Prof. Dr. Önder KUTLU

Prof. Dr. Önder KUTLU

Ankara barosunun derdi ne?

Önceki hafta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ‘temsili’ Cuma namazı hutbesine karşı başta Ankara Barosu olmak üzere çeşitli kişi ve kuruluşların açıklamalarıyla gündemimize taşınan konu farklı kimse ve kesimlerce farklı şekillerde değerlendirildi. Kamuoyu haklı olarak ‘Müslüman mahallesinde salyangoz’ şeklinde bile değerlendirilemeyecek taleplerin ve sapıkça beklentilerin hele de hukukçu olduğunu iddia eden bir güruh eliyle dillendirilmesine tepki verdi.

Eleştiriyi bile hak etmeyen bu açıklama infiale neden oldu. Açıklamaların hiçbir iler tutar tarafı olmadığı için uzunca süre sessiz kaldım. Ortalık biraz sakinleşince değerlendirmek üzere bekledim.

Ankara Barosu ve İHD tarafından harlanan ateşin kaynağının ve amacının farklı olduğuna inanıyorum. Anılan kuruluşların talep ve görüşleri bırakın aklıselim, azıcık bir izan, arlanma, insanlık olan birinin seslendiremeyeceği kadar sapıkça ve anlamsızca.

Benzer bir rol kapma kaygısını İstanbul BŞB İmamoğlu da yapmıştı. O da pandemi sürecinde topluma ciddi şekilde liderlik eden Cumhurbaşkanı ve kabineyi gölgeleme adına bir yarış içine girmişti. Belediyelerin bu alanda hizmet sunmaları konusunda toplum farklı düşünebilir. Şahsen ben, ‘bırakın, herkes rol ve sorumluluk alsın’ diyenleri saygıyla karşılarken, ‘devlette iki başlılık olmaz, paralelleşme yapmasınlar’ diyenlere de laf etmem. Tarafsızım, yani.

Lakin bugün olmakta olan, bunun ötesinde. Sadece biz değil, tüm dünya Türkiye’nin salgın sınavını üstün başarıyla vermekte olduğunu itiraf etmekle kalmıyor, deklare bile ediyor. Tüm dikkatler ve övgüler Cumhurbaşkanına ve Türkiye’ye yönelmiş durumda. ABD, Almanya, İngiltere gibi burnundan kıl aldırmayan ülkelere yardım ediyoruz. Onlar da müteşekkir.
Ama bu, birilerini rahatsız ediyor.

Biliyoruz ki LGBT denen lanetli kesim, bu toplumda hiçbir zaman tasvip görmez. Bugün bu sapık(lık)ları savunanlar bile bu kesimi açıklayan kelimeleri küfür maksatlı olarak kullanırlar.
Bu saldırıya insanımız ve sivil toplum çok yoğun ve haklı biçimde tepki verdi: Hukuk içinde ve edep kurallarına uygun vaziyette…

Karşı taraf tam da bunu istiyordu zaten; hatta daha fazla tepki verilse, cam-çerçeve indirilse daha da mutlu olacaklar. Maksatları pandemi dolayısıyla toplumda ortaya çıkan yumuşama, ılımlı dil, makul yaklaşımı tersyüz etmek ve kavga dilini tekrar hakim kılmak. Sen-ben şeklinde ötekileşme dilinden medet umuyorlar.

Verilen tepkiler, Ali Erbaş’a sahip çıkma, ‘vazifesinin gereğini yerine getirdi’ açıklamaları toplumun bir kesiminde karşılık buldu. Ama karşı tarafı rahatsız etmedi. Ali Erbaş bunu ilk defa söylemiyor. Aynı şeyleri her gün binlerce, milyonlarca insan haykırırken bir şey yoktu, bugün ne oldu da Baro işini gücünü boşlamış, bu sapıklığa arka çıkıyor. Hem de görevi bunu izah etmek olan birine karşı…

Baro ve taraftarları maksatlarına ulaştı. Toplumdaki birlik havası zarar gördü. Yapay bir tartışmayla gündemi işgal ettiler. Reklamın iyisi, kötüsü olmaz sonuçta.

Öte yandan, İstanbul BŞB Ekrem İmamoğlu televizyonlara reklamlar veriyor. Güya ‘evde kal’ derken, ‘ben de buradayım’ şeklinde devletin yapmakta olduğu çalışmaları gölgeleme derdinde. O da aynı hedef doğrultusunda çalışıyor yani. Gündemi meşgul etmek, devletin çalışmalarını gölgelemek, tartışma odağı olmak.

Bir belediye başkanının işi midir televizyonlara reklam vermek. ‘16 milyon bana emanet’ demek. Sen bir yerel yönetimsin. Görev alanın anayasa ile sınırlandırılmış: ‘Yerel halkın mahalli, müşterek ihtiyaçlarını gelirleri doğrultusunda karşılamak’.

Bir taraftan ‘gelirlerimiz azaldı, devlet bize de destek olsun’ derken, diğer taraftan kendisine doğrudan görev verilmeyen bir alanda harcama yapıyorlar. Televizyonlara milyonları bulan rakamları reklam olarak vermek neyin, nesi Allaha aşkına?

İmamoğlu’nun derdi dikkatleri çekmekti; çekti.

Baronun derdi, gündem olmaktı; oldu.

Bu karaktersizleri daha fazla gündemde tutmamamız gerekiyor. Bunlar da bunu istiyorlar: ‘Bize küfretsinler, karşı çıksınlar da popülaritemiz tavan yapsın’ diyorlar.

Biz bunların amacına hizmet etmeyelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.