Mersin, Güney Doğu’nun incisi…

‘Faydalar’ faydasız, ‘imkânlar’ da imkânsız.

Meğer ‘yoğurda’ su katarsanız ‘ayran’ oluyormuş.

Biliyor muydunuz? Cumhuriyet 1927 yılında ilân edildi.

Hayret bişi… Bütün takımlar bizi ‘yenmeye’ çalışıyor.

Babam seçimlerde yeterli oyu alsaydı muhakkak kazanacaktı.

Siz hiç, ‘acıların çocuğu’nu gördünüz mü? Ben görmedim de…

Başkan, Haliç'i temizleyecek, İzmirliler artık Haliç'te yüzecekler.

Atatürk ne demiş? Yurtta sulh, barışta sulh… Daha ne desin ki?

Şimdiden haber vereyim. Ben yazarlığı bırakınca roman yazacağım.

Tünel kazmışsınız. Bu tüneli hapishaneden kaçmak için mi kazdınız?

Kış geldi. Havalar iyice soğudu. Bakın hava sıcaklığı şu an, eksi sıfır derece…

Ne garip değil mi? Kadın ‘hakkı’ yoktur, çünkü ‘Hakkı’ Türkiye’de bir erkek ismidir.

Hiç kimseyi ‘ateist’ olduğuma inandıramıyorum. İnanmasınlar, bunu Allah biliyor ya!

Şarkıcı Tarkan, çok zeki birisi... Bir zaman şöyle demişti: Her sene bir sene daha geçiyor.

Tuğba Özay’ı alkışlayan gruba bakıyorum da çoğunluğu kadın ve erkeklerden oluşuyor.

Asena’yı sordunuz. Ben bilmem de… O, kendini şöyle tanımlıyor: ‘Salak’ olabilirim ama ‘aptal’ asla...

‘Kumarı bırakmak’ çok kolay... Gelin görün, deneyeceğim. Bırakacağıma bire on ‘bahse’ girerim.

Gerçekler acıdır, bazı biberler de acıdır. O zaman, biber ‘gerçek’ ve tatlı ise ‘gerçek değil’ mi oluyor?

‘Şeyi şey adam’, bir zamanlar şöyle demişti: Afrikalı zombiler gibi… Zombiler nasıl varlıklardır?

Ne garip değil mi? Acelemiz varmış gibi, her sene bir yaş daha yaşlanıyoruz, yani ihtiyarlıyoruz.

Mozart isimli şarkıcıyı dinlemiyorum, vaktim olmuyor. Ama Türkiye’ye gelirse konserine mutlaka giderim.

Çaycılık yaptım, garsonluk yaptım, hamallık da yaptım, her türlü işte çalıştım ve hayatım boyunca ‘haram para’ kazandım.

Bir atasözünde ‘yerin kulağı vardır’ denir. Benim de kulağım olduğuna göre, o zaman, Aristo mantığına göre, ben ‘yer’ miyim?

Ben bilmiyordum da… Başında şapka kullanan insanların hepsinin, ancak berberlerin önünde şapka çıkardıklarını biliyorsunuz değil mi?

Toplumumuzda insanların bazıları, ömürleri boyunca, hiç ‘yanlış’ yapmazlar. Şayet yapan olursa o, muhakkak ‘yanlışlıkla’ olmuştur, kasıt yoktur.

Var ya… Üşenmeden, zevkle, vakit harcayıp uzun bir mesaj (SMS) yazıp da, karşılığı olarak “OK” cevabı almak, bir odunla mesajlaşıldığının göstergesidir.

Çok garip değil mi? Ülkemizde yüzlerce İlahiyat Fakültesi, binlerce Kur’an Kursu ve İslamî görünümlü ‘Sivil Toplum Kuruluşu’ var ama şimdiye kadar bir tane bile ‘Türk Peygamber’ (!) çıkaramadılar.