Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
BİR DEMET DÜŞÜNCE KIRINTISI
Allah'ın hiç bir nimetini kirletmeyenlere selam olsun.
Hani demem o ki; Bazı 'şeyler'in fizikî-maddî izahları yoktur.
Şu garip âlemde bazı insanlar vardır, giyinmezler ama sadece örtünürler.
Hani demem o ki; Bazılarını sevmek ama 'uzaktan sevmek' çok daha iyidir.
Hayır, hayır… Sormayın ona, O bilmez aşkı ve sevdayı, bir başkasına sorun...
Günümüzde bazı insanlar var ki; Bor'un Pazarı’nın geçtiğinden haberleri bile yok…
Evet, evet... Geniş gönüllü olmak gerek... Tahammülsüzlüğün kimseye faydası olmaz.
Evet, evet... Tahammülsüz insanlara da tahammül etmek gerek. Bu eylem, en büyük erdemlerden biridir.
Ölümden sonraki hayata inansa da inanmasa da, günü ve saati gelince, herkesin hayatı son bulacak.
Bir şeyi yapmaya azmetmek, yarı yarıya yapmak demektir. Hayırlı iş ve eylemleri yapmaya azmedelim.
Hani demem odur ki; Bir insanın yaşının, diğerlerine göre, büyük olması, onun ‘büyük’ olması anlamına gelmez.
Evet, evet… Gölgelerinden şüphelenen vehimli insanlara acıyın. Onların tedaviye ihtiyaçları vardır ama kendilerini çok sağlıklı sanırlar…
Hani demem odur ki; her canlının bir olay karşısındaki ‘tepkisi’ farklıdır. Meselâ, eşeklerin tepkisi ‘eşekçe’, insanlarınki ise ‘insanca’dır.
Evet, evet... Geçecek, geçecek... Dün olduğu gibi bugün de geçecek... Kendilerine ömür verilenler bu durumu yine görecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Ne garip! Ülkemde 'özgürlüklerine çok düşkün' olduğunu söyleyen ama tam bir 'köle hayatı yaşayan' önemli bir kesim var da bunlar fiili durumun farkında değiller.
Biliriz, biliriz; biz bazı kavramları çok iyi biliriz. Meselâ, ‘anlama özürlü’ kavramını çok iyi biliriz de, ben yeni duydum ‘fikir özürlü’ olanlar da varmış ben yeni öğrendim.
Zor dostlar çok zor... ‘Hamallık’ çok zor... Okuduğunu ve yazılanı anlama özürlü olanlara tahammül etmek, en ağır yükü taşıyan hamal olmak demektir ve bu da çok zordur.
Ne garip! Dünyadaki tahmini 8 milyar civarındaki insanın her birine tek tek tek sorsanız, hepsi 'masum' olduğunu söylerler... Acaba ‘masum olmayanlar’ nerelerde yaşarlar ki...
Hani demem odur ki; Toplumumuzda bazı insanlar vardır, birilerinin ‘gölgesinde’ iken kendilerini ‘adam’ sanılır. Başkaları da bu duruma inanırlar. ‘Gölge’ ortadan kalktıktan sonra, bunlar hâlâ gölge altında olduklarını sanarak, ‘adam’ olmaya devam ettikleri vehmine kapılırlar. Başkaları bunun hemen farkında olurlar ama 'adam sanılanlar' gölge olmadan bir ‘hiç’ olduklarını uzun süre, mesela başlarını duvara vuruncaya, gövdeleri bir duvara toslayıncaya kadar, fark etmezler…
Hülasa,
Daha çok kırıntı var da…