ARŞİVİMDEN ÇEŞİTLEMELER Prof. Dr. Salih Şimşek

Bir siyasi partiyi en çok 'eleştirme hakkı' olanlar, ona oy verenlerdir. Vermeyenler zaten beğenmedikleri için oy vermemişlerdir. Ne deseler hikâye... Oy verenlerin eleştirilerine kulakları açık tutmak gerek...

Ülkemde siyasi parti rejimi başladıktan sonra, öyle önemli görevlerde, öyle önemli zevat yer almıştır ki, bunlar ömürleri boyunca, hiç bir zaman ve hiç bir şekilde üzerlerine risk almamışlardır. Sürekli olarak parazit olarak yaşamışlardır.

Bizim bir kısım insanımız bir harika: Ülkenin 'yetişmiş' insanları siyasi konularda konuşmasınlar! Onlara uygun düşmez! 'Câhil ve cühelâ' o konularla uğraşsın, onlar kafa yorsunlar, onlar millet olamadıklarından vekil olsunlar. Yetişmiş beyinler, dalga dümen konularla vakit geçirip ömürlerini geçirsinler.

Hadi, ‘millet, millet’ diyenler! Millet kararını verdi ve AKP’yi ‘durdurup’ size yetki verdi. Kıvırtmadan görevi devralın. Bahane uydurmayın. Hep alıştığınız muhalefet statüsünden uzaklaşın. Elinizi taşın altına koyun. Yapmazsanız bir sonraki seçimde taşı kafanıza yersiniz. Bir Aksakal böyle diyor.

Oruç tutmayan, oruca inanmayan, hatta ona karşı olanların derdine bakın, diyorlar ki: O ülkelerde 22 saat oruç tutacaklar... Ramazan ayının yaz mevsimine denk gelmesi nedeniyle güneşin geç saatlerde batıp, erken doğmasıyla İsveç, Norveç, Finlandiya gibi kuzey ülkelerinde yaklaşık 22 saat oruç tutulacak. Adamın derdine bak! Müslümanları ne kadar da çok düşünüyor (!).

Yahu! İktidar partisi kaybetti. Muhalefet partileri kazandı ama hiç birisi iktidar olmaya talip değil! Hepsi "bir diğeri koalisyon kursun" diyor. Madem iktidar olma niyetiniz yoktu da bu kadar gürültü patırtı yaptınız. Hadi üçünüz adam gibi bir hükümet kurun. Milletin çoğunluğu bu görevi size verdi. Taahhütleriniz de aynı. Öyleyse hadi buyurun. Milletle daha fazla dalga geçmeyin!

Bir fıkra: Trenin icat edildiği Çin’de duyulmuş. İnsanlar tren hakkında hep konuşuyorlar ama gören yok. Birileri anlatıyor: arkadaş o alet öyle bir şeymiş ki 30 günlük yolu 2 günde gidiyormuş. Birileri de heyecanla müdahale ediyor: Eeee? Biz o zaman 28 gün ne b.ok yiyeceğiz? Fıkradan ders çıkarmaya kalkmayın ne olur. Çinliler üzülür. Üzmeyin onları! İnsan kasabı olsalar da neticede yaratıymış bir mahlûktur!

Memleketimizde Şeytan’ın ne kadar da ucuz avukatları varmış: Yahu arkadaş! Allah insanın kalp gözünü kapadığında gözleri görmez, kafası çalışmaz, okuduğunu yanlış anlar, söylediğini yanlış söyler kâfiri bile savundurur. Ben diyorum ki ‘ seçim sonuçlarına İsrail seviniyor’, o hemen mazeret üretiyor. Sanki mübarekler, Siyonizm’in temsilcileri... Ben diyorum ki ‘İngiltere, Fransa ve tüm diyar-ı küffar bayram yapıyor’; Onlar yine mazeret buluyor. 'öyle değil de...' diye başlıyor savunmaya... Allah onları savunanlarla birlikte eder inşallah öteler âleminde... Susun bari be arkadaş, ne olur, batılı ve küffarı savunmayın. Müslüman’sanız tabi...

Kendini beğenmişlik (narsisizm) ciddî bir hastalıktır! Bu tür hastalar, kendi çıkarları için başkalarını çok iyi kullanırlar. Dinler görünüp, bildiklerini okurlar. Empati kurmazlar. Büyüklük ve güçlülük hissi bütün benliklerini kaplamıştır. İnsanlara değer vermez, onları üzerlerine binilecek ve kullanılacak meta olarak görürler. Kıskançlık duygusu hayatlarında çok önemli yer işgal eder. O kadar kendilerini donanımlı sayarlar ki, hiçbir şekilde kendileri dışında, başkalarından fikri planda yardıma ihtiyaç duymazlar ve almazlar. Yaptıkları işlere çoğu kez hiç kimse bir anlam veremez… Bu tür nevi şahsına münhasır kişilere kesinlikle tevazu göstermemek gerekir. Hayatınızda bu tiplerle karşılaştığınızda onun hasta olduğunu unutup üzülmeyeceksin!