Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
BİR DERVİŞE TAVSİYELER
BİR DERVİŞE TAVSİYELER Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
— Birilerine ‘dublörlük’ yapanlara itibar edilmemelidir. — Ahlâksız’ın ‘ahlâksızlığı’ gizlenmemeli, teşhir edilmelidir.
— Hayatları dalavere- dümen olanların rotalarına güvenmemelidir. — Hak edenlere hadleri bildirmelidir ki bir daha hadlerini aşmasınlar.
— Karınları ‘aç’ olduğu halde, kuyruklarını ‘dik’ tutanlardan sakınılmalıdır. — Çakal’a ‘çakal’; saksağan’a da ‘saksağan’ denmeli, tevile gidilmemelidir.
— ‘İnsan’ yerine koyduğunuz ‘adam’, eğer yerini yadırgarsa derhal yerini değiştirmeli… — Cevapları ezberleyen zevata hatırlatmak gerek: Hayat her zaman aynı soruyu sormuyor!
— Her derde devâ aranmalıdır ve ilaç da bulunabilir ama ahlâksızlık illetini tedavi edici ilacı henüz keşfedilmedi.
— Her insan kayığının küreklerini kendi çekmelidir; aksi halde boş yere uğraşılır ve hiçbir yere gidilemez.
— Her ormanın bir ‘aslan’ı, her makamın da yanında bir ‘çakal’ı olduğu bilinmelidir. — Okumayacağından emin olunan hiç kesmeye, kitap hediye edilmemelidir, kitaba yazık olur. — ‘Hayvandan da aşağı mahlûklar (Belhüm a’dal)’ teşhis edilmeli ve ona göre davranılmalı.
— Bulanık suları ve puslu havaları sevenlerden, fırsatçılardan, idare-i maslahatçılardan uzak durulmalı…
— Önemli kişiler korumasız gezerken, önemini kaybettiği halde korumalarla gezen zevata acımalı ve onlara feraset dilemeli…
— İçten pazarlıklı olanlara ve sinsi tıynetli olanlara temkinli yaklaşılmalıdır; çünkü ne tür çakallık yapacakları belli olmaz.
— ‘Adam’ olmayanlara ‘adam’ muamelesi yapılmamalı; kendilerini gerçekten ‘adam’ sanmaya başlarlar ve ‘adamları’ yanıltırlar.
— Anlamayacağından/kavrayamayacağından emin olunan hiç kimseye fıkra anlatılmamalı ve nükte/ şaka yapılmamalıdır.
— Sürekli yanlış yapan, yanlış yaptığının farkında olmayan, uyarılara hiçbir zaman kulak vermeyen ve itibar etmeyen zevattan uzak durulmalı…
— Carî hukuka ve mevzuata uygun her eylemi, muhakkak ahlâkî ve insanî sanmamalı. Ahlaksızlığın da bazen mevzuata uygun olduğu unutulmamalı…
— Bir insanı iyi tanımak için, ona yüksek (!) bir makam vermeli veya fiziki/ahlâki yolculuk edilmeli veya alış-veriş yapılmalı veya komşuluk edilmeli.
— Her türlü organizasyonun başrolü oyunculuğuna soyunan zevata temkinli yaklaşılmalıdır; insanları nereye toslatacağı veya nerede kullanacağı bilinmez.
— Kendilerini hep Kaf Dağı’nın üzerinde zannedenlere, ayaklarını yere basmaları ve normalleşmeleri için, uymasalar da, sık sık uyarılar yapılmalıdır.
— Eli cebine gitmeyen, kendi harcaması gerekirken, psikolojik olarak başkalarını ödeme yapmaya yönlendiren ancak itibarının kendisine yontulduğu insanlardan uzak durmalı.
— Parayı, malı ve mülkü çok sevenleri, maddiyatı her şeyden üstün tutanları, sürekli olarak ‘yok’larını sayıp ‘var’larından hiç bahsetmeyenleri, 1 kuruşluk çıkarları için 100 kuruşluk değerlere diklenenleri, hediye vermek zorunda bırakmamak için, düğün ve sünnet merasimleri gibi cemiyetlere davet etmemeli.
— Toplum ve camiası içinde itibar kaybettiği, hükmü kalmadığı ve sıradanlaştığı halde, sanki itibar kaybetmemiş gibi, itibar sahiplerinin arkasından dolanarak yeniden itibar kazanmaya çalışan zevata, acıyarak bakmalı; bu zavallılar, bu manevraları ile ancak kendilerini avuturlar…