Diyânet İşleri Başkanlığı'nın, "cemâatle kılınan namazlar" konusunda aldığı karar, görüyorum ki bazı muhterem büyüklerimin ve kıymetli dostlarımın tepkilerine sebep olmuş.

Kısa bir müddet için, vakit namazları ve cuma namazları cemâatle kılınmayacak. Cuma namazının yerine de, herkes öğle namazını kılacak. Bununla berâber, münferiden ( kendi başına ) namaz kılmak isteyenler için, câmilerimiz gene de açık olacaklar.

Bu kararı vermek te zor bir iştir ; meselenin "psikolojik-sosyolojik" neticeleri de vardır. İşin künhüne vâkıf olmayan bir kısım insanlar, meseleyi yanlış anlarlar, yanlış hükümler binâ ederler, sıkıntı doğar.

Bu karar elbette hepimizi üzdü, amma şunu da unutmayalım ki, böyle bir kararı verenler ; Dinî ilimlerin bütün şûbelerinde ( Tefsir, Hadis, Fıkıh, Akaid, Siyer...) ehliyet ve dirâyet sâhibi ilim adamlarıdır ; kararlarını, "edille-i şer'iyye"ye uygun olarak vermek mecbûriyetleri olduğunu bilen insanlardır.

Yani, böyle bir mevzûda karar verilirken, hiç kimse "ben böyle olmasını istiyorum, böyle olacak !" şeklinde bir dayatma'da bulunamaz. Cumhurbaşkanımız da bu konularda, "fetvâ" dışına çıkamaz ve çıkmaz.

Ben de Dinî İlimlerin hiçbir şûbesinde mütehâssıs değilim ; bu mevzûlarda konuşmak ve yazmak ta, çok büyük mes'ûliyet gerektiriyor.

Şu kadarını söyleyebilirim : Hakikaten çok fevkalâde ( olağanüstü ) bir dönemden geçiyoruz. Bazı şeyler, mûtâd'ın dışına çıkabilir. Her zaman yaptığımız şeylerden, çok daha farklı olanlarını yapmak mecbûriyeti hâsıl olabilir ; buna "mücbir sebep" denir.

Bugün karşımızda çok tehlikeli bir "mücbir sebep" var. İşin mütehâssısları, CORANAVİRÜS dedikleri bu belâdan kurtulmamız için, bir müddet toplu bulunmamamız gerektiğini tâvsiye ediyorlar. Sağlık ve can, Rabbimiz'in bize verdiği ve "âziz" kıldığı büyük nimetlerdendir ve sağlığımızı ve canımızı korumamız da, üzerimize FARZ'dır.

Diyânet'in kararına tepki gösterenlere şunu hatırlatmak isterim :

FARZ olan, "câmide cemâatle namaz kılmak" değildir ; FARZ olan, bizâtihi NAMAZ KILMAK'tır. Evet, câmide cemâatle namaz kılmanın fâzileti, evde tek başına kılmaktan, 27 derece fazladır ; amma, daha fazla sevâp kazanalım derken, sağlığımızı ve canımızı tehlikeye atar isek, MÜSTEHÂP'ı, FARZ'ın önüne geçirmiş oluruz ; buraya dikkat edelim inşallah.

Bir de, meseleyi "külliyen ve süresiz olarak câmileri kapatmak" olarak görenler var ; ve bu asılsız iddiâlardan yola çıkarak, Reisimiz'i ve Diyânet İşleri Başkanlığı'nı yerden yere vuruyorlar ; ALLAH (C.C.) ıslah eylesin, akıl, fikir, vicdân, insâf versin inşallah. Yapmayın böyle muhteremler, işin fıkhî veçhesi ve yine fıkhî istinâdgâhı ve delilleri var. Edille-i Şer'iyye dediğimiz KİTAP-SÜNNET-KIYÂS-İCMÂ'ya dayanmayan bir kararı, kimse vermez, veremez.

Binâenâleyh, zâten kısa bir müddetle tâtbik edilecek olan bu karardan dolayı, Reisimiz'i, Hükümetimiz'i ve DİB'i rencide edecek, üzecek sözlerden ve tavırlardan dikkatle uzak duralım inşallah. Zira o insanları yıpratmaya ve yıkmaya çalışan, yeteri kadar düşmanları var ; bir de bizim ok'larımız ile yaralanmasınlar.

Selâm ve dua ile.