Mustafa Cemal TOMAR

Mustafa Cemal TOMAR

ZITLIKLAR KIYMET BİLDİRİR

ZITLIKLAR KIYMET BİLDİRİR

Bir önceki yazımda can sıkıntısından bahsetmiştim. Can sıkıntısının beraberinde mutsuzluk getirdiğini ifade etmiştim. Çağdaş yaşamcılar ve muhafazakarlar için can sıkıntısının giderilmesi için yapılması gereken maddeleri sıralamıştım. Şimdi de bu konuya paralel olarak insanı anlık ve saatlik ve günlük olarak olumlu ya da olumsuz olarak etkileyen olaylar üzerinde durmaya çalışacağım.

Yaşadığımız süre içerisinde sürekli dış dünya ile iç içeyiz. Aralıksız olarak aslında bu iletişim devam etmektedir. Uyurken bile bir çok rüya görür, o rüyaların etkisinde kalırız. Bir günümüzü şöyle bir analiz edelim.

Dün sabah ezanıyla uyanmıştım. Müezzininin sesi dağı taşı inletiyordu. İnanan biri olarak o sesten huzur bulmuştum. Ezandan rahatsız olanlar mutsuz olmuştur. Burada etkileşimin olumlu- olumsuz yansımalarını vurgulamaya çalışıyorum.

Gece boyu iyi uyuduysanız sabahleyin uyandığınızda kendinizi az da olsa mutlu hissedersiniz. Telefonu elimize alır, sosyal medya paylaşımlarına baktığımızda olumlu her haber bizim ibremizi rolantiden pozitif yönüne çevirir. Bu yazıyı yazarken hüzünle okunan bir "selah" sesi kulağıma geldi. Hemen (mutluluk- mutsuzluk) ibresi negatife doğru döndü. Az önce Facebook'a bakmıştım. Beraber çay içtiğimiz hoş- sohbet bir insan, meslektaşımızın vefat haberini görünce çok üzüldüm.

Sürekli duygularımızı göstern gösterge yani ibre yer değiştiriyor. Bazen pozitif yönde 100' e doğru yaklaşırken bazen negatif yönde 100' e doğru olduğu da oluyor. Sıfır olduğunda ne mutlusun ne de mutsuz.

Yirmi yıl önce ticaret yaptığım bir esnafla karşılaştım. Bana yakınlık gösterdi, çay ikram etti. Acı ve tatlı hatıralarımızı konuştuk. O arada bir hemşeri yanımıza geldi. Ben tanımıyordum. Yanımdaki arkadaş tanıştırdı. Ortak tanıdıklarımız çıktı. Kısa da olsa bir sohbet yaptık. İbre rolantiden pozitife doğru döndü. Sonra oradan kalkıp yürüyüşe geçtim. Bir meslektalımla karşılaştım. Onunla oturduk. Yaklaşık bir sene buluşamamıştık. Dertleştik. O pozisyon da güzeldi. Akşam üzeri hava serin ve çok hoş bir rüzgar esiyordu. O rüzgar insana ferahlık veriyordu.

Ben burada aslında şahsi meselelerimi anlatmayı sevmem. Esas amacım kendimden verdiğim örneklerden hareketle kendimize uyarlayarak "mutluluk- mutsuzluk" endeksimizi ortaya çıkarmaktır. Bir bakış açısı ortaya koyabilmektir.

Colombia Üniversitesi merkezli düşünce kuruluşu Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’nın yayınladığı Dünya Mutluluk Raporuna göre;

Dünya Mutluluk Endeksi, 2012’den bu yana her yıl yayınlanıyor. Son yayınlanan 2023 raporuna göre, geçtiğimiz yıl dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya oldu. Finlandiya’yı Danimarka, İzlanda, İsrail ve Hollanda takip ediyor. Dünyanın en mutsuz ülkeleri arasında ise Afganistan, Ruanda, Güney Sudan, Yemen ve Botsvana sıralanıyor.

Türkiye, Dünya Mutluluk Endeksinde 77. Sıradan 106. Sıraya Geriledi.

Rapora göre Türkiye’de yaşamın mutsuzlaşmasının birkaç önemli sebepleri arasında yaşanan ekonomik kriz, politik atmosfer, hükümete güven eksikliği, iç karışıklıklar, geleceğe dair belirsizlik, komşu ülkelerde gerilim yer alıyor. Türkiye’de yaşamın mutluluk seviyesini artırmak için yapılabilecekler ise birkaç maddede verilmiş; yoksulluk ve gelir adaletsizliğinin önüne geçmek için sosyal destek programları geliştirilmesi, sivil katılımın teşvik edilmesi ve hükümete duyulan güvenin artırılması, yolsuzluğun azaltılması.

Bu maddelere başka maddeler de eklenebilir. Her olumsuz durum insanı mutsuz, her olumlu durum insanı mutlu eder. Etraftaki insanların mutlu ya da butsuz oluşu bizi etkiler. Millet olarsk topyekün mutlu olma yoluna gidilmelidir.

Bu bilgileri aktardım. Burada biz devletin aksayan yanlarını kendi başımıza düzeltemeyeceğimize göre bireysel olarak kendimizle ilgilenmemiz lazımdır. Kendi sorunlarımızın çözüm merkezi biziz demek istiyorum. Başkalarını bekleye duralım bizim sorunlarımızı çözemez/ çözmez. Bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun kendimizi mutlu etmeye bakalım demek istiyorum.

Duruma göre anlık, dakikalık, saatlik ya da günlük olarak şartların değişmesiyle beraber bizim ruh halimiz de değişir. Bir aydan beri yağmur yağmamıştı. Topraklar yağmura hasret kaldı. Bir yağmur bulutu gökyüzünü sardı, sonra da yağmurunu bıraktı. Burada tarlalar mutlu, tarla sahipleri mutlu oldular. Sıcak bir günde serinliğe ihtiyaç en çok duyduğumuz bir anda, serince bir yel esip bizi ferahlatması bizim hoşumuza gider. Yalnızlık haliyle baş başa kaldığımızda canımız had safhada sıkıldığında tam o esnada bir dostumuz karşımıza çıkıverse ne kadar da mutlu oluruz değil mi? Uzun süreden beri haklı olduğun halde bir türlü neticelenmeyen bir davanın sonuçta leyhinizde sonuçlandığını öğrendiğinizde ne de büyük mutluluk duyarsınız. İbre tavan yapar sanırım

Çocuğunuzun ÖSYM sınav sonucunda istediği bölümü kazanması, çocuğunuzun KPSS sınav sonucunda atanması, iyi bir gelin ya da damat adayının denk gelmesi, çocuğunuzun ya da torununuzun olması, çok sevdiğiniz bir dostunuzun siyasette ya da birokrasite iyi bir yere gelmesi, tayininizin istediğiniz yare yapılması gibi durumlar hepinizi/ hepimizi ziyadesiyle mutlu eder.

Bu yukarda saydığım durumların olumsuzluk halleri bizleri ziyadesiyle mutsuz eder. Tabi ki her zorluğun daha da zoru vardır. Her kolaylığın daha da kolayı vardır. İnşirah Suresi'nde Cenab-ı Hâk

5 - Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.

6 - Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Buyurmaktadır.

Zorlukla -kolaylık ikiz kardeş gibidir. Bir elmanın 1/2 di gibidir. Bir bütünü tamamlıyorlar. Biri olmadan diğerinin anlamı olmaz. Gece olmazsa gündüzün kıymeti bilinmez, sıcak olmadan soğuğun kıymeti bilinmez. Hastalık olmadan sağlığın kıymeti bilinmez. Yaz sıcağı bastırmadan piknik alanların, gölge yapan ağaçların kıymeti nerden bilinsin. Zıtlıklar kıymet bildirir. Bu cümle de konumun başlığı olsun. Sözlerimi bir iki kıymetli sözle bitirmek isterim.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

5 ŞEYİN KIYMETİNİ BİLİN

“Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet bil:

1-İhtiyarlığından önce gençliğini,

2-Hastalanmadan önce sıhhatini,

3-Fakirliğinden önce zenginliğini,

4-Meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve

5-Ölümünden önce hayatını!” (Buhârî, Rikāk, 3; Tirmizî, Zühd, 25)

Dinin korunması gereken 5 temel ilke nelerdir?

İslâm dininin korumayı amaçladığı beş temel unsur vardır. Bunlar; din, akıl, can, mal ve nesil güvenliğidir. "Zarurât-ı hamse" olarak da ifade edilen bu hususlar her insanın eşit şekilde sahip olduğu güvenlik haklarıdır.

08.07.2024

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.