Mustafa Cemal TOMAR
BASINDAN ALDIĞIM NOTLAR
BASINDAN ALDIĞIM NOTLAR
NOT -1) Türkiye'de 2002 yı sonunda cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı 59.429 idi.
Ocak 2025 itibarıyla ise toplam kapasitenin yüzde 27,48 üzerine çıkarak 384 bin 216'ya ulaştı.
Cezaevlerinin toplam kapasitesi 301 bin 397'dir.
Kapasite fazlası mahpus sayısı ise 82 bin 819'dur.2002 yılına göre mahpusların yüzdelik artış oranı % 650 seviyesine çıkmış görünmektedir. Şu an itibarıyla basına sızan haberlere göre 100 civarında hapishane inşaatına devam edilmektedir. Demek oluyor ki her geçen gün suç işleyenlerin oranı hızla artmaktadır. Hapishaneler mahpuslara yeterli gelmeyince bu durum yargı kararlarına da yansımaktadır. İçerde katması gereken bir çok suçlu adli denetim şartıyla salıverilmektedir.
NOT-2 ) ????????????
Yangınlarla ilgili bir ABD senatörünün yazısı:
Son üç gündür Los Angeles de olup biteni anlamak isterseniz, izahı şudur;
Los Angeles da yaşanan büyük felaket, hatta kıyameti yaşayan ve evlerinden sürgün edilen yüzbine yakın insanın ve yanıp kül olan sarayların, şatoların, villaların sahiplerini birazcık tetkik edelim istedim.
Bu mahallelerde, semtlerde yaşayan insanlar büyük işadamları, hollyvood yıldızları, sinema, dizi yönetmenleri, sahipleri ve ünlü siyasetçilerden oluşuyor.
Yanan 1200 e yakın evin ve yukarıda saydığımız meslek gruplarının neredeyse yarısı yahudi evanjelist insanlardan, cemaat üyelerinden oluşuyor. İşin en acıklı ve enterasan olan yanı bu insanların tamamı islama hor bakıp, düşman görüp, gazzenin hatta filistinin tamamının yakılıp yıkılması için siyaset yapan, yazılar yazan, söylemler geliştiren ve milyonlarca doları israile akıtan kişlerdir.
Şimdi sizlerde ve bende oturup derin bir düşünelim bu bir ilahi ceza mıdır?
Müslümanların inandığı ve kutsal kitaplarında bahsi geçen ebabil kuşlarının kıvılcımı ile verilen bir ilahi ateş midir?
Evet, bu durumu bana sorarsanız bu durum Tanrının büyük bir cezasıdır.
Umarım insanlığımız buradan gereken dersi çıkarır. Bağımsız Senatör (Bernie Sander)
Bu yorumu doğru buluyorum. Yorumcu müslüman olmaması doğruyu itiraf etmez anlamına gelmemektedir. Bizden birileri böyle bir açıklama yapsaydı yer yerinden oynardı diye düşünüyorum.
Gölcük ve Marmara depreminde hocalardan birisi "Allah Teâlâ' nın ikazı" diye izahat yapınca bizim sol cenahlı medyamız yeri- göğü inletti. İlâhi ikaz olarak bu konuyu düşünmemek gerekir diye bayrak açmışlardı. Bilim ve teknolojik gücü İlâhi tasarrufun dışında göstermeye çalışıyorlar. Bu durum ise küffarlığın bir sonucudur. Bu bağlamda En'am Süresi'nin 59. Ayet-i Celile'nin meâlini hatırlatmak isterim. Cenab-ı Hâk; : "Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; başkası onları bilemez. Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O'nun bilgisi dışında dalından bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki bir tek dâneyi, yaş ve kuru ne varsa her şeyi bilir." buyurmaktadır.
Her şey O'nun kontrolü ve tasarrufundadır. İtiraz edenler"yakında bileceklerdir." Nokta!!!
NOT-3) Bu kirlenmiş dünyayı yaşanılır kılan nedir bilir misin?
*"İncinsen de incitme" diyen Mevlana...
*"Yaradılanı sev, yaradandan ötürü" diyen Yunus'u...
*"Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir" diyen Hacı Bektaş Veli'si...
*"Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene" diyen Pir Sultan Abdal'ı...
*"Beni hor görme gardaşım, sen altınsın da ben tunç muyum?"diyen Veysel'i...
*"Kötü insanların türküleri yoktur" diyen Neşet Ertaş'ı...
*"Bütün aşklardan yücedir, insanın insanı sevmesi" diyen Mahsuni'si...
*"Sana düşman bana düşman, düşünen insana düşman, vatan ki bu insanların evidir sevgilim, onlar vatana düşman" diyen Nazım'ı...
*"Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız, bahçeleriniz bahar görmesin" diyen Ahmed Arif'i...
Bu şahsiyetleri anlamak gerek. Dört eğilim diye bir kavram kullanır siyasiler tarafından. Bu kavram bizim sosyo kültürel yapımıza uygun düşmektedir. Yukarıdaki sözlere ve söyleyenlere bakıldığında dört eğilimi bir arada görmek mümkündür. En büyük sorunumuz iletişimsizliktir. En yakınımızdaki insanları bile doğru tanımıyoruz, ya da tanımaya fırsat vermiyoruz. Birilerinin dayatmalarını araştırmadan kabullenmemiz istenmektedir. Hucurat Süresi'nin 6. Ayet-i Kerime'sini hatırlayalım.
- Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirsen onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz. buyurulmaktadır.
Bu ayette sen bilmezsin, şeyhinin, sultanının, liderinin sôzüne uy demiyor. Araştır ve kararı sen ver diyor. Hangi insan hangi insandan amelce ve akılca üstün olduğu bizler tarafından bilinmemektedir. İlâhi terazi kurulduğunda her şey ortaya çıkacaktır. Vesselâm!!!
14.01.2025