Eskiden 1 Mayıs öncesi günlerde sendikaların sokaklara ve duvarlara yazdıkları/astıkları afişler hatırlıyorum da... 'Hakkımızı Alacağız' diye bağırıyorlardı. Ben kendimi bildim bileli, yarım asırdan fazla bir zamandır, hep aynı tür afişler görüyordum. Bu yıl Corona vakası onların da hakkından geldi. Bir hafta kaldı o günü hiç sesleri çıkmıyor. Haklarını aldılar mı dersiniz?  Hep düşünmüşümdür. Yani yarım asırdır 'hak' alamayan sendika, niye varlığını sürdürür ki? Bu sendikaların, onlarca defa seçime girip kazanamayan, yine de 'kazanacağım' diye feryat eden siyasi partiler ile bir ortaklıkları var mıdır ki? 4 gün sokağa çıkma yasağı vardı ya... Düşünmek için çok vaktim oldu. Kendi kendime düşündükçe düşündüm. Bir sonuca da varmış değilim. Oturdum düşüncelerimi kendi kendime yorumlayıp notlar aldım. Yani hep kendim konuştum, kendim dinledim. Kendim dinledim, kendim konuştum.

İşte şöyle:

- Hani sorayım istedim de... Belki bir bilen çıkar. Bu sendikalar ne iş yaparlar?

- Sermaye sahipleri ile ortaklıkları vardır hocam.

- Tabi ki var hocam hem de bire bir örtüşüyorlar sendikalar hak alamıyor onları destekleyen siyasilerde seçim kazanamıyor yani ortak kadere mahkûm olmuşlar

- Yani sürekli ‘pişti’ oluyorlar. Ya pişti oynamak haram değil mi?  Yok, yok onlara değil…

- Bu yazının altına imza atar parmak basarım.

- Ülkemizde bunlar gibi birçok kurum amaçları dışında çalışıyor, ağaları ile gönül eğlendiriyorlar. Yani amaçları yoktur.

- Bilirsin ki, Şeytani düşüncelerin amacı yoktur. Sorsan ‘hakkın nedir?’ diye iki cümle yazamazlar.

- Bu soru yüz yıllardır sorulur da cevabı bulunamaz. Yani bu soru ilim gerektirir üstat...

- Kim bilir, belki de aklı başında biri yani ilmi olan birileri bir gün cevaplandırır inşallah.

- Hocam, bunun ne ilim, ne de bilim açıklayabilir. Bu, tamamen cebellezi…

- Bir anarşist başı olarak yazıyorum; bunlar işçi sendikası değil bunlar Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için kurulmuş fesat yuvalarıdır. Ben 60 yaşıma geldim meşhur sendika başkanları hâlâ sendika başkanı… Yani hep koltuklarında… Kimsenin değiştirme gücü yok…

- Ben biliyorum. Sendikalar üyelerinin her birinden her ay 1 yevmiye alıyorlar. Orada bir eldorado var. Sendikal hiyerarşi var. Makamlar, maaşlar, statüler... Sendika feodalleri gürültü yaparak haklarını zaten alıyorlar.

- Ben derim ki; İşçiler önce sendika başkanlarından alsınlar haklarını... Sıkıyorsa tabii…

- Dert etme! Sıkmaz, sıkamaz, hiiiççç sıkamaz. Sendika bence işverene çalışır, Aylığını isçiden alır. Mesele bu kadar basit…

- Bakın, dünyada sendika, meslek odaları, dernekler kadar ‘sömürü aracı’ yapılabilen hiçbir araç yoktur. Bütün bunlar üyelerinin aidatlarını hırsızlayan-çalan haramzadelerin toplandıkları yerlerdir. Ben İstanbul barosuna 1977 den beri kayıtlıyım ve o günden beri şu ana kadar her sene muntazaman aidatımı öderim. Sorun bana ne faydan var, inanın 2011’de verilen meslekte 34.yıl plaketinden başka faydam olmadı. Anlaşılmıştır herhalde.

- O bahsettikleri ‘hak’ işçiden kesilen ve sendika ağalarına ‘arpalık olan aidatlardır’ abim… Yoksa işçilerin hakkını o sendikalar ve ağaları kadar hiçbir kurum-kuruluş sömüremez.

- Dava ‘hak’ davası olmayınca, ağartılan saç-sakal neye yarar? Davası Allah olmayanın mücadelesi hep basarisiz olacaktır ya da yerin dibine batacaktır vesselam... Yine de doğrusunu Allah bilir...

- Yahu uğraşmaya ve kafa yormaya gerek yok. Söylenebilecek her şey söylendi. KORONA ne zaman tatile çıkacak onu söyleyin.