olanlar var ; yâni henüz "teşhis ve tesbit edilemeyenler" var. Dünyanın en güçlü istihbârât teşkilâtlarının ( CIA - MI6 - MOSSAD ) destekleri ile hareket eden bir "casusluk ve ihânet teşkilâtı"ndan ( FETÖ ) bâhsediyoruz ; elbette işimiz kolay değil, iğne ile kuyu kazıyoruz. Mâmâafih, gene de kat'ettiğimiz mesâfe ve elde ettiğimiz muvaffakıyet hakikaten her türlü takdirin fevkindedir. Rabbim Hükümetimizden ve Reisimiz'den ebeden razı olsun inşallah.

Bu başarının altında, cesâret var, azim var, kararlılık var, sebât, sabır, vatan-millet sevgisi ve sadâkati ve samimiyeti var. Üstelik te bu zorlu mücâdeleyi sekteye uğratmaya çalışan ABD ve İNGİLTERE gibi ülkelerin açık-kapalı hücûmlarına râğmen...

Bunlardan daha acı veren , bizzât kendi içimizdeki "eblehlerin" ve "trenden inenlerin" kalleşlikleri ve alçaklıkları ve hıyânetlerine râğmen...

Netice itibârı ile, bu bir imân-küfür mücâdelesidir ve elbette ki zâfer "inananların" olacak, Hak, bâtıl'a galebe eyleyecektir. Bu içinde bulunduğumuz durum, zorlu bir imân imtihânıdır, Hak yolda ayağı sâbit kalanlara, Okçular Tepesi'ni terketmeyenlere ne mutlu.

Bir de şu var ; böyle zorlu imtihânlar, aynı zamanda büyük "temizlikleri" de berâberinde getiriyorlar ; içimizde birikmiş olan safraları atıyoruz, tümörleri kesip koparıyoruz, çıbanlara neşter vuruyoruz... Hülâsâ, vücûdumuza hülûl etmiş ne kadar "hâbis unsur" var ise, hepsinden kurtulmuş oluyoruz inşallah. Yani, "Şer Cephesi"nin kurduğu tuzak, kendi başlarında patladığı gibi, bizim de "tezkiyemize" vesile oluyor ve olacak inşallah.

Son olarak şunu arzedeyim ; yeni darbeciler, bu defâ muhtemelen KEMALİST maskesi takacaklar. Böylece, "FETÖ'ye kin güdenlerin tepkisinden kurtulacaklar, Atatürkçüler'in de desteğini alacaklar" hesapları bu istikamette.

Ali KOÇ'un son zamanlarda Atatürkçülüğe çok fazla âtıfta bulunuyor olmasının ve Fenerbahçelileri "lâik Cumhuriyet'in bekçileri" olarak "gazlamasının" esbâb-ı mûcibesi de, budur.

Ali KOÇ, beklenen darbenin koordinatörü, finansörü ve azmettiricisi olarak, vâzifesini gayet iyi yapıyor !

Amma "filmin sonu" Ali KOÇ için hiç iyi görünmüyor. İşler sarpa sardığında, kapağı Atina'ya atmak ta kolay olmayacak.

Selâm ve dua ile.